Alışılmışın dışında bir üslup .. Okurken çok kopmama rağmen verilmek istenen mesaj açık ..
Kitap 6 bölümden oluşuyor. Kronolojik bir sırayla geçmişten 20.yy doğru kadının topluma kazandırılması, edebiyat dünyasına giriş yapması anlatılıyor. Kadınların tarih boyunca yaşadıkları zorluklardan, kendilerini üstün cinsiyet olarak gören erkeklerin tarihte kadına çok az yer vermesinden, erkeklerin toplumun değerlerine şekil vermesinden bahsederken iki cinsinde denge içinde yaşaması gerektiğini savunuyor.
Başarı zihinde çift cinsiyetli olmakla geçer diyor. Bu yüzden ;
Kadınlar erkeklerin eleştirilerini ve yermelerine maruz kalmayın çalışın,üretin,güçlenin. Toplumda en az erkekler kadınlar sizin de sesiniz çıkmalı. Mülkiyet hakkı kocasına ait olan, evleneceği erkeği tercih etme hakkına dahi sahip olmayan, seçme ve seçilme hakkından muzdarip kadınlar tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Kadınlar yüzyıllarca içerlerde tıkılı kaldılar. Kendilerine ait odaları ve servetleri olmadan bir köle gibi yaşadılar. Erkeklerin dev aynası oldular. Cadı ilan edildiler, görmezden gelindiler, dalga konusu oldular. Uğraşları dikiş nakış, ev işleri,günlük işlerden ötesine layık görülmedi. Bu yüzdendir ki Aphra Behn’e bir çok kadın teşekkür etmeli. Ataerkil toplumda inandıklarını cesaretle dile getiren Jane Austen ve Emily Bronteye teşekkür edilmeli. Ve toplumda zuhur etmiş tüm diğer kadınlara kocaman bir teşekkür edilmeli.