Yeni rejimin misyonerlik teşkilatı gibi vazife gören eğitim kurumlarında okul ve öğretmenlerin temel amaçlarından biri inkılapların birer temsilcisi olmak ve distribütörlüğünü yapmaktı (Kartal, 2019). Eğitimin temel amacı “Atatürk ilkelerine bağlı, layık, aktif yeni bir insan tipi yetiştirmek”ti (Akyüz, 2012: 328). Özellikle ilkokullar, Üstel'in (2008: 138) ifadesiyle “milli yurttaş” tipinin yetiştirildiği üretim merkeziydi. “İdeolojik pragmatizm” ilkokulların neredeyse her kademesinde yer alıyordu.
Artık makbul birey, din yerine ulus için ölendi, ideal toplum ise ulus bilinci yüksek bireylerden oluşmaktaydı. Ders kitaplarında artık din yerine ulus yüceltilecekti. Eğitim aygıtı bu süreçte merkezi bir yer tutuyordu (Türkmenoğlu, 2007: 162). Bu bağlamda Cumhuriyet'in ilk döneminde eğitim; *..toplumsal düzeni yeniden tesis eden bir araç olarak görülmüş ve ideolojik formülasyonun gerçekleşmesinin ardından oluşacak bu toplumsal düzen amacına ulaşabilmek için de eğitimin laik, zorunlu ve yaygın bir nitelik kazanması için çaba harcanmıştır” (Bozaslan ve Çokoğullar, 2015: 311).