Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Bir defa elime alıp sarmadığı için bıraktığım fakat arkadaşımın ısrarıyla ikinci kez elime aldığımda tek solukta bitirdiğim bir kitap oldu. Okuma tarzıma çok da uymasa da beni kendine çekti. Tesadüflerle dolu birkaç fiyasko kitaptan sonra buradaki tesadüfler beni çok rahatsız etmedi. Hala daha çok bayılmasam da şans verilebileceğini düşündüğüm bir kitap. Nörolojik terimler beni yer yer yorsa şeyler olsa da açık ve netti. Kendini okutmayı ve içinde tutmayı başarabilen bir kitaptı. Hele ikinci yarısı (bana göre) tek solukta okuduğum kısımdı.
Edmund Dantes.
Uzun zamandır okumak istediğim ancak kalınlığından dolayı erteledigim bir eserdi Tam bir başyapıt olarak en beğendiklerim arasına girdi.Kalın, 1500 sayfalık kitap su gibi aktı. Sayfaları çevirdikçe heyecanım da merakım da artarak devam etti. Sanki okumuyorsunuz da film izler gibi sahneler gözünüzün önünde beliriyor.
Edmund Dantes'in hayatı sadece bir intikam hikâyesi olmayan, aynı zamanda aşk, merhamet, vefa borcu gibi birçok duyguyu hissettiren; âdeta yaşatan bu eseri herkesin okumasını isterim. Bir adamın başarısını ve aşkını kıskananları büyük bir intikam beklemektedir. Yolunda giden (!) hayatları, önlerine çıkan geçmişleri sayesinde altüst olacak mıdır? Edmond intikamını nasıl alacaktır? Elinden giden on dört yılın hesabını sorarken başından neler geçecektir?
İf Şatosu bölümünün yeri ben de ayrı olarak kaldı ve kitapta canımı sıkan şey bu kadar kusursuzca işleyen planın nasıl kurgulandığının bize anlatilmamasıydı. Tesadüflerin hiçbiri tesadüf değil dikkatli okuyun. Tüm tesadüfler hedefi tam onikiden vuruyor.
Kitapla kalın.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,8bin okunma
‘Günün Sonu’nu,
‘Gecenin Ortası’ takip etti…
Şimdi sıra,
‘Şafağın Rengi’ni görmeye geldi.
…fin de journee
Bir cinayet,
Eşekli Kütüphaneci- İnceleme
Uzun zamandır okurken gururlandığım, gözlerimi dolduran, duygudan duyguya sürükleyen, hele böyle merakımı arttıran, bitirdikten sonra da uzun uzun araştırmalar yaptıran böyle bir kitap okumamıştım. Zaten Nevşehir'i ayrı severim, kitapta da masal şehir olarak bahsedilmiş, bence fazlasıyla haklı. Belki o da bende bir bağ kurdurmuştur bilmiyorum
Murphy kanunları bazen işe yarayabilir işte tam olarakta Bahar içinde öyle sanırım. Başlayan aksilikler onu hayatın aşkı ile ilk karşılaşması için hazırlık sayılırdı. Ama bu daha başlangıçtı ve tesadüfler onları ikinci defa karşılaştırdığında o zaman aşk başlasındı.
Çok keyifli bir kitaptı. Okurken Baharın o telaşlı halleri oldukça eğlenceli geliyordu. Bazen yoğun günlerde bu tarz kitaplar okumak sanki o günün yorgunluğunu alıyor gibi geliyor. Bu kitapta öyle bir his uyandırdı.
Tesadüfler Silsilesi Bir Roman
Aygır Fatma, ilk kez 1936 yılında Son Posta gazetesinde tefrika edilmiş bir roman. Dili oldukça anlaşılır olmakla birlikte yazarın zaman zaman kullandığı sokak ağzı, argo ifadeler romana renk katmış. Osman Cemal Kaygılı, belki döneminin belli başlı yazarları kadar sükse yapmamış fakat kendisinin çok iyi bir gözlemci olduğunu yazdıklarından
Sıla Koçak ~ Sevda Çiçeği
☆•°~️Acımasızca, "Çünkü onun kanatlarını kıracağım!" diye cevap verdi. Ruhu paramparça ve ben onu daha da parçalayacağım! Mutlu olduğuna inanacak, sevildiğine inanacak ve ben en beklemediği anda onu o mutluluğunda boğacağım! Elini sıkı sıkı tuttuğu,göğsüne saklandığı o adam var ya? Bir daha değil ona dokunmak,
![119. Element [Bm]](https://r2.1k-cdn.com/sig/size:96/plain/https%3A%2F%2F1k-cdn.com%2Fresimler%2Fuyeler%2F424703_a985f_1590709997.jpg){kind=small}
Gazapizm sokakta...
Kitabı ismi ilginç diye, kütüphaneden eve kadar getirdim diye okudum. Aslında eski Türk filmleri varya o kadar onlara benzer diyaloglar, kişilerle doluydu ki bir aralık televizyon izliyorum hissiyatı oluştu. Edebi bir yanı olmayan sadece kitap yazmış olan yazarımız pek tanınmış bir yazar da değil ki şöyle yazara bir iki kelime bir şey söyleyeyim. Neyse efendim demem o ki boş kitap bitirdim resmen. Hemen özetleyeyim siz okuma gafletine düşmeyin.Demir diye bir çoçuk var kağıt toplayıcısı(Netflixde de bir adet buna benzer bir film yapılmıştı. Çağatay ulusoy oynuyordu. Onu da hiç sevmem!) İstanbul da Uzundere denilen bir yerde oturuyor ama tahminim Kadiköy tarafında bir yer. Mahalleli eski kafalı toplama doğu halkı. Dürüst insanlar var, paragöz mütahitler falan var. Tesadüfler silsilesi o kadar sığ geliyor ki. İşte dayısı onu mahallede koruyan abi dediği adam çıkıyor. İşte mütahit eski tanıdık, patron kızı ile evlenmiş sonradan görme bir zengin amca neyse işte Neco diye biri var okulu elinden alınmış biri. Aslında baktığınızda günlük hayattan çok insan var. Kitap sayfları ilerledikçe şu ses geliyor beyninizin içinden "Nayır nolamaz! " falan. Neyse ya siz gene bir okuyun bu yazar hevesli yazmaya belli yazık belki kalemini düzeltir. Herkese iyi geceler...
Kara Kedi
Bir kara kedinin, bir kişinin hayatını nasıl değiştireceği yönünde harika bir öykü. Poe'nun güçlü kalemiyle hayatı, hatayı, yanlışı, doğruyu, ölümü, ölememenin verdiği acıyı sorgularız. Tesadüfler silsilesiyle bizi başbaşa bırakarak tesadüf diye bir şey olmadığını okuyucuya aktarır. Hikaye hakkında spoiler vermemek adına fazla bahsetmeyeceğim ancak okuyun ve okutturun.
Hayatın Mucizeleri
Yaşlı Hristiyan bir ressam , zamanında çok ün yapıp güzel eserler verse de hayatının geri kalanını ayyaş , berduş ve avare olarak günlerini doldurmaya çalışır . Uzun bir süre sonra Katolik bir kiliseye resim yapacaktır. Ama bunun için ruhu doyuran ve hem manevi hem dini haz veren bir model arar.
Tesadüfler üzerine Yahudi bir genç ile tanışır. Ondaki model ruhu tam aradığı gibidir ama Esther çocukluğunda Hristiyanlar tarafından zulme uğramış ve bir asker tarafından kurtarılmıştır. Bunların etkisini üzerinden hala atamazken ressam ile aralarında mucizenin konusu açılır . İkili arasında aslında birçok önemli konulara değinilmiş ve o dönem insanlarında tutum ve davranışlarından bahsedilmiştir.
Ressam modelliği o kadar önemsemiştir ki Esther 'in de Hristiyan olmasını ve yaptığı modellikle iyice uyuşmasını istemektedir. Bu konuda başarılı olacak mı ? Yoksa Esther yaşlı ressama hayatta unutamayacağı dersi mı verecek ? Bunu bu güzel eseri okuyunca öğrenmiş olacaksınız .
Stefan Zweig yazdığı kısa ama öz eserlerinde derinden işleyen konuları barındıran ve betimlemeler ile de hikaye akışını bozmayan usta yazarlardan birisi . Din çatışması , zorbalık , ikna için anlatılan duygular ve çıkar çatışmalarını bu eserinde de çok güzel aktarmış bizlere.
Keyifli okumalar dilerim.
Namık Kemal o dönemin şartlarını eserde çok iyi yansıtmış.Milli duyguyu okuyucuya kazandırıyor.
Kitap her ne kadar bir tiyatro oyunu olsa da okurken bu hissi almıyorsunuz.Vatan aşkı dolu bir kitap. Nihayetinde tarihimiz kadın kahramanlar ile dolu. Eserin mutlu sonla bitmesi, güzel tesadüfler sonucu yıllardır birbirini görmeyen ve öldü sanan insanların birbirine kavuşması da kitabın coşkusunu artırıyor. Ayrıca birçok özlü söz de kitaba oldukça renk katıyor.Namık Kemal'in bu eserinde baştan sona vatan sevgisi işlenmiş. herkese bu kitabı tavsiye ederim.
·
Puan vermedi
İnanılmaz vasat bir kitaptı. Kocaman bir hayal kırıklığıydı adeta. Adora yağmur'u bir süredir youtube'dan takip ediyorum ve kitap zevklerimiz aşağı yukarı benziyor olduğu için kitabı için heyecanlıydım da. Çıkar çıkmaz aldım ve kendimi zorlaya zorlaya okudum. İlk bitirdiğimde ne kadar beğenmediğimi fark etmem bile zaman aldı, o kadar kodlamıştım kendimi bu kitabı beğeneceğime. Asla vakit ayırdığınıza değecek bir kitap değil. Çıkış noktası ilgi çekici olabilir ama kurgusu yetersiz ve tesadüfler üzerine kurulu. Karakterlerin hiçbir gerçekliği veya derinliği yok sadece birkaç spesifik özelliklerden oluşuyorlar. Ana çiftimizin duygu yoksunluğu da cabası. Çok büyük hevesle almıştım ve bu kadar beğenmemiş olmak sinirlenmeme sebep oluyor. Bir iki puanı da kitabın içinden çıkan karakter kartına harcanmış vakitten dolayı ve kitabın görece hızlı okunabilir bir dile sahip olmasına veriyorum. Zaten bu kadar heyecanla aldığım bir kitaba daha azını vermeye elim gitmiyor.
Buradan sonra spoilerlı yorum yapacaktım ama beni rahatsız eden yerler o kadar çok ki yazmaya üşendim. Baştan aşağı saçmalıktı kurgu anlayacağınız. Özellikle de en son bağlandığı yerden sonsuz nefret ettim.
Alexander Dumas'ın "Siyah Lale" kitabını okuyup, bu çiçeklere olan hayranlığım bir üst safhaya çıkınca eşim bana bu konuda asıl okumam gereken kitabın "Katre-i Matem" olduğunu söyledi. Ben de uzun zamandır okumak istediğim İskender Pala'nın bu romanını okumaya karar verdim. Gördüm ki lale bir sanat, aşk hatta bir
Bu Dünyanın İnsanları
Bağcılar, Yenisahra ve eski adıyla 1 Mayıs (Mustafa Kemal Mahallesi) gibi gettovari bir yerde, kağıt toplayıcılığı yapan bir çocuğun başından geçen olayları konu alan bir kitap. Pek fazla edebi niteliği ve derinliği olmayan bir eser. Diyaloglar samimi ve gerçekçi değil. Dil oldukça basit. Fazla beklenti içerisinde olmadan okunabilecek bir kitap. Kitap tesadüfler silsilesinden epeyce faydalanmış. Okurken nelerin olacağını az buçuk tahmin edebiliyorsunuz. Tavsiye ediyor muyum? Elbette hayır. Tek belirgin özelliği dünyanın son yıllarda geçirdiği bu değişimi, kentleşmeyi ve betonlaşmayı düşündürmesi.
Ama tesadüfler dizilerde olur.
"Arabanın alev aldığını fark ettin değil mi, Dex?"
"Fark ettim."
"Ve alevin ne demek olduğunu biliyorsun değil mi, Dex?"
"Evet biliyorum."
"Deveaux."
