Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erkan

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
'Sevgili Arsız Ölüm' için kitabın yazarı Latife Tekin, 'Elime doğdu.' ifadesini kullanıyor. Gerçekten de kitabı yazdığı dönemde kendisini hep ateşler içinde bulduğunu ve yüzünün şişlikler içerisinde kaldığını öğreniyoruz. Sanki bir doğum sancısı. Büyülü gerçekçilik içerisinde görebileceğimiz okuru peşinden sürükleyen üslup sahibi bir roman. Bu romanı yazarken Latife Tekin tıpkı Dostoyevski gibi yoksullukla mücadele ettiği, gelecekle ilgili karanlık ve belirsiz bir görüşe sahip olduğu bir dönem yaşıyor. Yazma güdüsünü estetik zevkten ziyade bir hayatta kalabilme çabasından alıyor. Sonuçta da böyle muhteşem bir eser edebiyatımıza kazandırılıyor.
Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız ÖlümLatife Tekin · İletişim Yayınevi · 20137,1bin okunma
Reklam
736 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Okurken kendimce şu üç bölüme ayırdım kitabı: 'Betimlemeler, diyaloglar ve hikaye.' Çok uzun bir kitap. Bu kadar uzun olmaması gerektiğini düşünüyorum. Hikaye bakımından; olayların hızlı gelişmemesi ve bunun sonucunda doğal olarak yapılan tekrarların göze battığını söyleyebilirim. Ayrıca hikaye üst düzey bir polisiye değil. Mekanı ve kişileri tam tanıyamadığınız için fikir yürütmek de zorlanabiliyorsunuz. Diyaloglar bazen bıktırıcı bir uzunluğa sahip. Diyalogların özü, Hristiyanlık'ı ilgilendiren derin konular olması sebebiyle okurken kopmalar yaşanabiliyor. Betimlemeler de Eco'nun zaman zaman başvurduğu bir anlatım yöntemi olunca yedi yüz sayfanın sonununu görebilecek miyim acaba diye korkulu anlar yaşayabiliyorsunuz.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,6bin okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
-"Siz ciddi bir eleştiriniz olduğu için dönmüyorsunuz sırtınızı topluma. Sadece katılmak istemiyorsunuz. Dışında kalmayı seçiyorsunuz. Peki tamam. Ancak yaptığınız tek şey ortalıkta dört yaşındaki bebeler gibi 'ben ben' diye bağırarak dolaşmak." -"Yaşlısın, diyorum. Hayalini kurduğun hayatı yaşayamazsın. Yarın kaçıp gitsen bu istediğin hayatı birkaç yıl da olsa yaşarsın. Ama gidemezsin. Sana engel olan annen olsaydı çoktan bir hastanenin geriatri bölümüne postalamıştın onu. Ya da bir yastık kapatıvermiştin yüzüne." Bu diyalog kitaptan. Neredeyse yarıda bırakıyordum. Zira başları çok zorlayıcıydı. Ama şunu bilirim ki başlarda zorlayan, sıkan çoğu kitap sabredip nimete kavuşmuşsun gibi sonradan olanca cömertliğiyle açar kendini sana. Ve bu kitap da öyle oldu. Kahramanımız Sune, eşi ve bir çocuğunu evde bırakıp doğada yaşamayı tercih ediyor. Satır aralarında bunu sorumluluk almaktan korktuğu için yaptığını anlıyorsunuz. Dağlarda ve ormanlarda geziyor. Modern hayattan uzak olmak kendini daha iyi duyumsamasına olanak sağladığını söylüyor bu durumun. Çünkü modern hayatı bize dayatanlar kendi kimliğimizi terk edip onların kurallarıyla bunu yapmamızı şart koşuyorlar. İnsanlara bir bakın birer zombiye dönmüş gibi kendilerini tanımadan bir hayat yaşıyorlar. Evet bu kitapta sözü edilen şekilde 'Toplumdan ve modern hayatın baskılarından kaçıp özgür bir şekilde yaşamaya karar verseydik nasıl bir yaşam beklerdi bizi?' sorusunun cevabına bir nebze de olsa kapı aralayabiliyorsunuz.
Gece Gündüzü Düşlüyor
Gece Gündüzü DüşlüyorIngvar Ambjörnsen · Ayrıntı Yayınları · 201681 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
İlgiyle okuduğum ilk bilinç akışı tekniğiyle yazılmış kitap oldu. Evliliğinde kontrolü kaybetmiş Chris artık orta yaşın üzerindedir. Evliliğinin bir felaketle sonuçlanması üzerine geçmiş ve bugün arasında zihninde mekik dokuyarak yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışır. Bu bir suçlu arayışıdır, sorumluluğun kendisine mi başkalarına mı yükleneceğinin arayışı. Bu arada takdir edilecektir ki yaşamının şirazesi de kaymış durumdadır. Böyle durumlarda insan duygularını öldürür ve duygusuzmuş gibi yaşamaya başlar. Chris de bu hal üzerine yaşadığı bir dönemindedir hayatının. Merak ettiği bir şey de vardır aslında; acaba yeni bir başlangıç için hala bir umut ışığı var mıdır? Tim Parks'ın bu romanında, edebiyat yine insan hayatına temas ediyor ve adeta bir danışman oluyor.
Kader
KaderTim Parks · Alef Yayınevi · 2016294 okunma
144 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Uzun olmayan bir roman. Bu yönüyle okunabilirlik olasılığını epey arttırıyor. Zira bazen sadece kafamızı dağıtmak isteriz kitap okuyarak. Akıcı olan üslubu sekteye uğratan tek unsur aynı olayı dört farklı kişinin anlattığı anlatım yapısı olmuş. Kişiyi etkileyip iz bırakacak bir kitap olmadığını söyleyebilirim. Aile ortamının saf, samimi, güvenilir olması gerektiğine atıfta bulunulmuş. Böyle olmayan ailelerin tüm yükünü çocukların taşıdığı ve ömür boyu kendindeki sevgi eksikliğini giderebileceği bir insan aradığı bir çocuğun gözünden anlatılmış.
Düğün Evi
Düğün EviNecib Mahfuz · Turkuvaz Kitap · 2010374 okunma
Reklam
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İnsanların bulundukları sosyal ve ekonomik konumlarını bir anda kaybedebilecekleri bir gerçektir. Bu gerçek, insanın başına bazen bir hırsın ve kibrin sonunda bazen de ihtiyatsızlığın ve boş vermişliğin sonunda gelir. 'Utanç' bir düşüşün hikayesi. Aile, yakın çevre, diğer canlılar ve doğa karşısında kayıtsız olduğunu söyleyebileceğimiz David, maddi bir hazla devam ettirdiği hayatının sonlarında engelli bir köpeğin sevgisi ve yakınlığıyla karşı karşıya bulur kendini. David'i mahkum etmek istemiyorum. Çünkü bir skandaldan dolayı suçlandığında kendini savunmadan kabul ediyor hakkındaki ithamları. Kimsenin karşısında eğilip bükülmüyor. Böylece kendine güvenen ve yaptıklarının arkasında duran dik bir adam profili çiziyor. O sadece dünyanın ve toplumun kurallarına göre oynamak istemiyor. Doğal itkilerinin normlar dışında olmasına anlam vermekte zorlanıyor ve hazlarına gem vurmamakta bir beis görmiyor. Fakat tam bu noktada enterasan bir olay gerçekleşiyor. Kendisinin sebep olduğu başkalarının hayatını olumsuz etkileyen bir durum benzer bir şekilde yanına tatile gittiği kızıyla kendisinin başına da geliyor. İki olayda da utanç içinde bir duruma düşüyor. Birisinde fail birisinde kurban olarak. İnsana ait durumların birçoğuyla başbaşa kalıyoruz romanda nasıl hızla ilerlediğimizi anlamadan.
Utanç
UtançJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 20182,473 okunma
248 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Esas ününü 'Teneke Trampet'le yapan yazarın tüm eserlerinde görülen tema doğal olarak doğup büyüdüğü dönemleri kapsayan 'savaş' olmuş. Bu eserinde de 2. Dünya Savaşı'nı konu edinmiş. Çok bilinmeyen, büyük lüks bir Alman yolcu (mülteci) gemisi olan Gustloff'un yaklaşık beş bin yolcusuyla bir Sovyet denizaltısı tarafından 1945'te batırılışı anlatılıyor. Yazar da ara ara kitapta, Titanic kadar gündeme gelmemesine şaşırarak göndermede bulunuyor. Annesi ve oğluyla arası açık olan Paul'un ağzından okuduğumuz olaylarda Nazilerin iktidara gelişi ve yaşanan diğer gelişmeler ile Paul'un kişisel hikayesini de görmüş oluyoruz. Günter Grass'ın akıcı ve edebî bir üslubu olmasına rağmen bu roman okuyucuyu kendi dünyasına çekmekte çok başarılı değil. 'Kedi ve Fare' romanını bu kitaptan önce okumuştum ve beni daha fazla cezbetmişti. Bu yüzden Grass okumalarım Teneke Trampet'i de içine alarak devam edecek..
Yengeç Yürüyüşü
Yengeç YürüyüşüGünter Grass · Can Yayınları · 2003153 okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İlk önce, okuması zor bir kitap olduğunu söylemeliyim. Bunda yazarın son 10-15 yılını sanatoryumda geçirmiş olmasının da payı var. Yazar, kahramanı 'haydut'la kendisini ozdeşleştirmiş. İkisi de toplumla uyum sağlayamamış kişilikler çünkü. Okurken bilinç akışı tekniğini görüyoruz ki bu da yazarın psikolojik sarsıntılarına işaret ediyor. Haydut bir yandan asosyal bir kişilikken bir yandan da kadınların gönlünü çalan bir çapkın. Ben kendisiyle barışık olmayan ve öz güven sorunu yaşayan bir kahraman profili gördüm okuduğum satırlar sonrasında. Kısaca önemini bu saydıklarımdan alıyor fakat ben ilgiyle okudum ve hayata yönelik bir takım tecrübe içeren söylemlerinden faydalandım yazarın.
Haydut
HaydutRobert Walser · Can Yayınları · 2016107 okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Bu kitabı kütüphanede seçerken rafta altı adet olduğunu gördüm. Amma çok almışlar dedim içimden. Eve geldiğimde birinci cildini okumaya başladım :) Şolohov, Rusya'nın Yaşar Kemal'i. Elimden düşürmeden bitirdim. İnsanın doğasıyla böyle kitaplar sayesinde tanışmazsanız, hayat daha zor.
Durgun Don - Cilt 1
Durgun Don - Cilt 1Mihail Şolohov · Yordam Edebiyat · 20181,371 okunma
131 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Andreas savaşın ortasında trenle bir cepheye giderken Polonya'da arkadaşının ısrarıyla bir randevu evinde bulur kendini. Orada bir kıza rastlar ve cinsellik içermeyen bir sevgiyi içinde besleyebileceğinin farkına varır. Yaşayan bir ölü olduğunu savaş sırasında sürekli hatırlatırken kendine kısa insan hayatının savaslarla, ölümlerle mi geçmesi gerektiğinin hesaplasmasini yapar bir yandan.
Trenin Tam Saatiydi
Trenin Tam SaatiydiHeinrich Böll · Can Yayınları · 2019469 okunma
Reklam
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap; yaşamadığımız bir hayatı bize gösterir, fikir edindirir deriz. Nemesis'i pandemiden önce okumayı isterdim. Amerika'da 1940'lı yıllardaki polio bulaşıcı hastalığını (çocuk felci) anlatıyor. Yaşananlar aynı. Ayrıca 'kendini suçlama' davranışının insanı yaşayan ölü haline getirmesinin hikayesi.
Nemesis
NemesisPhilip Roth · Yapı kredi Yayınları · 202184 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
İnsanın kendi sorumluluğunu üstlenmesi özgürlük olarak görülebileceği gibi yılgınlık göstermesine de sebebiyet verebilir. Bu kitap bunu birden bire ve derinden hisseden bir adamın türküsüdür. Ölümüne ya da yaşamına doğru harekete geçmek isteyen bir adamın.
Sessizliğin Yanıtı
Sessizliğin YanıtıMax Frisch · Kolektif Kitap · 2019515 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Orijinalinde ve çevirisinde hiç -e harfi kullanılmamış kitabı bitirdim.Ama zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.Üslubu ve kurgusu cazip değildi.Yazar küçükken, Nazi zulmünde anne babasını kaybetmiş.O da eserde kelimelerle oynayıp onları kaybetmeye çalışmış. Yorucu bir roman kısacası
Kayboluş
KayboluşGeorges Perec · Ayrıntı Yayınları · 20181,041 okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
İçerik ve özellikle üslup olarak bu kadar nitelikli bir roman beklemiyordum. R. Özdenören'in İslâmî kimliği ötekini anlamasına ve empati kurmasına engel olmamış. Duygu ve hislerini çok iyi gözlemleyip aktarabilmiş.
Gül Yetiştiren Adam
Gül Yetiştiren AdamRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 202117,8bin okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Modernizm, popüler kültür ve ilişkilerin şeyleşmesi karşısında modern anlatının aldığı eleştirel tavrı anlaşılır kılacak değerli bir kitap. Amerikan rüyası denen sahte yaşamın kapitalizmle kol kola yürüdüğü yıllar olan 1920'lerdeki edebiyat, müzik ve sinema sektörünün modernizme nasıl yaklaştığı somut örneklerle anlatılmış. Örneğin kitapta Nella Larsen'in 'Passing' romanından; 'Beyazların egemenliğindeki tüketim,statü,hedonizm saplantısı üstüne kurulu yeni değerlere karşı eleştirisini onlara benzemeye çalışan siyah kadın üzerinden dile getiriyor.' diye bahsediliyor. (Nella Larsen'in bu romanının 2021'de 'Passing' isminde sinemaya uyarlandığını da ekleyeyim.)
Modern Narsist ve Yaralı : Romanın Eleştirel Ufukları 1900-1945
Modern Narsist ve Yaralı : Romanın Eleştirel Ufukları 1900-1945Ferma Lekesizalın · Doğu Batı Yayınları · 20139 okunma
107 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.