Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

hypatia

hypatia
@teneketrampetim
Kültür endüstrisi, efektlerin, bariz rötuşların ve teknik ayrıntıların sanat yapıtına baskın çıkmasıyla birlikte gelişmiştir; vaktiyle bir ideayı ifade eden sanat yapıtı, onunla birlikte tasfiye edilmiştir.
Reklam
“Eğlenmek her zaman bir şey düşünmemek, gösterildiği yerde bile acıyı unutmak demektir.” Dolayısıyla haz daima “direnişe ilişkin son düşünceden kaçmak”tır; eğlencenin vaat ettiği özgürleşme, “yadsıma gibi, düşünceden de kurtulmaktır.”
Eylemlerindeki, hal ve davranışlarındaki, söz ve düşüncelerindeki her şey burjuva bilincinden çıkmadığını gösterirken, kendini özgür ve insan zanneden entelektüelden daha dayanılmazı yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...onlara hiç inanmamaya başladığımızda tanrılar ve fikirler büyük bir sanat malzemesi olurlar.
Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiç bir şey iyi olamaz.
Reklam
Farklılıklara, azınlık haklarına ve (Fransız) cumhuriyetçi evrenselciliğinin altını oyan pozitif ayrımcılığa saygı gösterirken, başımıza gelen bütün kötülüklerin kaynağı olarak demokratik Amerika’yı durmaksızın eleştirenler, aynı Amerika dünyanın çeşitli bölgelerine silahların gücüyle kendi demokrasisini götürmeye kalkınca ilk alkışlayanlardır.
Belki de utanmamız gereken bir şeyden, "ideoloji sonrası" ya da "ütopya sonrası" bir dönemde yaşamaktan, tutarlı bir iyi toplum vizyonuyla hiç ilgilenmemekten ve kamusal iyi hakkındaki kaygıyı özel tatminlerin peşine düşme özgürlüğüyle değiş tokuş etmiş olmaktan gurur duymaya meyilliyiz. Yine de bir an durup bu mutluluk arayışının neden umduğumuz sonuçları getirmeyi başaramadığını, güvensizliğin buruk tadının neden duyacağımız vaat edilen saadetin tadını kaçırdığını düşündüğümüzde, kamusal iyi, iyi toplum, eşitlik, adalet vs. gibi fikirleri sürüldükleri yerden geri çağırmadıkça hiçbir yere varamayacağımızı anlarız; üstelik bunlar ancak başkalarıyla birlikte üzerine titrenip işlendikçe bir anlam kazanan fikirlerdir. Siyasete başvurmaksızın, siyasi eylemlilik aracını kullanmaksızın ve bu aracın gideceği yönü çizmeksizin de bireysel özgürlük merheminden güvensizlik sineğini çıkartamayız.
Eğer özgürlük kazanılmışsa, nasıl olur da bu zaferin ganimetleri arasında insanın daha iyi bir dünya tahayyül etme ve onu daha iyi hale getirmek için bir şeyler yapma yetisi yer almaz? Hayalgücünü dizginleyen ve özgür insanların herkesi ilgilendiren meseleler karşısında böyle iktidarsız olmalarına tahammül eden özgürlük ne mene bir özgürlüktür?
Dünya dolar saltanatının başkenti Amerika'da, kompütür programları düzenler gibi, dünyayı elinde tutma yolu olarak cinsellikten dinselliğe her türden en yüksek düzeyde saptırıcı öğretiler, kof ama çekici düşünce-sanat-edebiyat akımları üretiliyor bugün. Tüm medya olanaklarıyla kozmopolit bir evrensellik içinde yeryüzüne sürülen bu ağılı kültürün de bayıltıcı etkisiyle sınıflararası savaş uyutulmaya çalışılıyor, kişiler, kurumlar satın alınıyor, ulusal kurtuluş kavgası yürüten ülkelerdeki kimi sınıflar, katmanlarla çıkar bağları güçlendiriliyor; bir terslik çıktı mı da, ortalık hiç acımaksızın gizli, açık kana bulanıyor.
Sayfa 132Kitabı okudu
söz meclisten iceri :)
Kisi kültü ile büyüklenmeci kurtarma imajinasyonlari üst üste binince liderin büyük güc fantezileri ile sonuclaniyor. Insanlarin özgürlüklerine, kendi kaderini tayin etme haklarina ve ihtiyaclarina hic bakmadan kendi imajinasyonlarini gerceklestiriyor. Halkin destegi sona ererse egemene karsi protesto ve isyanlar baslayabilir. O zaman nihai kurtulus, diktatörce davranmaktir.
Reklam
Özgürlük olanağı, öznellik veya insana özgü her ne aranacaksa “varolma”da değil “varlaşma”da aranmalıdır.
Nesne “olur”, özne “yapar.” Vasat, kendisinin istemi dışında edinmiş olduğu din, dil, ırk, cinsiyet gibi “olduklarından” ibarettir. “Yaptıkları”, “oldukları”nın bir ürünüdür. Öznelliği, bir tür yalancı öznelliktir. Deviniminde kendisinin dışında hep bir gizli özne vardır. Vasat, kendisini özne zanneden bir “belirtili nesne”dir.
Söz, ancak egemene değmiyorsa ve değmediği oranda özgürdür. Düzenini, sözün dokunamayacağı kadar uzakta kuran sistemlerde söz “özgür”dür. Otorite, sözle hiçbir şeyin değişmeyeceği kadar sağlam bir düzen kurmuşsa o düzende herkes doyasıya bağırıp çağırabilir, o sistemde her şeyi söylemeye izin vardır. Konuşma özgürlüğünü ya da yasağını belirleyen şey, sistemin insancıllığı ya da demokratlığı değil sadece ve sadece söze dayanıklılığıdır.
Tatlı bir uykudayken kendisini uyandırmak isteyeni hiç kimse sevmez. Uyuyanın omzunu dürten elden kaçınılmaz olarak nefret edilecektir. Uyuyan, kendisini uyandıranı takdir edecek olsa bile bunu uyku mahmurluğunda değil, uykuyu büsbütün üzerinden attığında yapacaktır. Sana ninni söyleyeni seviyor olmanın ve seni uyandırmaya çalışanları linç etmenin sebebi uykundur. Uyandıranı sevmek, bir uyanıklık belirtisidir.
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.