İnsanı düştüğü kuyudan da, kayıtlı olduğu envanterden de ancak bir başka insan çıkarır. Aslında kader pek çok kez o insanı kapımıza kadar getirir de. Hayatın en hüzünlü anlarından biridir bu. İçinden dışarıya çıkmak için uzatılan ellerin hiçbirini görmezsin. Ne gönlün hazırdır buna ne de gözlerin. Yine de Tanrı'dan umut kesilmez. Cebindeki bütün mektuplar genç bir kadın tarafından yırtılan şu Fransız mühtediyi düşün.* Bir suyun kenarındaydılar, adamın elinde hatıralarını not ettiği kara bir defter vardı, mutsuz ve çaresizdi. Kadın hiç düşünmedi bile, hiç tereddüt etmedi. Adamın elindeki hatıra defterinin yapraklarını bir bir yırtıp ırmağın sularına bıraktı. Sebebini anlamak gerekse, şöyle derdi: " Sana sıfırdan bir gönül yapacağım." Dedim ki Zepur, "bir gün sıfırdan bir gönül yapmak için senin de kapın çalınacak, hazırlığını tamamla ve sakın kim olduğunu sorma. Gelen zaten cevabın kendisidir." *Roger Garaudy'nin hatıralarından.
Kim yüreğinde sevgi taşırsa, o sevgi Tanrı'dandir ve Tanrı o kişinin yüreğindedir.
Reklam
Kim işitecek, kim tapınmaya değer olacak, bizim bağlılığımızdan hangi tanrı zevk alacak? Bu göksel övgüyü kimin kalbine yerleştireceğiz, güzel sunularla dolu, ölümsüzlere layık?
Sayfa 342 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ana Tanrıçaları yıkıp Tanrı'yı tek ve erkek yaptığımızdan bu yana tam iki bin yıldır, bir yandan günah çıkarıp bir yandan da namus kılığında dolaştırdığımız şehvetimiz adına, tarih öncesi taptığımız Tanrıçaları ayaklarımızın altına alıyoruz. Tanrıçalarımıza yaptığımız her kötülük şeytanın zaferi. Klitorisi kökünden sünnet edilen, vajinasının iç ve dış dudakları kesilip dikilen seksen milyon kadın var dünyamızda, seksen milyon! Zifaf gecesinde karısının dikilmiş vajinasını bıçakla kesen Gambiyalı şeytan kocayı, Hindistan'ın bir tek Salem eyaletinde son üç yılda sırf kız doğurdular diye çocuklarını öldüren yedi bin şeytan babayı kim cezalandıracak? Erkek Tanrımız mı?
... Ninemin dua etmesi kimi kez bitmek bilmezdi ve ben gerçekten yatakta uyur kalır, onun yatağa ne zaman, nasıl girdiğini fark etmezdim. Bu uzun dualar, hep büyük gerginliklerin, tartışmaların, kavgaların yaşandığı günlerde olurdu. Ninem bu ilginç dua seanslarında Tanrı'ya evde olup biten her şeyi tek tek anlatırdı; kocaman, büyük bir tepe gibi diz çöken ninem, önce hızlı hizlı, anlaşılmaz bir şeyler mırıldanır, sonra yoğun bir homurdanmaya dönerdi sözleri: - Tanrım senin de bildiğin gibi, herkes kendi durumu daha iyi olsun istiyor. Biliyorsun, Mihail daha büyük; burada, kentte onun kalması daha yerinde olur; ırmağın karşısına geçmeyi kendisi için aşağılayıcı buluyor; orası yeni, bilinmedik bir yer; orada ne olup biteceğini kim bilebilir? Babaya gelince, o Yakov'u daha çok seviyor. Hiç insan çocuklarının birini ötekinden daha çok sever mi? Şu inatçı ihtiyara akıl fikir ver, Tanrım! Kor gibi yanan gözleriyle kararmış ikonalara bakarak Tanrı'sına yol gösterirdi: -Cocukları arasında ayrım yapmaması gerektiğini anlamasını sağlayacak güzel düşler göster ona, Tanrım.
Kaçık adam- Öğle öncesi aydınlığında bir fener yakan, pazar yerinde koşarken durmadan "Tanrıyı arıyorum! Tanrıyı arıyorum!" diye bağıran kaçık adamı duymadınız mı? Oradakilerin çoğu tanrıya inanmayanlar olduğu için onun böyle davranması büyük bir kahkahanın patlamasına yol açtı, onu kışkırttılar ."Ne, yolunu mu şaşırmış?" diye
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.