Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
190 syf.
1/10 puan verdi
Bu kitapta Piruze'yi yazan Sinan Akyüz gitmiş, yerine başka bir adam gelmiş. Kitaplığımdaki Yabancı! Kitabın 189 sayfa olmasını önemsemeyin. Karşılıklı diyalog şeklinde gelişiyor ve iri puntolar kullanılmış. Taş çatlasa 70 sayfalık bir kitap yani. Olay bir adamın eve "Eyes Wide Shut - Gözleri Tamamen Kapalı" filminin DVD'sini
Yatağımdaki Yabancı
Yatağımdaki YabancıSinan Akyüz · Alfa Yayıncılık · 20171,043 okunma
408 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İnsanın yüzüne tokat gibi çarpan bi kitap.Bir doktor, bir çocuk ve bir polis karakterimiz ile organ mafyası konusuna bütün çirkinliği ve gerçekliğiyle tanık oluyoruz. Kitapta tıbbi terimler ve hastanelerin doğal trajedileri harici öyle sert ifadeler yok, zaten bildiğim kadarıyla tess gerritsen'in tarzı böyle, bu da kitabı cok gerçekçi ve doğal hale getirmiş,gerilimi bilinçaltiniza işliyor resmen. Kitabı okuduktan sonra hissettiğiniz şok hissine, vicdanınızın sesi eşlik edicek. Gerilim, polisiye birazda tıp ile ilgiliyseniz kesinlikle tavsiye ederim.
Hasat
HasatTess Gerritsen · Doğan Kitap · 20142,447 okunma
Reklam
568 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Öncelikle bu harika kitabı bitirmemin neden bu kadar uzun sürdüğünü açıklamak istiyorum. Kitap öyle gerçek, öyle güzel bilgilerle dolu ki, aklıma iyice yerleşsin diye ağırdan alıp yavaş okumayı tercih ettim. Her yerde rastlayabileceğiniz Atatürk'e atılan iftiralara, Sinan Meydan belgeli, bilimsel bir şekilde tokat gibi cevaplar veriyor. Okudukça içim sızladı, okudukça üzüldüm, okudukça Atatürk'e daha çok hayran oldum ve gerçekten bu Atatürk düşmanı yobaz-liboş takımından daha çok nefret ettim diyebilirim. Attıkları iftiralar düpedüz insanlık suçu. O kadar çok etrafta Atatürk hakkında atıp tutulan yalanlar var ki, insanın üzülmemesi, lanetlememesi elinde değil. Keşke bu kitabı Atatürk düşmanları okusa diyeceğim lakin resmen umutsuz vakalar. Atatürk'ü tanımak için ve Atatürk düşmanlarının tabiri caizse ne kadar aşağılık olduğuna bir kez daha tanık olmak için alın kitabı okuyun. Son olarak ise Atatürk'e düşmanlık, Türklüğe düşmanlıktır diyor ve keyifli okumalar diliyorum :)
Panzehir
PanzehirSinan Meydan · İnkılap Kitabevi · 2015593 okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Hayır, Burma Günleri'ni Orwell'ın diğer romanlarıyla kıyaslama hatasına tabiki düşmeyeceğim. Tek kelimeyle harikaydı. Bir yazarın ilk romanı bu kadar mı güzel olur, evet ancak bu kadar güzel ve ustaca olabilirmiş, ardından gelen diğer kitapların ilk basamağını oluşturan Burma Günleri, tek başına incelenmeyi hak eden, diğer romanları mihenk taşı yerine koyup, bu kitabın diğer romanlara vurulmasını hak eden bir kitap asla değil, öncelikle bunu belirtmek isterim. Çok keyifle okunan, kelimeleri çok ustaca yazılmış bir roman Burma Günleri. Tabiki Goerge Orwell yine yönetime dair şikayetlerini ve serzenişlerini çok hoş bir dille, değişik bir dünya oluşturarak dile getirmiş. Ama bu sözlerimden bu kitabın bir distopya kitabı olduğunu çıkarmayınız, çünkü bu kitap bir distopya değil onu da bilmenizi isterim. Sevgili Flory, sana çok üzüldüm.. Lanet Elizabeth! Sana ne desem boş, senin gibi öyle çok insan var ki etrafımızda resmen kitap bize tokat atıyor! Ve tabii U Po Kyin... Bu 1900'lerde de böyleydi, hala böyle, ve korkarım böyle de devam edecek... Eğer nüfuzlu bir insansan yaptığın haksızlıklar, yaptığın dalavereler, kimsenin gözünde olmaz... Nüfuzlu sınıf her zaman haklıdır!
Burma Günleri
Burma GünleriGeorge Orwell · Can Yayınları · 20043,125 okunma
Delinin Aşk Mektubu - 1
Merhaba. Sana diyebildiğim en yakın söz bu. Oda genelde kısık, durağan ve belki de biraz soğuk bir sesle. Ama ben o "Merhaba" yı çıkarmak için neler çekiyorum bir bilsen. Kaç sinir hücresine dert anlatıyorum, kaç karar milyonlarca olasılıktan “asla” seçiyor. İsyan eden uzuvlarıma, kalbimi tehdit ederek söz geçiriyorum. - Gönlümde bir
272 syf.
9/10 puan verdi
Aslında kitabı bitireli birkaç gün oldu. Ama kendimi toplayıp yorumunu yazabilmem için biraz daha süre gerekiyordu. Şu an kendimi yorum yapmaya hazır hissediyorum. Sevdiklerini kaybeden kişilerin yaşadıklarını anlatan kitapları pek fazla sevmem. Yani sevmemek değil de tercih etmemek desek daha doğru olur. Çünkü okurken kendimi bir anda karakterin
En Yakın Uzak
En Yakın UzakHayley Long · Timaş Genç · 2017662 okunma
Reklam
”Bir insanın imkansız olduğu halde başkalarının kötülüklerinden kaçmaya çalışırken, imkanı varken, kendi kötülüklerinden kaçmaması saçmadır.” Ve yine çok net olan ancak çok az insanın gerçekleştirmeyi başardığı aforizmalardan bir tanesi. Atalarımız ”insan ne yaparsa kendine yapar” diyerek özetlemişler durumu aslında. Dünyanın çok kötü bir yer
Öyle...
Ben denizi çok severim ve bunun sebebini de bilmem. Denizi olan bir şehirde de büyümedim. Sivasa deniz gelmedi mesela. Dalgaların hırçınlığından mıdır, tuzlu suya alışkanlığımdan mıdır, zihnimde uzakları çağrıştırdığından mıdır yoksa hadsiz hudutsuz maviliğinden midir -ki mavi umuttur ya- bilmem. Severim işte. Yüzmeyi de bilmem hâliyle. İç denizlerimde defalarca boğulmuşluğum vardır. Dolayısıyla korkarım da bir yandan. Tanıştığım ilk deniz Karadenizdi ama yine de bir maviliği saklıyordu. En azından ben o umuda sığınıyordum. Herkes bilir; Karadeniz denilince akla gelen ilk sıfat 'hırçın'dır..."Sığ sularda yüzmektense derin sularda boğulmak iyidir." (yada öyle bir şey) sözünden de ilham alarak yüzmeyi öğrenmeye başladım. Çırpınışlarımın adı henüz kulaç olmuşken ama bir arpa boyu yol alamamışken resmen ve bizzat tanıştım Karadenizle. Beni içine çeken deniz tekme tokat dalmıştı. Hayatımın film şeridi gibi gözümün önünden akmasını bekledim fakat böyle bir şey olmadı. Bu iyiye işaretti. Ölmüyordum yani. Ama yaşamıyordum da. Nihayet karaya çıkarıldığımda tüm bu yaygarama Karadenizin cilvesi dediler. Ya ben cilve ne demek bilmiyordum yada Karadeniz sert seviyordu. Neticede benim denizi sevdiğim kadar onun beni sevmediği açıktı. O gün bu gündür bileklerimden yukarısı deniz suyu görmedi ve ben, deniz beni sevmiyor diye denizi sevmekten hiç vazgeçmedim. Bunu da neden anlattım bilmiyorum. :) youtu.be/gpSw1I150LY
372 syf.
6/10 puan verdi
Yazarın ilk kitabı olduğunu düşünerek daha sakin bir yorum yapacağım. Ama sakin kalamıyorum. Kitap en başta güzel başladı. Polisiye romantik bir kitap olduğu için seveceğimi düşünmüştüm. Ama erkek karakter beni gerçekten sinirlendirdi. Sen kimsin de bir kızı bagaja tıkarsın? Bu ayılık falan değil. Bu resmen beyinsiz bir erkek modeli. Erkek de diyemiyorum böyle karakter olmaz olsun. Karaktersiz herif. Kızın salaklıklarına alıştım. Çünkü bu tür kitaplarda nedense kızlar bir türlü dişli olmuyorlar. Adam ilahmış gibi ona hayran hayran bakarak kitap boyu tüm saçmalıkları yapıyorlar. Hele bu kitaptaki kız benim sinirlerimi daha da bozdu. Çünkü hanımefendi tıkıldığı bagajdan çıktıktan sonra oğlana sağlam bir tokat atıp, şikayet etmesi ve terk etmesi gerekirken trip attı. Evet TRİP attı. Şu yorumu yazarken bile sinirden başıma ağrı giriyor. Ve bu kitabı yazan bir kadın. Ve bir kadının bu hale düşmesini doğru bulmuş ki yazmış. Daha ne diyeyim bilmiyorum. Karakterlere o kadar sinirlendim ki bir ara "Üfff sadece bitireyim." diyerek okudum. Sadece kurguya odaklandım. Evet kurgu güzeldi. Gerçekten başlarda çok eğlenerek okudum. Arkadaşıma bile okuttum. Ama sonra düşüncelerim çok değişti. Ve şimdi serinin devam kitaplarını okur muyum bilmiyorum. Yazar kendisini geliştirdi mi diye şöyle bir bakarım belki emin değilim o konuda. Altı puanı da en başta güldüğüm, yan karakterler ve kurgu için verdim. Yoksa ana karakterler tam birer gerizekalı.
Kusursuz Elmas
Kusursuz ElmasCamilla Monk · DEX · 2017169 okunma
263 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.