Ey kardeşim, ruhun cevher ve hakikatini, taallümün sebep ve gayesini anladıktan sonra bilmiş ol ki hasta ruh taallüme, ömrünü ilim tahsîli için harcamaya ihtiyaç duyar. Hastalığı hafif, derdi az, uğradığı bela önemsiz, nisyan bulutu ince, mizacı sağlam olan ruh, fazlaca taallüme ve bu uğurda uzun müddet yorulmaya ihtiyaç duymaksızın birazcık tefekkür ile aslına döner, kendi hakikatine yönelir ve sırlarına vâkıf olur. Böylece on da kuvve halinde olan şeyler fiile çıkar. Fıtratındaki hallerle bezenir. Bu suretle kemale ermiş, kısa zamanda pekçok şey öğrenmiş ve bunları en güzel şekilde ifade eden bir âlim olmuş olur. Küllî ruha yönelerek aydınlanır. Cüz’î ruha yönelerek feyz saçar. Aşk yoluyla aslına benzeyerek, haset ve kin damarlarını koparıp atar. Dünyanın fuzûlî ve lüzumsuz süslerinden yüz çevirir. İşte bu mertebeye eren nefis hakikati bilmiş, kurtuluşa ermiştir ki bütün insanlar için arzu edilen mertebe budur.
"Tefekkür kalbin kandilidir; o giderse kalp için ışık yok demektir."
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Az yemeye dikkat. Dolu mide dikkati ref eder (kaldırır). Tefekkür, şükür hisleri kalkar. İnsanı kasavet bağlar
Hayatın iniş çıkışlarından kendisini koruyan, bu sarmalayıcı şefkat, zorunlu sükûnet ve serbest tefekkür ortamında, ölüm arzusu belli belirsiz içinde yeşermeye başlamıştı.
Tefekkür Kalbin kandilidir; o giderse kalp için ışık yok demektir.
Sayfa 184Kitabı okudu
Tefekkür eden birisi semavi soyutlamaların peşinde olan ve yıldızları gözlemlerken bir hendeğe yuvarlanan hakikat avcısıdır.
Sayfa 104
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.