Lakin kesin olan bir şey var ki o da artık her birimizin iki yönlü bir platformu ve iki yüz kadar da fahri doktorası olduğu: film eleştirmeni, spor yorumcusu, siyasi deha, moda uzmanı, Osmanlı tarihçisi, Nobel ödüllü ekonomist, bordo klavyeli general, CIA Ortadoğu şefi... Her saat başı farklı bir kılığa bürünmek ve hayatında hiç dayak yememiş olmanın dayanılmaz hafifliğiyle gezegenin diğer ucuna laf yetiştirmek mümkün. Ama işin püf noktası ne, biliyor musunuz? Tüm bunları, en fazla bir köy dolusu insanla yüz yüze iletişim kurmak için "tasarlanmış" bir beyinle yapıyor oluşumuz. Her geçen sene bağlantısallığımız daha da artarken zaman mültecisi ile aynı zihinsel altyapıyı kullanmaya mahkumuz.