Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Kehanet, Yazgı ve Tanrı Dokunuşuyla Tamamlanan Bir Öykü: Philoktetes
Not: Bu incelemede yine Antik Yunanistan’a bir yolculuk gerçekleştiriyoruz. Homeros eserleri ve mitolojiye, Sophokles ve tragedyaları ekseninde bir bakış atmak isteyenler buyursunlar. Birçok farklı konu başlığına ayırdım, ilginizi çekene yönelmek de yine sizin tercihinizdir. Okuyacak olanlara teşekkürlerimle. “…çünkü soylu insanlar haksızlığa isyan eder, doğruyu savunurlar.” 1. Sophokles ve Tragedya Sanatına Katkıları Hakkında: Atina’nın adeta bütün bir 5. yüzyılında (496-406) yaşamış olan
Sophokles
Sophokles
, kültür sanat, bilim, siyaset, tarih gibi birçok alanda büyük isimlerle çağdaştır. Her anlamda Atina’yla iç içe bir yaşam süren Sophokles’in yaşamı tiyatroya büyük hizmetlerle geçmiştir. Kimi kaynaklarda hayatı boyunca 123 kimi kaynaklarda ise 130 oyun yazdığı rivayet edilir. Bu oyunların yalnızca 7’si tam metin olarak günümüze ulaşmıştır. 25 yaşında tiyatro metinleri kaleme almaya başlayan yazarın 65 yıl boyunca aralıksız yazdığını ve inanılmaz bir üretkenliğe sahip olduğunu söylemek mümkündür. Sophokles, Antik Yunanistan’ın en önemli tragedya yazarlarından biri olarak bilinir. Üç oyunculu sistem, skene’nin boyanması, üçleme olan tragedyalarda konu bütünlüğü aranmaması, koroyu 12 kişiden 15'e çıkarmak gibi yenilikleri tiyatro sanatına kazandıran Sophokles,
Aristoteles
Aristoteles
’in “tamamlanmış biçim” olarak andığı tiyatro sistemine sahiptir. Sophokles’in koro kullanımı da yine trajik oyunun belirleyici güç merkezi olarak kullanılır ve bu sebeple koro bölümlerine daha fazla dikkat etmek gerekir.
Aiskhylos
Aiskhylos
’la birlikte
Sophokles
Sophokles
’in daha toplumcu bir bakış açısında olduğu ifade edilirken,
Euripides
Euripides
’in bu çizgiden nispeten biraz uzak olduğu söylenir. 2. Antik Metinlerin Günümüze Ulaşmasına Dair: "Çok ayıptır yarım kalmış bir iş için övünmek." (sayfa 33) Sophokles’in oyunlarından günümüze kalanlar M.S. 950 yılında Bizans’ta bulunan el yazması sayesindedir. 1453’te İstanbul’un fethinin ardından bu el yazmaları Giovanni Aurispa tarafından İtalya’ya götürülmüş ve Floransa’nın köklü ailelerinden Medicilerin kitaplığında yerini almıştır. Bu el yazmalarının arasında
Aiskhylos
Aiskhylos
’un oyunlarının ve
Rodoslu Apollonios
Rodoslu Apollonios
'un "
Argonautika
Argonautika
" adlı eserinin de bulunduğu bilinir. Böylece modern dünyanın okurları olarak bizler de bu eserleri okuma şansına sahip olabildik. 3. Sophokles'in Tragedya Biçemi Hakkında: “Nereye dönsem, nereye baksam, tek gördüğüm hüzündü, sadece hüzündü bana yârenlik etmeye kalan.” (sayfa 12) Sophokles’in en olgun eserlerinden biri olarak anılan
Philoktetes
Philoktetes
, kenara atılmış bir insanın dünyanın kaderini değiştirecek güce sahip olacağını vurgulaması ve kader kavramına vurgu yapması bakımından kıymetli bir eserdir. Mitolojideki öyküsü trajik olan Philoktetes’in belki de tek hatası dostu Herakles’e verdiği sözü tutamamış olmasıdır. Fakat yine de, kendisi ölüme terk edilmeyi hak etmeyen, yaşadıklarıyla efsaneleşen biridir. Nitekim adadan kurtuluş öyküsü ve Troya savaşı sonrasında kazandığı ünle de ödüllendirilmiş ve hak ettiği konuma taşınmıştır. Sophokles’in dünya görüşüne göre tanrılar karşısında insanlar güçsüz ve hatta acizlerdir. Her türlü sorunla karşılaşan insanlığa her zaman gökyüzünden bir dokunuş gelir, bu, ilahi adalettir. İnsanların her şart ve koşulda tanrıların buyruğuna girme ve yazılan kaderlerine karşı boyun eğme içgüdüleri iç dünyalarına hakimdir. Acılarla kıvranan karakterlerine uzanan el kimi zaman insanlar aracılığıyla kimi zaman da tanrılar aracılığıyla gerçekleşir ve fakat tek bir noktada birleşir: yaşanması gereken yaşanacaktır. 4. Oyundaki Karakterler Hakkında: “…ve hiç aklından çıkarma insanların mutluyken bir anda her şeylerini yitirebileceğini.” (sayfa 20) Philoktetes: Sophokles'in oyununda Meliboia kralı Poias’ın oğlu ve Herakles’in de dostudur. Mitolojiye göre Philoktetes, dostu Herakles öldüğünde yanındadır ve çok iyi bir okçu olarak bilinen Herakles, oklarını ona bırakır. “Attığını vuran” şeklinde betimlenen oklara sahip olan Philoktetes, dostu Herakles’in öldüğü yeri kimseye söylemeyeceğine dair yemin eder. Fakat zamanla sorgu ve baskılara dayanamayarak bu gizli bilgiyi açık eder. Sözünde durmadığı için de hayatının sonraki safhalarında birçok zorluk yaşar. Bu, tanrıların onu cezalandırma şekli olsa gerektir.
Homeros
Homeros
, "
İlyada
İlyada
" destanında Philoktetes’ten şöyle bahseder: “İyi ok atan Philoktetes’in buyruğundadır yirmi gemiyle, Binmiş her gemiye elli kürekçi, hepsi de okla iyi savaşmasını bilen erler. Ama Philoktetes kutsal Lemnos adasında yatar korkunç acılar içinde Akhaoğulları bıraktılar adada onu, bacağında yara açmış uğursuz bir deniz yılanı, kıvranır durur orada acıdan. Özleyecekler birazdan Kral Philoktetes’i Argoslular.” (
İlyada
İlyada
, sayfa 47, İş Bankası Yayınları, çeviren:
Azra Erhat
Azra Erhat
) Görüldüğü üzere Homeros, birkaç dizede Philoktetes’in hayatına dair çok önemli bilgiler verir fakat yeterli değildir. Troya Savaşı’yla doğrudan bağlantılı olan efsanevi karakter hakkında tragedya yazarlarından Sophokles, elimizdeki bu tiyatro metnini kaleme almış ve bizlere geniş bir perspektiften yaşananları anlatmıştır. 10 yıl boyunca adada oklarıyla kuş avlayıp hayatta kalma mücadelesi veren Philoktetes’in amacı bir an önce vatanına dönmek olsa da, sürpriz bir gemi çıkagelir. Mitolojide yalnızca Odysseus'la karşı karşıya gelen Philoktetes, Sophokles'in tragedyasında hem Odysseus hem de Akhilleus’un oğluyla karşılaşır. Odysseus: İthake kralı olarak bildiğimiz Odysseus, Akha ordusunun en gözü pek savaşçılarından biri olarak bilinse de, ismi Akhilleus ve Aias’tan daha sonra anılır. Akhilleus’un ölümünün ardından silahlarının kime verileceği konusunda büyük tartışmalar çıkar ve bunu sonuca bağlamak için düşman ordusunun en korktuğu Yunan savaşçıya verilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varılır. Troyalı tutsaklara sorulduğunda Aias’a çok öfkeli olduklarından Odysseus’un adı verilir ve böylece silahlar ona kalır. Bunun sonucunda Aias çıldırır ve bu olayı Sophokles’in
Aias
Aias
tragedyasında tüm detaylarıyla okuruz. Aias’ın incelemesi için bakınız: #125202526 1. Troya çıkarmasında çok fazla varlık göstereme de 2. Troya çıkarmasından sonra savaşın en ikonik karakterlerinden biri haline gelir ve gerek ara buluculuk, gerek savaşçılık gerekse de danışman ve elçi gibi rollerle adından söz ettirir ve
İlyada
İlyada
’nın hemen her sayfasında adı karşımıza çıkar.
Homeros
Homeros
, Odysseus’a apayrı bir yer ayırmış ve
Odysseia
Odysseia
destanının baş kahramanı olarak kendisine yer vermiştir. Troya savaşından sonra tanrılar tarafından lanetlenen Odysseus’un evi İthake’ye dönme macerasını tüm detaylarıyla anlatır Homeros ve bizler de bu talihsiz karakterin yolculuğuna yakından tanıklık ederiz. Neoptolemos: Akhaların en büyük savaşçısı tanrısal Akhilleus’un oğlu olarak bildiğimiz Neoptolemos, Troya Savaşı’nın 10. yılı geride kalmışken ve babası ölmüşken savaşa katılır daha doğrusu katılmak zorunda kalır. Hakkında çıkan bir kehanet, onun ve Philoktetes’in savaşa katılması sonucu Troya’nın sonunun geleceğini söyler. Babasının ölümünün ardından dedesi Lykomedes’le birlikte yaşamaya başlayan ve adı “yeni savaşçı” anlamına da gelen Neoptolemos’u elçiler Yunanistan’dan alarak Troya’ya doğru yola çıkarlar. Elçiler arasında Troya savaşınının önemli karakterlerinden biri olan ve
Euripides
Euripides
'in "
Resos
Resos
" tragedyasında da önemli bir rolde gördüğümüz Diomedes de yer alır. Resos oyununun incelemesi için bakınız: #153215312 Sophokles'in tragedyasında ise bu görev Odysseus'a verilmiştir. Yolda Lemnos adasına uğrarlar çünkü Philoktetes’i de almak zorundadırlar. Kurnaz bir kişiliğe sahip Odysseys’un planlamasıyla 10 yıldır adada yalnız kalan ve yarasıyla boğuşan Philoktetes ikna edilecek ve Troya Savaşı’na katılması için gemiye bindirilecektir. Herakles: Latince adıyla Hercules olarak da bildiğimiz Herakles, insanın doğaya karşı yenilmezliğinin sembol isimlerinden biri haline gelmiş, Yunan ve Latin yazarları derinden etkilemiş çok büyük bir kahramandır. Kahraman olmayı kendisi seçmediği gibi, gücü ve yeteneklerinden de övgüyle söz etmez. Mütevazı bir kişiliğe sahip olan Herakles, iyilik kavramının vücut bulduğu kişilerdendir ve insanlığa birçok iyiliği dokunmuştur. Philoktetes tragedyasındaki rolü ise oldukça kısa olmasına rağmen kritiktir. Oyunun son kısmında, karakterler arasındaki diyalogların tıkandığı bir anda karşımıza çıkan Herakles, dramatik kurguyu bir sonuca bağlar ve sahneden ayrılır. Bu duruma "deus ex-machina" adı verilir ve kurgunun tıkandığı noktalarda tanrısal bir karakter sahneye gökyüzünden süzülerek olayları sonuca bağlar. Herakles'in ölürken Philoktetes’e bıraktığı oklar ise tragedyada önemli bir yere sahiptir. Hemen peşine Troya Savaşı’nın kritik anlarında da Herakles’in okları çıkar karşımıza ve tabii ki onları kullanan kişi Philoktetes’tir. Tüccar: Oyundaki rolü bir figürandan ibaret olan Tüccar’ın rolü çok azdır. Odysseus’un gemisiyle Lemnos adasına gelen tayfalardan biridir. Koro: Koro’nun Sophokles tragedyalarındaki önemi büyük olsa da, belki de daha kritik yerlerde kullanılması bakımından
Philoktetes
Philoktetes
ön plandadır. 5. Konusunu Troya Savaşı’ndan Alan Oyunlar: “…ve bir daha hiç anma Troya’yı, onun yüzünden yeterince üzüldüm.” Troya Savaşı, Antik Yunanistan ve Antik Anadolu coğrafyalarında yaşayan neredeyse bütün halkları etkileyen bir savaştır. M.Ö. 1184 yılında gerçekleştiği rivayet edilen savaşta birçok uygarlık karşı karşıya gelmiştir ve savaşın en az 10 yıl sürdüğü söylentiler arasındadır. Troya yalnızca insanların değil, tanrıların da savaşıdır ve Olimpos’un tanrıları adeta bölünmüş vaziyettedir. Bütün dünyanın kalbi yıllarca burada atar ve nitekim Troya uzun bir sürenin ardından düşer. Şehir yağmalanır, oldukça kötü şeyler yaşanır ve bunu gören tanrılar birçok insanı lanetler. Savaştan sonra evlerine dönüş yolculuğunda birçoğu felaketlerle karşı karşıya kalır. Onlardan biri ise elbette en çok bilinen Odysseus’un öyküsüdür.
Homeros
Homeros
’un destanlarının ardından birçok antik çağ yazar ve düşünürü de Troya savaşına sayısız atıfta bulunmuş ve eserlerinde adını geçmişlerdir. Tragedya yazarları ise adını anmakla kalmamış, bu savaşa dair oyunlar kaleme almış ve var olan mitolojiyi genişletmişlerdir. Modern dünyada böylesi büyük bir olay ve ona bağlı kalınarak yazılmış edebiyat eserleri yok değildir elbette fakat hiçbiri antik dünyada yaşamış ve eser vermiş olan yazarların yaptığı kadar sıra dışı değildir. Troya savaşı kurgusuna muazzam bir bağlılık görürüz.
Sophokles
Sophokles
,
Euripides
Euripides
ve
Aiskhylos
Aiskhylos
Troya'la doğrudan ya da dolaylı olarak onlarca tragedya yazmışlardır ve elbette bunların çok azı günümüze ulaşabilmiştir. Sophokles’in
Aias
Aias
haricinde Philoktetes isimli bu oyunu da yine Troya savaşanın “yan öykü”lerinden biridir. Hatta
Elektra
Elektra
’nın öyküsünü de yine bu minvalde anmak mümkündür. Elektra'nın incelemesi için bakınız: #153531923 .
Euripides
Euripides
'in
Resos
Resos
,
Hekabe
Hekabe
,
Freud'dan Lacan'a Psikanaliz
Freud'dan Lacan'a Psikanaliz
gibi birçok tragedyası da yine doğrudan ya dolaylı olarak bu savaşa dayanır.
Aiskhylos
Aiskhylos
’un Troya savaşı bağlamında okunabilecek oyunlarının başında ise Agamemnon ve Adak Sunucular gelir (bakınız:
Agamemnon, Adak Sunucular, Eumenidler
Agamemnon, Adak Sunucular, Eumenidler
) 6. Philoktetes’in Öyküsü: “Kötü niyetle hareket edenler her açıdan kötü olurlar.” -Philoktetes (sayfa 54) Troya savaşı başlayalı 10 yılı geçmiştir. Her iki taraf da birçok büyük kayıp vermiştir fakat hâlâ savaşın bir kazananı yoktur. Kehanetlerde Troya’nın düşeceğini bilen Yunanlılar’ın Anadolu’dan ayrılmaya niyetleri yoktur fakat bir türlü beklenen zaferin gelmemesi herkesi yorgun düşürmüştür. Ele geçirilen Helenos bir kahinin yeni kehanetlerine sarılır bu kez Akha ordusu. Helenos'un dediğine göre Philoktetes’i bir adada bıraktıran Agamemnon ve Menelaos çok yanlış bir karar vermiştir. Savaşın onsuz kazanılamayacağını, Herakles’ten kalan emanet oklarıyla Philoktetes’in savaşı bitirecek güçte olduğunu söyler kahin. Buna ek olarak yiğit Akhalı savaşçı Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’un da Troya’ya getirilip savaşa katılması gerekmektedir. Bu kısımdan sonra sazı eline alan Odysseus tayfasıyla birlikte denize açılacak ve kahinin söylediklerini yerine getirmek için elinden geleni yapacaktır. Fakat işler sanıldığı kadar kolay olmayacaktır çünkü Philoktetes haklı olarak kendisini aldatan Yunan ordusu için savaşmayı reddedecektir. İçinde yılların birikmiş kiniyle Troya kelimesini duymaya dahi tahammülü yoktur kendisinin ve tek hayali ölmeden önce baba topraklarını, vatanını tekrar görebilmektir. Karşısında Neoptolemos’u görünce saygı duyan, sevinç gösterileri sunan Philoktetetes’in, Odysseus’la karşı karşıya geldikten sonra dönüşüm geçirmesi ve asla gemiye binmeyeceğini söylemesi de bu durumun açık kanıtlarından biridir. Kendisine kötülük yapanlara iyilikle karşılık vermeyi reddeder ve motivasyonunu ise kininden alır. 7. Üç Büyük Tragedya Yazarının "Philoktetes"i: Baştakiler kötülüğe bulaştı mı, halka da kötülüğü öğretirler.” (sayfa 16) Philoktetes hakkında 3 büyük tragedya yazarı da 1’er oyun yazarlar fakat yalnızca
Sophokles
Sophokles
’in yazdığı eser 21. yüzyıla ulaşır.
Euripides
Euripides
ve
Aiskhylos
Aiskhylos
’un olayları hangi çerçeveden, ne gibi yönleriyle aktardıklarını ne yazık ki detaylarıyla bilemiyoruz. Oyunlardan çok az fragmana sahibiz. Gönül ister ki her 3 oyunu da tam metin olarak okuyup yorumlayabilelim. Fakat yalnızca Sophokles’in eserini okuma ve yorumlama şansına sahibiz. Ki bu bile çok büyük bir şanstır bizler için. Fakat dip not olarak şunu belirtmekte yarar var: M.S. 2. yüzyılda Dion Khrysostomos adlı bir hatip 3 oyunu da tek tek okunmuş ve hakkında karşılaştırma yazısı yazmıştır. Daha sonra benzer bir çalışma yapacak olan diğer bir isim ise Alman edebiyatının güçlü kalemlerinden
Johann Wolfgang Von Goethe
Johann Wolfgang Von Goethe
'dir. 8. Philoktetes Oyunu Hakkında: "Yiğit babanın oğlu, ben de senin gibi gençliğimde dilime değil bileğime güvendim. Ama bunca deneyim kazandıktan sonra, insanlara kaba gücün değil dilin hükmettiğini gördüm.” (sayfa 4-5) (Odysseus'tan Neoptolemos'a) Sophokles’in oyunları arasında
Philoktetes
Philoktetes
birçok özelliğiyle diğerlerinden ayrılır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz oyun sonlandığında ana karakterin başlangıçtaki konumundan daha fazla yücelmiş olmasıdır. Dermansız bir yaraya sahip olduğu gerekçesiyle Akhalılar tarafından Lemnos adasına bırakılan ve tam 10 yıl yalnız başına acılar içinde yaşamak zorunda kalan Philoktetes bir türlü adadan kurtulup evine dönemez. Başta Odysseus olmak üzere, onu adaya bırakanlara karşı öfke ve kinle doludur. Odysseus bunun farkında olacak ki, adaya geri döndüğünde direkt kendisi çıkmaz Philoktetes’in karşısına, Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’u gönderir ve ona emirlerine sadık olursa Philoktetes’in ona inanacağını ve gemiye bineceğini söyler. Neoptolemos, yetişme tarzının verdiği bilinçle komutanın emirlerine sadık kalsa da, inişli çıkışlı ruh halleri, aldığı kararları sorgulamasına yol açacaktır. Philoktetes oyununun önemli noktalarından biri ise tam olarak burada ortaya çıkıyor. Kısa bir oyun olsa da, çok fazla kırılma noktası bulunuyor. Karakterlerin ani kararları gel gitli bir oyun okumamıza neden oluyor. Philoktetes ve Neoptolemos arasındaki gerilime ek olarak, Odysseus ve Philoktetes ve Neoptolemos ve Odysseys arasındaki gerilimler de oyunun ilerleyen kısımlarında kendini gösteriyor ve üç karakterin öyküsü de dramatik anlamda birbirinin içine geçiyor. Okur olarak birçok noktada nihayete erdiğini düşündüğümüz kurgunun yeni diyaloglarla daha da karmaşıklaşması ve bunun birkaç kez tekrar edilmesini okumak bizi de şaşırtıyor haliyle. Oyunların ilk olarak sahnede sergilenmek üzere yazıldıklarını düşündüğümüzde, M.Ö. 5. yüzyılın Atina'sında bu oyunu canlı izleyen halkın neler hissettiğini tahmin etmeye çalışırken buluyoruz kendimizi. Heyecanın bir an bile azalmadığı, kırılma noktalarının aslında kırılma değil, yeni bir gerilimin başlangıcı olduğunu bilerek okumaya devam ediyoruz ve nihayetinde eserin yazarı da böyle düşünmüş olacak ki, içinden çıkılamaz bir hale getirdiğini düşündüğümüz olayların çözümü "deus ex machina" adlı tanrısal bir oyun karakteri aracılığıyla sağlanır. Bu da elbette Herakles'tir. Bu anlamda Sophokles'in, Herakles'i eserine ustaca yerleştirdiğini söylemek mümkündür. Philoktetes ile Herakles'in bağını düşündüğümüzde yaşanan olayın garip gelmemesi aksine mantıklı olması eseri daha da güçlü kılan unsurlardan biri. 9. Karakterler Üzerinden Dönemin Sorunlarına Bakış: Neoptolemos: Yalan söylemek utanç verici değil mi sence? Odysseus: Bir beladan kurtulmanı sağlayacaksa değil. (sayfa 5)
Sophokles
Sophokles
'in hayatı Atina'nın en hareketli dönemlerinden birinde geçmiştir. 90 yıl yaşayan ve ömrü boyunca devletin görevlendirmeleri haricinde Atina'nın dışına çıkmamış olan Sophokles, Atina'nın içinde bulunduğu bütün sorunları birinci gözden görmüş ve tanıklık etmiştir. Sosyal, siyasi, eğitim gibi konular başta olmak üzere, birçok konuyu eserlerinde işlemiş ve karakterleri aracılığıyla cisimleştirmiştir. Bir nevi "toplum için sanat" yapmış da denilebilir kendisi için ama bunu bütün eserleri için kullanmak doğru olmaz yine de.
Philoktetes
Philoktetes
oyununda da bu tutumunu devam ettiren Sophpokles'in karakterlerinin ağzından kurduğu bazı cümleler bizleri dönemin Atina'sının güncel sorunlarına götürüyor. Neoptolemos'la ilgili kısımlarda eğitim konusunu masaya yatıran Sophokles, bir Atina gencinin nasıl eğitilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Kendisine verilen görevleri sorgusuz sualsiz gerçekleştirmesi belli bir noktada Neoptolemos'u yalancı konumuna düşürecektir, ki o da bunun farkındadır ve durup düşünmesi bu sebepledir. Akıl mı üstün gelecektir emir mi? Sophokles, Odysseus'ta siyaseti işliyor. Zaten kurnaz olduğunu bildiğimiz Odysseus ekseninde politik doğruculuk, strateji, hamle yapmak gibi kavramların başarılı bir şekilde işlenişine tanıklık ediyoruz. Realist ve pragmatist kimlikleriyle karşımıza çıkan Odysseus, hile, yalan, düzenbazlık gibi kavramları çekinmeden kullanır çünkü onun için en önemli şey kendisine verilen göreve bir şekilde ulaşmaktır. Philoktetes üzerinde de sosyal konular işlenir. Bireyin, toplum uğruna feda edilmesi kavramı onun üzerinden anlatılır zira yılanın soktuğu pis kokulu irinli bir yarasının bulunması, onun ötekileştirilmesine, toplumla bağlarının koparılmasına neden olur. Bu da Atina siyasetinde kendisine yer bulan "ostrakismos" kavramına götürür bizleri. Bu kavrama göre, toplum, bir bireyini sürgüne gönderir çünkü o birey topluma zararlıdır. Kişinin demokrasiye zarar vereceği endişesi, onun uzaklaştırılmasını gerekli kılar. Ahlak felsefesi ekseninde yaşananlara baktığımızda, Philoktetes'in yaşadıklarının etik olup olmadığını sorgularız. Sophokles'in kurgusu ekseninde vereceğimiz cevap ise onun kesinlikle böyle bir kaderi hak etmediğidir. Ya da başka bir şekilde açıklamak gerekirse eğer, ömrünün sonuna kadar o adada yalnız kalmaması gerektiği sonucu çıkar karşımıza. Bir nokta ilahi adalet tecelli edecektir çünkü ve yazgı yine galip gelecektir. İyi biri, sonunda hak ettiği konumu kazanacaktır. Ve bunda insanlardan çok daha üstün olan tanrıların parmağı vardır. 10. Son Söz: “Kötüler iyilerden güçlü olduğunda, dürüst insanlar ezilirken namussuzlar zafere ulaşır.” -Neoptolemos (sayfa 18) Eseri
Ari Çokona
Ari Çokona
’nın Yunanca aslından çevirisiyle okudum. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Hasan Âli Yücel klasikler dizisi kapsamında yayımlanan Philoktetes, Sophokles’in “Bütün Eserleri”nin 5.sırasında yer alıyor. Diğer 6 oyunu da yine klasikler dizisinden edinip okumak mümkün. Sophokles, konusunu efsanelerden, mitolojiden ve
Homeros
Homeros
eserlerinden alan Philoktetes oyununun kurgusunu bazı kısımlarda değiştirse de, büyük oranda bilinen öyküye sadık kalır. Tragedya okumayı seven, Homeros eserlerine ve mitolojiye meraklı olan her edebiyat okurunun mutlaka Sophokles'le tanışması gerekmektedir. Yazarın herhangi bir eserini alınız ve okumaya başlayınız. Kendinizi antik başyapıtlarla karşı karşıya bulacaksınız. Keyifli okumalar dilerim.
Philoktetes
PhiloktetesSophokles · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015465 okunma
··
3.583 görüntüleme
diyojen okurunun profil resmi
Hocam sekize kadar geldim ama yarın mutlaka okuyacağım. Harika yorumlamışsın. Şimdiye kadar bu kitabı neden okumadığımı düşündüm yazını okurken.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam vakit ayırdığın için. Hem bu hem de yazıda adı geçen bütün eserler okunmalı, hepsi çok değerli metinler. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.