Erkekler kederlerine göğüs gerebilecek kaynağı hayatlarının meşguliyetlerinde bulurlar, çalışmanın hareketliliği onların zihnini dağıtır; ama biz kadınların ruhunda acılarımıza dayanabilmek için hiçbir destek noktası yoktur.
...Dönüşte kontes hüzünlü bir sesle, “Çok mutluyum.” dedi bana, “Ama mutluluk hastalık gibidir, harap eder beni, bir düş gibi silinip gitmesinden korkarım.”
Gözlerinden yaşlar döke döke sönmüş dehalar, Değeri bilinmemiş kalpler, unutulmuş azize Clarrisse Harlowe’lar, İnkar edilmiş çocuklar, masum sürgünler ve sizler, hayata çöl yollarından erişenler, sizler, gittikleri her yerde soğuk yüzlerle, katı kalplerle, tıkalı kulaklarla karşılaşanlar, asla yakınmayın! Çünkü bir kalbin sizin için açıldığı, bir kulağın sizi dinlediği, bir bakışın size cevap verdiği andaki sonsuz sevinci yalnız siz hissedebilirsiniz. Tek bir gün bütün kötü günleri silebilir. Yaşanmış ve unutulmamış acılar, düşünceler, umutsuzluklar ve melankoliler, ruhumuzun sırdaşı ruha bağlayan şeylerdir. Bastırdığımız arzularımızla daha da güzel olan bir kadın, o zaman, kayıp iç çekişlerin ve aşkların mirasçısı olur; aldatılmış bütün saadetleri büyüterek bize geri verir; önceki acıları, ruhun birleşme gününde verdiği sonsuz mutluluklar için kaderin gerektirdiği borcun ödenmesi olarak açıklar. Bu kutsal aşka hangi adın verilebileceğini sadece melekler söyleyebilir; tıpkı sadece siz aziz şehitlerin, Madam de Mortsauf’un benim gibi zavallı ve yalnız bir insanın gözünde nasıl bir anlam kazandığını sadece sizlerin anlayabilmeniz gibi!
Kesinlikle okuduğum en iyi romanlardan biri. Annemin önerisiyle okudum. Kitabın diline, akıcılığına, betimlemelerine hayran kaldım. Çevirmene de gerçekten saygı duymak gerek. Charlie nin bozuk diliyle harika bir şekilde başa çıkmış. Kitaba ilk başladığınızda yazım ve imla hatalarından kriz geçiriyorsunuz. Neyse ki bu uzun sürmüyor. Bunu bir kusur gibi görmüyorum. Farklı ve güzel olduğunu düşünüyorum.
Yazara gelince karakterlerin duygularını çok güzel aktarmış. Okurken charlie nin yaşadığı zorbalıkları, aşk hayatını, öğrenme çabasını çok oturaklı anlayabilirsiniz. Charlie akıllandıkça sorunları artıyor. Eski hali onu yalnız bırakmıyor. İki karaktere sahip iki bedende Yaşar gibi hissediyor. Ama bu bedenlerden biri kısa süreli.
Kitabın son 50 sayfasında bitmemesi için resmen daha yavaş okudum. Herkesin okumasını ısrarla tavsiye ediyorum.
“Burada, bu mahzende nasıl olur da koskoca bir ömür hapsedilir? Daha iyi, daha aydınlık bir yere varılacağına inanılmadan nasıl olur da bu yol yürünür? Halbuki Galip amca daha başka şeyler de görmüştür. Onun da çocukluğu ve delikanlılığı güneşli bahçelerde, geniş, alabildiğine geniş topraklarda geçmiştir. Şimdi buraya bir fare gibi tıkılmış bekliyor. Neyi? Ölümü! Bu korkunç şeyi beklemek için bile daha güzel bir yer intihap etmek elimizde değil…”