❗❗
Başını örtüp ,ucundan saçını göstermek ne zamandır tesettüre dahil olmuş?
Ne zamandır ,tesettürün üstüne makyaj yapmak normalleşti?
Ne zamandır tesettür Allah'ın emri olarak âyet olarak görülmek yerine ,moda aracı edildi .
Ki şahsen ,gerçekten Allah'a inanan ona iman eden hanımefendiler ve beyler tereddütsüz bunun tesettür olmadığını, aksine nefsani isteklere kurban olmuş bir kardeş olduğunu bilir...
Ki, burada kınamak değil müslüman olarak üzülüyoruz, bu yapılan, giyinmiş çıplaklara örnektir .Umarım bu moda sevdasından kurtulur hak olan tesettüre girersiniz. Allah kardeşlerimizi moda gafletinden kurtarsın.
《 Alıntı 》
“ ‘Allah’ı neden göremiyoruz?’ diye sordu. Dedesi ‘Her yerde de ondan” dedi. ‘Her yerdeyse neden görmüyorum?’ diye sordu. Dedesi ‘Her yerde olan hiçbir yerdedir’ dedi. “
Âdemoğlu dünyaya düştü düşeli bir avuç kadar çehrede çeşit çeşit insan geldi geçti bu diyardan. Çehreleri olduğu kadar duyguları, düşünceleri, eylemleri de birbirinden farklı
İncelemeye başlamadan önce geçen günlerde bir zavallı çıkmış Türkiye'nin gurur kaynağı, hocaların hocası, Prof. Dr. Halil İnalcık'a dil uzatıyor. Amacı açık; Osmanlı Devleti'ni tarihî gerçeklerine aykırı yüceltmek, Türkiye Cumhuriyeti ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saldırarak mevki kapmak. -Ne bereketli topraklarımız varmış,
Ziryab Kimdir? Asıl adı Abul Hasan Ali Bin Nafi olan Ziryab, Musullu bir Kürt ailenin tek çocuğuydu. Dokuzuncu yüzyılda Hıristiyan batı ve Müslüman Doğu onun müziği ve estetik anlayışıyla birbirine yaklaştı, dostluk kurdu. İslam'ın Hint ve Yunan kültürlerinden devralıp olgunlaştırdığı felsefe, astronomi, tıp ve daha nicesi, Ziryab'ın
Câhiliye döneminde Abdü'l Kâ' be olan adının müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber tarafından Abdullah olarak değiştirildiği rivayet edilir.
Servetini Allah yolunda harcayıp eski elbiseler giydiği için "Zü'l hilâl", çok şefkatli ve çok merhametli olduğu için "Evvâh" lakaplarıyla da anılmıştır.
Ancak onun en meşhur lakabı Sıddîk'tir. "Çok samimi, çok sadık" anlamına gelen bu lakap kendisine, mi'rac olayı başta olmak üzere gaybla ilgilihaberleri hiç tereddütsüz kabul ettiği için bizzat Resûl-i Ekrem tarafından verilmiş ve İslam literatüründe bununla şöhret bulmuştur.
Hz. Peygamberin vefatından sonra onun devlet yönetimini görevini üstlendiği için de "Halifetü Resûlilillâh" unvanıyla anılmıştır.
Bekir adlı bir çocuğu olmadığı hâlde kendisine Ebu Bekir künyesinin niçin verildiği konusunda kaynaklarda yeterli bilgi yoktur.
"Peki camileri yeniden kim açtı?"
Cevabı tereddütsüz "Rahmetli Adnan Menderes"oluyor."Müslüman insandı Menderes.Dine hizmet etmek isteyen bir insandı.Onun için idam ettiler ya zaten."
Selamun aleykum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; giriş, gelişme, sonuç bölümlerini ve ayrıntılı bir analiz incelemesi yapılmasını doğru bulmuyorum. Daha samimi ve kitaptan ne hissettiğini, ne kazandığını ve insanlara bunu en içten duygularla yansıtan incelemelerin yazılması daha doğru zannımca.. Bu hareketle her okurun tereddütsüz ve doğal bir