Paulo Coelho'nun Simyacı adlı eserinden sonra okumuş olduğum, 1998 yılında yazılan eseri.. Başta biraz sıkılsam da sonrası çok akıcı ve etkileyiciydi..
Veronika isimli bir amacı, bir umudu olmayan 24 yaşında genç bir kızın hayatı sorgulaması ve bu sorgu sonucu da yapacağı her şeyi yaptığı yargısına varmasıyla birlikte intihar etmesiyle başlıyor. İntihar girişimi başarısız olan Veronika bir hastanede uyanıyor ve her ne kadar başarısız olsa da sadece bir haftalık ömrünün kaldığını öğreniyor. Veronika’yı akıl hastanesine gönderiyorlar. Hikaye bu fikir üzerinden şekilleniyor. Veronika’nın ömrünün son bir haftasını ve bu haftadan sonraki birkaç günü okuyoruz. Veronika, artık birkaç gün içinde kapısını çalacak olan ölümü beklemeye koyuluyor ve bu sırada da kaybedeceğini bildiği şeyin kıymetlenmesi paradoksu ile baş başa kalıyor. Bizler, Veronika ile birlikte, ilk başlarda yaşamın anlamsız olduğu vb. fikirler ile karşı karşıya kalırken ardından, ölümün hemen yanımızda olduğunu hissetmemizle ne yaparız, nasıl yaşarız sorularını sormaya başlıyoruz. Nispeten sürpriz bir son ile biten eser, okurken bize karanlık bir hava sunuyor. Peki bu karanlık bize kitabın sonunda gece mi yoksa şafak mı getiriyor bunu okuyacak kimseler için dilemmada bırakmak istiyorum. Benim için hızlıca okunabilecek, kaliteli çıkarımlarda bulunabileceğiniz bir eser.
Okuduğunuz için teşekkürler.
"Her güne uyanmak bir mucizedir"