Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bu sıralar beni neredeyse tümüyle meşgul eden şeyi en iyisi size itiraf edeyim; çünkü bundan başka memnuniyetle burada sizi yad ediyorum. Burada kendimi bütün gücüm ve kudretimle Şark'a, inancın, vahyin, hikmetin ve vaatlerin vatanına atmış durumdayım. Bizim hayat ve araştırma tarzımızda olabildiğince her taraftan bir şeyler duymak gerekiyor; insan ansiklopedik bilgilerle ve umumi kavramlarla iktifa ediyor. Ancak kendi durumunun karakteristik hususiyetlerini yakalamak üzere bizzat böyle bir ülkenin içine girildiğinde, o zaman her şey canlı bir veche ve görüntü kazanmaktadır. [...] Arapça öğrenmeme çok az kaldı; en azından yazı şekillerini o derece alıştırma yapmak istiyorum ki orijinal haliyle nazarlık, tılsım, abraxas ve mühür kopya edebileyim. Hiçbir dilde ruh, kelime ve yazı bu kadar asli bir şekilde vücut bulmamıştır."
Sayfa 111 - GoetheKitabı okuyor
Vakit çok çabuk döküyordu avucundaki kumları, sırtındaki yükleri çok hızlı indiriyordu. Zaman denen tılsım insanları başkalaştırıyor, değiştiriyor, yaşlandırıyordu.
Sayfa 225 - Nesil yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine değdi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, ne olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
"Ben afsun bilmem," dedi Anacık Sultan. "Keşki bilsem." "Nasıl olur da bilmezsin, hay Anacık Sultan? Beni mi kandırıyorsun? Sen Kırkgöz Ocağı olasın da... Şimdi gidince benim oğlumu kurtarınca da..." Heybeyi gösterdi. "Ya oradakiler ne?" "Ben onları bin yıldır dağlardan toplarım, ben onları bin yıldır kaynatıp özünü çıkarırım. Ben onları bin yıldır insanlara dağıtırım," dedi. Anacık Sultan dingin, güvenli. "Bak oraya," diye de dağları gösterdi. "Her şey oralarda. Her şey çiçekte, her şey otta. Bütün tılsım şu şırlayarak gelen ışıkta. Kusura kalma bacım, böylesi kerametler benim elimden gelmez. Keramet şu durmadan doğuran toprakta."
Sayfa 297 - YKYKitabı okuyor
Gereken tek tılsım seven bir gözdür. •Charlette Bronte
Önde birileri bir yeniçerinin kellesini sırığının ucuna takmış sallıyordu. Oğul Sobieski ona niçin böyle yaptığını sorduğunda adam bunun Türkkenpopanz olduğunu, evlerde bulunmasının cinleri şeytanları ürküttüğünü söyleyiverdi. Joseph Viyana’daki hemen her çocuğun küçükken öğrendiği bu Türk Umacısı geleneğinin nerelere dayandığını gözleriyle görerek anlayıverdi. Viyana müzesinde sayısız Türk kafatası bulunmasını da izah ediyordu bu. Beç ahalisinin başta Hüseyin Paşa olmak üzere sayısız Türk şehidinin kafataslarını birer tılsım diye mezarlarından çıkarıp evlerinin duvarlarına asma âdeti yeni yeni başlayacak olmalıydı. Daha sonra Avrupa topraklarında Türklerin boşalttığı yerlerdeki camilerin hazirelerinde yatan ölülerin kafatasları da böyle böyle evlerin duvarlarına taşınacaktı. Savaşta ölen bir Türk’ün kafa derisi yüzülerek içi samanla doldurulup Türk umacı diye çocukları korkutmak yahut Türk kemiklerini muska gibi yakalarına, başlıklarına, uçkurlarına takmak… Hepsi bu âdetin azdırılmasıyla ortaya çıkmış olmalıydı. Avusturya tarihleri Karlstadt Kalesi inşa edilirken sur duvarına 900 Türk kafatası konulduğunu övünerek yazıyordu.
Sayfa 213 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sen bir peri olduğuna göre bana söyle, beni yakışıklı bir erkek yapacak bir tılsım ya da iksir gibi bir şey veremez misin?" "Bu iş büyünün gücünü de aşar, efendim," dedim ve içimden şunu ekledim, Gereken tek tılsım seven bir gözdür, öyle bir göz için yeterince yakışıklısınız...
Sayfa 358Kitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Hem hiç mümkün olur mu ki bu kâinatın sahibi, şu kâinatın tahavvülatındaki maksat ve gaye ne olacağını müş'ir tılsım-ı muğlakını hem mevcudatın "Nereden? Nereye? Necisin?" üç sual-i müşkülün muammasını bir elçi vasıtasıyla açtırmasın?
444 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
☆Spoilersiz☆
LoganThibault eski Amerikan deniz piyadesi. Logan Irak'taki görevi sırasında devreleri ile bir çok kez ölümden döner daha doğrusu ölümden dönmeyi başarabilen tek kişi Logan olmuştur. Bu durum görevi boyunca Logan'ın orduya tuhaf bir nam salmasına sebep olur . Kimileri onun şeytanla anlaştığını ya da bir tür büyücü olduğunu düşünür . Ama görünüşe göre onu koruyan bir tılsım vardı. Kuveyt'te çölün ortasında bulduğu bir resimdi bu. Bu resim Logan'a ordudan ayrıldıktan sonra bile şans getirmeyi sürdürdü. Durum bu olunca da resmin sahibine teşşekürü borç bilen Logan kendini yollara vuruyor. Leyla'cığını arayan Mecnun misali Amerika'yı bir baştan bir başa yürüyerek aşıyor . Aradığını buluyor lakin aradığı ona mı ait burası başta pek şaibeli . Olay örgüsü yukarıdaki gibi. Gayet akıcı ve hızlı okunan bir kitap. İçerisindeki duygusallık ve romantizim dozunda . Sadece Logan'ın daha anlaşılır ve açık bir karakter olmasını isterdim kendine ayrılan bölümlerde dahi hep biraz kapalı. Gerçekten mistik bir hikayesi var ama bunu onun gözünden yeterince okuyamadığımızı düşünüyorum. Birde Amerikalıların masum rolü üstlenerek ve mağdur edebiyatı yapmaları konusu beni rahatsız etti açıkçası. Kendi okuraları belki ağlayarak okuyabilir ama bizim tek tavsiyemiz üzenlerin vazife olmayan işlere karışmamaları olur naçizane. Böylece askerleri de kendi ülkelerini koruyabilir :)
Hep Seni Bekledim
Hep Seni BekledimNicholas Sparks · Artemis Yayınları · 201365 okunma
Reklam
Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş'et eder ki: Acaba beni tecrübe edip kendini bana tanıttırmak isteyen ve bu acib yol ile bir maksada sevkeden kimdir? Sonra, tanımak merakından tılsım sahibinin muhabbeti neş'et etti ve şu muhabbetten, tılsımı açmak arzusu neş'et etti ve o arzudan, tılsım sahibini razı edecek ve hoşuna gidecek bir güzel vaziyet almak iradesi neş'et etti.
"Giyim kuşam, her şeyi olduğu gibi muhafaza etmek için harika bir tılsım ve muskaydı."
Sevişen iki insan birbirlerinden bir şey gizlediler mi, bunlardan biri ötekinden bir tek düşünce sakladı mı tılsım bozulmuş, saadet yok olmuş demektir. Öfkeyle yapılmış bir hareket, bir haksızlık, hatta bir unutkanlık, tamir edilebilir şeylerdir. Fakat bir duyguyu, bir düşünceyi gizli tutmak sevgiye yabancı bir unsur sokar ki bu hal onu bozar ve kendi gözünde kendini aşağılatır.
Sayfa 83 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Her mimarî eseri millî hayatın bir koruyucusudur. Bu koruyucu tanrıları kaybede ede cemiyet bir gün devam fikrini kaybeder. Bir asırlardır, düşman bir âlemin ortasında, yangın ve ateş içinde milliyetimize kurtarıcı bir tılsım gibi sarılmış olarak yaşadık. O duygu sayesinde varız. Ne zaman ki milliyetimizi bıraktık, o anda başımıza felâketler yağdı.
Sayfa 228 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.