Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hakikât Tek, Birr!
*** Dinlerin temel kaynağı ALLAH'tır. Öğretileri ise, ALLAH'a ve ALLAH'ın imân edilmesini istediği şeylere inanıp imân etmektir. Bu durumda Tolstoy'un dediği gibi, dinler bozulmamış olsaydı hepsi İslâm'ın esasları ile birleşecekti. ***
Açıklama KısmındanKitabı okudu
96 syf.
5/10 puan verdi
Tanrının öğretileri
Hümanizm felsefesiyle bezenmiş hristiyan öğretileri eşliğinde altı kısa hikayeden oluşan ve insanın özüne dem vuran bu eseri tavuk suyuna çorba kitabına benzetebiliriz
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,2bin okunma
Reklam
86 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
İyiliği, ahlaklı birey olmayı ve sevginin önemini vurgulayan ibretlik hikayeler. Öykülerin her biri okurken düşündürüp hayatımızı sorgulamamıza sebep olan türden. Tolstoy, İncil'deki ahlak üzerine temel öğretileri hikaye şeklinde öğütlüyor biz okurlara. Açgözlülüğün insanı ne hale getirdiğini ' İnsana Çok Toprak Gerekir Mi? ' adlı hikayesinde çok etkili bir kurguyla anlatmış.
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,2bin okunma
Geçmişte olduğu gibi bugün de güvene dayalı kabul edilen ve dış baskılarla sürdürülen din öğretileri, bu öğretilerle çelişen hayat tecrübeleri ve bilgi birikiminin etkisi altında zamanla solup gitmektedir.
“İnancın öğretileri hayattan kopmuş, ondan bağımsız olarak başka bir dünyaya bırakılmıştı.”
İnsanlar herkesin yaşadığı gibi yaşamaya devam ediyorlar. Fakat sadece inancın öğretileriyle alakası olmayan prensiplerle değil,aksine,bu öğretilere ters düşen prensiplerle hayatlarını sürdürüyorlar. İnancın öğretilerinin hayata yeri olmuyordu. İnsan ilişkilerinde de hiçbir zaman ortaya çıkmıyorlar. Basit şekilde, hayatı yaşarken hiçbir etkileri olmuyor.İnancın öğretileri hayattan kopmuş, ondan bağımsız olarak başka bir dünyaya bırakılmıştı.
Sayfa 6 - Kapra yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kişisel okurluk tarihimdeki en büyük vasatlığım; şüphesiz ki
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
okumaya
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
’den başlamaktı. Bu akıl almaz bir meydan okumaydı bunun altından kalkamamıştım. Ve haliyle Dostoyevski’yi “anlaşamadığım yazarlar” kervanına katmıştım. Halbuki
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
okumayan en ince en basit klasiklerinden başlayıp adım adım
Anna Karenina
Anna Karenina
’ya yürümüştüm. Temelleri sapasağlam bir bina gibi inşa etmiştim Tolstoy evrenimi. 1000 sayfalık Karenin’i bile bitirdim artık önümde kimse duramaz deyip bodoslama girdim Karamazov’ların ormanına ve çıkamadım. Yetmezmiş gibi bir de uçurum soktum Dostoyevski ile arama. Bu akşam yine Karamazov Kardeşler’den çizdiğim satırlara gömüldüm. En çok da “Büyük Engizisyoncu”da çizdiklerime. Kendimi inşa etme yolculuğumda her bunaldığımda yaptığım gibi. Sanki zaman tersten akmış da
Étienne de la Boétie
Étienne de la Boétie
’nin,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
’un,
Sokrates
Sokrates
’in,
Marcus Aurelius
Marcus Aurelius
’un öğretileri bu kesitten doğmuş gibi. Ne zaman okusam aynı şeyi söylerim; Eğer koca bir insanlık tarihini birkaç sayfaya sığdırmak gerekseydi bir Karamazov Kardeşler’deki Büyük Engizisyoncu bir de Platon’un mağara alegorisi buna yeterdi. Ve bir Büyük Engizisyoncu bana yetti Dostoyevski’yi gönlümün tahtına oturtmaya. Koca 1000 sayfada hakkı ile anlayabildiğim belki tek bölümdü. Vakit var hala, ve sabrım da var, kaderin ilmeklerinden birinde Dostoyevski ile yollarımızın yeniden kesişeceği günleri beklemeye. İyi okurlar bilir, okumak her zaman yazarla buluşmak demek değildir.
1062 syf.
8/10 puan verdi
·
31 günde okudu
Kendime her gün 50 sayfa okuma sözü verdiğim ve 1 hafta fire ile istisnasız her gün 50 sayfa okuyarak 1 ayda bitirdiğim bir klasik eser oldu. Eğer düzenli okuma yapmasaydım uzun süre elimde sürünebilirdi; çünkü konu itibariyle aşırı yoğun bir kitap… Tolstoy’un Anna Karanina’da 1062 sayfa Boyunca evli ve çocuklu, sosyetede belli bir yere sahip,
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,2bin okunma
Geçmişte olduğu gibi bugün de güvene dayalı kabul edilen ve dış baskılarla sürdürülen din öğretileri, bu öğretilerle çelişen hayat tecrübeleri ve bilgi birikiminin etkisi altında zamanla solup gitmektedir.
Kilisenin bütün hilelerine karşın, kilisenin desteklediği siyasi yapıyla İncil'in öğretileri arasındaki apaçık çelişkiyi görmeye başladılar.
Reklam
“Geçmişte olduğu gibi bugün de güvene dayalı kabul edilen ve dış baskılarla sürdürülen din öğretileri, bu öğretilerle çelişen hayat tecrübeleri ve bilgi birikiminin etkisi altında zamanla solup gitmektedir.”
İslam için de aynı durum internetle oluyor
Okuma-yazmanın ve matbaanın yayılmasıyla birlikte, in­sanlar kutsal kitapları keşfetmeye ve onlarda nelerin yazılı ol­duğunu anlamaya başladılar ve Kilise'nin bütün hilelerine rağ­men, Kilise'nin desteklediği siyasî yapı ile İncil'in öğretileri arasındaki apaçık tezatı görmeye başladılar. İnciller, hem Kili­se'nin hem de Devlet'in otoritesini tekzip ediyordu. Ve bu tezat o kadar çok aşikâr hale geldi ki, insanlar Kilise dinine inanmaz oldular ve yalnızca alışkanlıktan, edepten ve kısmen de otoritelerden korkularından dolayı, Kilise dininin haricî biçimlerine —Katolik, Ortodoks, Protestan vs.— bağlı kaldılar, ama dahilî dinî mânâya önem vermez oldular
Din öğretilerinin hayatta bir yeri ya da insan ilişkilerinde bir rolü yok, Kısacası hayatı yaşarken hiçbir etkileri yok. Din öğretileri başka bir diyara bırakılmış, hayattan ayrı ve bağımsızdır.
"İnsanlarca bilinen İsa'nın öğretileri şiddet ve kılıç yoluyla gelmedi," derler, "ama bunlar sadece kötülüğe karşı direnmeme, kibarlık, alçakgönüllülük ve barışseverlik yollarıyla barış, uyum ve takipçilerinin arasındaki sevgi örneği olarak tüm dünyaya yayılabilir."
Bana kalırsa, çoğu durumda şöyle gerçekleşiyor: İnsanlar herkesin yaşadığı gibi yaşıyor, fakat yine bu insanların hepsi din öğretileri ile hiçbir alakası olmayan ve çoğunlukla bu öğretilerle çelişen prensiplere göre yaşıyor.
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.