Günümüzde pek çok bölgede olduğu gibi, o zamanlarda da bir kadının devletin başında olmasını düşünmek olanaksızdı. Sonuç olarak, tahtın varisi olarak sadece erkeklerin söz konusu olması, Roma devletini insanları ve kaynakları yok eden yıkıcı bir seri krizin içine savurmuştur.
Erkekler doğası gereği daha üstün ve kadınlarsa daha aşağıdadırlar; Erkek hükmeden, kadın ise hükmedilendir; zorunluluk tüm insan nesli için geçerlidir. Bu nedenle Aristoteles'e göre erkeğin tohumu, ruhun ve aslında kişinin tam insan olması için gerekli potansiyelin tümünü taşır. Erkek tohumunun yerleştiği kadınsa sadece maddeyi, besleyici çevreyi sağlar. Erkek aktif,
kadınsa pasiftir. Eğer doğan erkekse, çocuk bütün potansiyeline
erişmiştir; eğer rahimde fazladan bir mensürel salgılamayla dişinin "soğuk yapısı" hakim olmuşsa, çocuk kendi insani potansiyelinin tamamını harekete geçiremediği için, sonuç dişi olur.
Aristoteles'e göre dişi, sakatlanmış bir erkektir.
Sayfa 47 - Herhangi bir erkeğin döllenebilmek ve doğum yapabilmek için çaba gösterdiğine dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen, kadının yapabildiği her şeyi erkekler daha iyi yapabilirdi.(34)Kitabı yarım bıraktı
Gelecekteki getirilerinizi tahmin ederken
hataya yer bırakın. Bu bilimden çok, sanattır. Yirminci Bölüm'de daha fazla anlatacağım gibi, ben kendi yatırımlarımda,
hayatım boyunca elde edeceğim gelecekteki getirileri tarihsel
ortalamanın 1/3 altında olacağını varsayıyorum. Bu yüzden
de geleceğin geçmişe benzeyeceğini varsaymam durumunda
biriktireceğimden daha fazlasını biriktiriyorum. Bu benim
güvenlik marjım. Gelecekteki getiriler, geçmişten 1/3 değil,
daha da düşük olabilir, ancak hiçbir güvenlik marj ı yüzde 1 00
garanti vermez. Geceleri iyi uyumamı sağlaması için üçte birlik
tampon yeterli. Ve eğer gelecek geçmişe benzerse, benim için
hoş bir sürpiz olur. Charlie Munger, "Mutluluğa ulaşmanın
en iyi yolu, hedefi düşük tutmaktır" der. Harika. Hata payının önemli bir kuzeni vardır ve o da risk almada
iyimserlik önyargısı denen veya benim "Rus ruleti, istatistiksel
olarak sonuç vermeli" sendromu dediğim şey, yani olumsuz
taraf hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunda, olumlu olasılıklara
bağlanmadır.
Amigdalamız tehlikeleri algılamak için nöronlarının yaklaşık üçte ikisini kullanır. Sonuç olarak, acı ve korku dolu olaylar güzel olaylara göre uzun süreli hafızamıza daha kolay alınabilmektedir. Bilim adamları bu mekanizmaya "olumsuzluk önyargısı" demiştir.
Kaplumbağanın düşünmeye ihtiyacı var mıdır? Hiç sanmam. Bir şey düşünse bu kadar sevimli olamaz. Düşünmüyor kaplumbağa. Önyargısı, artyargısı yok. Kaplumbağa sebep-sonuç zinciri bilmez. Neden vardır? Yüz, yüz elli yıl yaşasa da bir gün neden yok olacaktır? Niye bağasına yapışık yaratılmıştır? Onu da bilmez. Var olduğu için vardır. Bağasıyla yaratıldığı için öyledir. Yürüdüğü için yürür. Durduğu için durur. Kendinden şüphesi yoktur. Aşağılık kompleksi ve bunun tersi sanılıp da aynı olan üstünlük kompleksi onun semtine uğramamıştır. Beni görüyorlar mı, hakkımda ne düşünüyorlar kaygısı da tanımaz.
Bir kararı asla sonuca göre değerlendirmeyin!
Bir kararı asla sonucundan yola çıkarak değerlendirmeyin. Kötü bir sonuç illa kötü bir karar verildiği anlamına gelmez ve bunun tersi de geçerlidir. Yani yanlış olduğu ortaya çıkmış bir kararla boğuşmak ya da belki tamamen tesadüf eseri başarıya götüren bir karar nedeniyle kendi sırtınızı sıvazlamak yerine, neden o şekilde karar verdiğinizi tekrar gözden geçirin. Karşınıza mantıklı ve makul sebepler mi çıkıyor? O zaman bir dahaki sefere aynı şekilde davranmanızda fayda var. Son sefer şansınız yaver gitmese bile…
Platon’un eserlerinde kadınlar için eşitlik, onların cinsiyetinin reddiyle mümkün olmuştur. Kadınlar, sonuç olarak, onursal erkek haline gelmişlerdir. Onlar için kabul edilen tek biyolojik farklılık, yeniden-üremedir.
Eğer Platon'un İdealar Kuramı'yla kadın düşmanlığının felsefi temellerini attığını kabul edersek, öğrencisi Aristoteles'in (M.Ö. 384-322) de mizojiniye bilimsel saygınlık kazandırdığını söyleyebiliriz. (...)
Aristoteles ereği, doğa bilimlerinin temel öğesi olarak görmüştü. Tüm yaşayan varlıklar da dahil olmak üzere, bir varlığın
Bakire Meryem’in ‘’Tanrı’nın annesi” olmasından ötürü yüceltilmesi gösterdi ki mizojini kadınları aşağıladığı gibi yüceltebilir de. Bu hangi yönde olursa olsun sonuç hep aynı: İnsanlığı çalınmış, kişiliksizleştirilmiş kadın.