Toplumlar ahlak denilen şey tarafından yönetildiklerini düşünürler ama yönetilmezler. Kanunlar tarafından idare edilirler.
Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici, huzur dolu, açık bir dinde bulurlar; güvensiz toplumlarsa korkak, bağnaz, çatıkkaşlı bir dinde. Dinamik toplumlar yenilikçi, yaratıcı bir İslamda yansırlar; oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçük değişime bile isyan eden bir İslamda yansırlar.
Sayfa 56Kitabı okuyor
"Eğer ikicil mantık karmaşıklaşıyor ya da tümüyle terkediliyorsa, bunun birbirine karşıt iki nedeni olabilir: ya çağdaş toplumlar daha özgün bir mantığın arayışı içindedir, ya da bu, gerçek (fakat örtük) bir ikicilliği, söylemsel (discursive) aklın görünümü ardında bir gizleme biçiminden başka birşey değildir; bu durumda çağcıllığın mantıksal karmaşasının bütünüyle tarihsel bir şeyleşme (reification) süreci oluşturduğu düşünülebilir."
Toplumlar bakımından belirsiz bir ilerleme inancını taşımıyorum; ben, insanın bireysel ilerlemesine inanırım.
Sayfa 15 - Žeplin Kitap
ahlaksızlık suçlaması, bir şaire söylenecek başka bir şey kalmadığında yapılacak son şeydir. Tasvirlerinizde haklıysanız, gece gündüz çalışarak dünyanın en zor dilini yazmayı başarırsanız, ahlaksızlık yüzünüze fırlatılır. Sokrates ahlaksızdı, İsa da ahlaksızdı; ikisi de devirdikleri veya düzenledikleri toplumlar adına ceza çektiler.
Sayfa 13 - Žeplin Kitap
Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici , huzur dolu , açık bir dinde bulurlar : güvensiz toplumlarsa korkar , bağnaz çatık kaşlı bir dinde .Dinamik toplumlar , yenilikçi , yaratıcı bir İslam'da yansırlar ; oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçük değişime bile isyan eden bir İslam'da yansırlar.
Sayfa 56Kitabı okuyor
"Yeni toplumlar beraberinde yeni şarkılar getirir."
Sayfa 4Kitabı okudu
"Cehaletin baş düşmanı kadındır; çünkü anne öğrenirse çocuklarına da öğretir."
Kadına değer vermeyen toplumlar bu yüzden hep geridir ve köledir!
Çocuğu olsun ya da olmasın her kadın bir annedir:
Gününüz kutlu olsun.
Dünya meselelerinde başı çeken ulusların nispi güçleri hiçbir zaman değişmeden kalmaz; bunun başlıca sebebi de, farklı toplumlar arasında ki eşitsiz büyüme hızları ve bir topluma bir diğerinden daha büyük yarar sağlayan teknolojik ve yapısal atılımlardır. Sözgelimi, 1500'den sonra uzun menzilli silahlarla donatılmış yelkenli gemilerin ortaya çıkışı ve Atlantik ticaretinin önem kazanması, tüm Avrupa devletlerine aynı ölçüde yarar sağlamadı - kimilerine öbürlerinden çok daha fazla yardımcı oldu.
Edebiyatları ve müzikleri kuvvetli olan toplumlar tarihte daha uzun süre ayakta kalabilir.
Sonuç olarak toplumlar, her bir kazancın bir başkası için kayıp veya yüke dönüştüğü, gerçek tatminin ise her ikisinden de esirgendiği, yekpare dağıtım sistemleriyle devasa nitelikte elde var sıfır oyunlarına dönüştürülmüştür.
Kendisini tarihin merkezinde gören, ahlaktan bilime her şeyin kaynağının kendisinde olduğuna inanan bir Batı'nın, Afrikalılara, Çinlilere yahut Latin Amerikalılara evrim sürecinin alt basamaklarında kalmış "medenileştirilmeye" muhtaç dolayısıyla sömürülmeyi hak eden ilkel toplumlar olarak bakması şaşılacak bir durum değildir. Arkeoloji, antropoloji ve psikoloji gibi modern bilimlerin bu Avrupa merkezci ve ırkçı ideolojilere bilimsel malzeme sağlaması bu sürecin en yüz kızartıcı gerçeklerinden biridir...
Büyük devletler, yetiştirdikleri insanların idealleri ve bu idealist insanların ülkelerine yaptıkları katkılarıyla büyük vasfını kazanmaktadırlar. Toplumlar, sadece erkekleri değil kadınlarının da büyük idealler taşımalarıyla ve bu idealler uğruna top yekûn hareket etmeleriyle sağlıklı şekilde var olabilmektedirler.
Sayfa 13Kitabı okuyor
