Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

salihaa

salihaa
@slha599
lise
17 Eylül 2006
111 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.
Reklam
“kavuşmak şart mı? boşver! bazı şeyler yokken güzel..”
Seviyorum seni ekmeği tuza batırıp yer gibi geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, ağır pasta paketini, neyin neyi belirsiz, telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi, seviyorum seni denizli uçakla ilk defa geçer gibi. İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldanan bir şeyler gibi, seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. “
Yok, o senin için her şeyden değerliyse güzünü yumduğun anda onu görebiliyorsan, o bütün şarkılarda, bütün şiirlerde, bütün resimlerde ise, ona muhtaç oldunu söylemekten utanmıyorsan, senin içten ve büyük sevgine karşılık vermeyeceğinden korkmuyorsan, bütün bencil duygularından sıyrılabilmişsen onun için her şeyi, ama her şeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan, her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa, karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan, istediği anda onun için ölebileceksen, onun için yaşıyorsan ve yine bir gün onu için bildiğin bilmediğin bütün düşmanlıklara karşı koruyabileceksen, o her geçen dakika sende biraz daha büyüyorsa ve kendi kendine onu kendinden bile çok sevdiğini bütün samimiyetinle, inanmışlığınla itiraf edebiliyorsan, bir dua gibi adını söylüyorsan, bir gün o seni hiç, ama hiç sevmediğini söylese bile, senin sevginde azalma olmayacaksa ve ölünceye kadar onu aşkların en ölümsüzü ile sevebileceksen; işte o zaman onu seviyorsun demektir. O sana sevmeyi, gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın. O, hiç sen olmasan bile, seni bir parça sevmese bile…
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Kim bilir, belki karşılıklı bir oyun oynuyoruz seninle. Belki de aynı korkular içindeyiz, birbirimizden haberimiz yok. Sevmek…Seni alabildiğine sevmek…Hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek… Tutmak ellerinden o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere. Orda hep sen olmak, seni yaşamak ve olduğun yerde bile seninle sensiz olamamak! Sonra da sensiz edemediğimi, edemeyeceğimi söyleyememek sana. Susmak, susmak; korkudan ölünceye kadar. Şimdi sevginin bataklığındayım ve korktukça her an biraz daha saplanıyorum. Bakışların biraz daha derine çekiyor beni..
Sayfa 177Kitabı okudu
“Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikaye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir
Beni tanımadan önce yaşadığı yıllar var ya; onları da kıskanıyorum. Düşün, bensiz yaşayacağın bir dakikaya bile tahammülüm yok artık. Bir gün güzel bileğindeki küçük saati parçalayabilirim, bensiz bir zamanı sana bildirdiği için. Mümkün olsa bütün o dakikalari. O günleri sana yeniden yaşatmak isterdim. Sana kıskanılmış zamanlar, mesafeler ötesinden seslenmek ne acı bilemezsin. Seni gören, güzelliğini arzulu bakışlarla seyreder insanlarında bu dünyada yaşadığını düşünmek ne korkunç bir şey anlayamazsın. Seni başkalarınında sevdiğini ve seveceğini bilmek ne türlü bir bir ölümdür düşünemezsin. Kıskançlığın bir hayvanın dişisini kıskanması değil. Mayamızda olan arzunun ötesinde bir şey bu. Ebediyen sahip olmak hissinin çok üzerinde bir ölümsüzlük çabası, bir sonsuzluk duygusu… Seni kıskanıyorum verdiğim huzursuzluğa rağmen bir kadını kıskanmanın büyük huzur içindeyim. Oysa ben seni tanıyıncaya kadar kıskançlığı daima ilkel bir duygu olarak düşünür, reddederdim. Bu davranış belkide o güne kadar kıskanılmaya senin kadar değer bir insanı tanımamış olmanın verdiği eziklikten gelirdi. Şimdi o ezikliğin yerine bir kabına sığamamak var içimde, taşmak var. Sevgimle tamamlandıysa verdiğin kıskançlıkla bütünlendim. Hep böyle kıskançlığımı besleyecek kadar güzel kal..
Sayfa 161Kitabı okudu
“Duyarlarsa,” diyorsun. Duysunlar ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak buradan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı? Erdem yalan söylemek mi? Hırsızlık etmek mi? Katil olmak mı? Yoksa esirleri fırında yakmak mı erdem? Bir milletin gençliğini savaş meydanında yok
Sayfa 153Kitabı okudu
Karşılaşmamız kaderdir belki. Ama çektiğimiz çiledir bizi birbirimize yakınlaştıran, o korkunç ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir. Acılarımızı yitirmeyelim.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
“Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım. “
Sayfa 259
beni şimdi değil, seneler sonra hatırla. adını “sevgili” koyduğun birinin sana karşı yaptığı bir hareketi bana benzet ve önce aklına, sonra kalbine düşür beni. onda beni aradığını gör. onda bizi bulamadığını gör. yada kalabalıklarda yalnız yürü ve yanından geçen biri benim parfümümü sıkmış olsun. ve sen o kokuyu öyle çek ki ciğerine, ismimle kokum birbirine karışsın ve hiç çıkmayalım bedeninden. beni şimdi değil seneler sonra hatırla. çünkü her şeyin geç olduğunu fark et ve pişmanlığın hiç gitmesin yüreğinden.
“Sevmek yaratmaktır bir bakıma. Sevilmekse, yaratılmak. Demek ki biz seninle birbirimizi yaratıyoruz durmadan. Sen beni yarattıkça güzelsin işte ve ben seni yarattıkça güçlüyüm, daha bir insanım. “ ‘Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.’
Seni, senden de yakın, yalnız ben tanıyorum, Sana, seni en sıcak ben anlatıyorum. Kimse varamaz senin ben kadar yakınına; Çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum. Sana seni anlatsam, anlatırım kendimi. Sende seni ararken kendimi arayorum.
Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, sende, ben, kumarbaz macerasının keşiflerin, sende uzaklığı, sende, ben, imkansızlığı seviyorum. Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine ve kan ter içinde, acı ve öfkeli, ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek senin. Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, fakat asla ümitsizliği değil…
865 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.