Gitgide soğuyor bu sokaklar, meydanlar. Bu kentin her bir köşesi gitgide soğuyor. Bakışlara siniyor soğuk. Yüzyüze bakışmalardan üşüyoruz artık. Herkes bir diğerinin bakışlarındaki serinlikten uzaklaşmaya çalışıyor. Bir parça huzur verecek teselliler yok artık.
Rüya...
Ruhumuzun her gece uğradığı efsunlu coğrafya.
Göz kapaklarının ardına yuvarlanmış öte dünya.
Herkesin eşitçe yaşadığı hayal ülkesi. Uykumuzun orta yerinde kurulu büyülü şehir. Yüzümüzü kırışıksız seyrettiğimiz âyinemiz. Çocukluğumuzu düşürüp yitirdiğimiz dipsiz kuyumuz.
Çeşmesinden sular içtiğimiz uzak köyümüz. Ötelere kanat çırptığımız aşina kıyımız. Rüyamız, nefes nefese koşuştuğumuz sığınağımızdır.
Mahzun kalplere serin teselliler indiren sağanağımızdır.
Işıktan çiçekler devşirdiğimiz ilkbaharımızdır. Ardı sıra cennete uçtuğumuz balonumuzdur.
ihtiyarlığın bitimsiz bir meşakkat, hastalık, sıkıntı yurdu oldugu söylenir.
Bütün zevklerin yolunu kesen eli kanlı bir harami oldugu anlatılır.
Fakat saglam bir şahsiyet, dengeli bir mizaç, erdemle yoğrulan bilge bir yaşayıştan mahrum olan gençlikte de daha az sıkıntı oldugunu kim iddia edebilir ?
Şunu iddia ederek, gür bir sesle söyleyebilirim ki, hakikate uygun insan hayatının her aşaması huzurla yaşanabilir.
Anlamsız, amaçsız, derinliksiz, zikirsiz, fikirsiz, şükürsüz, ibadet hazzından mahrum bir hayat hangi aşamada olursa olsun dayanılmazdır.
Uzuyor yıllar gibi dakikalar sen yoksan
Teselliler, ümitler neye yarar sen yoksan
Alev alev yanarken bilsen nasıl her gece
Bin defa ölüyorum fecre kadar sen yoksan
Günü kurtarmak için söylenen teselliler, sorunu ötelemekten başka bir amacı olmayan ucuz kabullenişler, hafif ve basit, kendini tatmin etmekten öteye geçmeyen tartışmalar ... Benim önüme hep böyle şeyler konuldu.
Sayfa 180 - Turkuvaz Kitap Yayıncılık 1. BaskıKitabı okudu
Daha çok aldırmazlığa da aptallığa da benzemeyen doğru bir dengede kalmalıyız; heyecanlı olalım, ama şaşkın olmayalım. Gözyaşlarımız aksın ama kuruyabilsin de. Kalbimizin derinliğinden çıksın ahımız ama bir sınırı da olsun.