Bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve tüm insanları en fazla devrimciler sevdi. KIZILDERE
Ancak davası uğruna yaşamını feda eden devrimcilerimiz, Türkiye’nin bütün sorunlarının kaynağının İslam olduğunu bilmiyorlardı. Yani sorunun kaynağını tam tespit edemediler. Bizim sorunumuz Amerika değildi. Bizim sorunumuz İslam’dı. Bu toprağın insanını
Savaşlar, toprak için yapılıyor; ama Allah adına, din adına yapılıyor. Sınıflar, toprak ağaları, bunlarla ittifak içinde din adamları ve köle köylüler... Osmanlı'da da öyledir, köylü köledir. Bu pek okutulmaz bizde.
Bir yerden bir yere gidemez, öyle kolay değildir o işler. Köle köylü ve toprak ağası, yönetici ve din adamı. Kimi zaman toprak ağası-yönetici-din adamı aynı kişi. Halifelikte olduğu gibi veya Papalıkta olduğu gibi veya VIII. Henry'de olduğu gibi. Bütün dünyada, bütün dinlerde, bütün tek tanrılı dinlerde aynı.
Dolayısıyla tarım devrimi bütün insanlığı değiştiriyor; en büyük devrim o. Tek tanrılı dinler geliyor, imparatorluklar kuruluyor; köle köylüler ile yönetici, toprak ağaları ve din adamları sınıfı oluşuyor ve siyaset tabii babadan oğula geçen
imparatorluklar içinde gelişiyor.
Savaşlar toprak için ama Tanrı adına, Allah adına yapılıyor.
Sayfa 146 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 1.Basķı Mayıs 2009Kitabı okudu
Bir fıkra vardır. Birtakım bilim adamları diyor ki: "Biz de Tanrı'yız. Biz de yaratırız." Allah da onlara diyor ki: "Haydi, yaratın bakalım." Sonra bilim adamları bir avuç toprak alınca Allah diyor ki: "Yoo... Kendi malzemenizle yaratacaksınız. Benim malzemeyi kullanmak yok."
Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusuna “Geosmin” deniliyormuş. “Dünya kokusu” şeklinde çevirmiş kaynaklar. Bilim adamları oturup çalışmışlar ve bu kokunun, bazı böcekler üzerinde yarattığı etkinin 450 milyon yıllık bir hayat döngüsünün sağlayıcısı olduğunu bulmuşlar. Böcekler bu kokuya kanıyor diye yaşıyormuşuz anlayacağın. Dünyanın kokusu hangimizi kandırmıyor ki? Burnumuzun ucunda inceden aldığımız o kokuyla, dön baba dönüyoruz Osman.
Üstadımın (Ruhu şâd mekânı cennet olsun) bu şiirini dinleken gülmüştü ilk önce , alaycı bir şekilde , sonra pür dikkat kesilip dinlerken (... adam doğru söylüyor..) diyerek iç geçirip , tekrar tekrar dinlemişti daha çok severek..
youtu.be/x1cZD5AZnGw?si=...
AŞK RİSALESİ
Dirilmek yeniden
Yerin uyanması gibi,
Çığlık savuran muhtaçların imdadına koşmaya çalışın! Ey, vatan gayreti çeken iktidar adamları! Vatan gayreti, vatan çocuklarına sevgidir. Bu itibarı toprak içindir sanmayın!
Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusuna “Geosmin” deniliyormuş. “Dünya kokusu” şeklinde çevirmiş kaynaklar. Bilim adamları oturup çalışmışlar ve bu kokunun, bazı böcekler üzerinde yarattığı etkinin 450 milyon yıllık bir hayat döngüsünün sağlayıcısı olduğunu bulmuşlar. Böcekler bu kokuya kanıyor diye yaşıyormuşuz anlayacağın. Dünyanın kokusu hangimizi kandırmıyor ki? Burnumuzun ucunda inceden aldığımız o kokuyla, dön baba dönüyoruz Osman.
Fakirlikten kendi cocuklarini yiyen bir topluluk düşünün ve bu halkın içinde çocuğunu yememek için ırmağa atan bir kadını.
Vicdan azabını sizce ne dindirebilir? Bence hiçbir şey. Bu yüzden veba gibi dans etme hastalığına yakalanan insanlar ölene kadar, ölümüne dans ediyorlar, hiç bir güç kuvvet bu hastalığı dindiremiyor. Sözüm ona O cennetten toprak satan zengin rahipler bile baş edemiyor bu hastalığın hiddetini. Halkın içinde ki vicdan azabı o kadar büyük ki reflekslerine söz geciremiyorlar. Bence kitabın ismi "ölümüne dans" olmalıydı.
Kıssadan hisse; nerede cok zenginlik varsa orada çok fakirlik vardır. Nerede dini alet edip insanların maneviyatını sömür sömür sömüren din adamları varsa orada cahillik vardır.
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,533 okunma
Bir Rus başyapıtı. #gogol 'un #ölücanlar kitabı ile geldim bugün sizlere .
Kitap Puşkin'in tavsiyesi ile Dante'nin #ilahikomedyası örnek alınarak yazılmış . İlk cildi yayınlandıktan sonra ikinci cildi tamamlamış . Fakat manik depresif psikoz hastalığının zor döneminde kendi eserini ateşe vermiş .Yarım kalan bu Rus klasiği o
Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusuna “Geosmin” deniliyormuş. “Dünya kokusu” şeklinde çevirmiş kaynaklar. Bilim adamları oturup çalışmışlar ve bu kokunun, bazı böcekler üzerinde yarattığı etkinin 450 milyon yıllık bir hayat döngüsünün sağlayıcısı olduğunu bulmuşlar. Böcekler bu kokuya kanıyor diye yaşıyormuşuz anlayacağın. Dünyanın kokusu hangimizi kandırmıyor ki? Burnumuzun ucunda inceden aldığımız o kokuyla, dön baba dönüyoruz Osman.
" Ben dünya vatandaşıyım. Benim milletim insanlık. İnsanların kan dökerek çizdiği sınırlar umurumda değil."
Başta #fantastik , #ütopik bir #kitap gibi başlayan, sonra #distopya ya evrilen; sistem, eğitim, inanç, bakış açısı konusundaki eleştirileri ve gerçekleri farkı bir dünya üzerinden yüzümüze tokat gibi çarpan,çok beğendiğim ve
Dirilmek yeniden
Yerin uyanması gibi, kımıldaması gibi toprağın
Bulutları yarması gibi gün ışığının
Yağmurun ansızın boşanması
Binlerce kuşun bir anda parlaması havalanması
Erimesi gibi karların ve buzulların
Patlaması gibi dal uçlarında tomurcukların.
Dirilmek yeniden
Yüzyıl süren bir berzahtan geçmişiz gibi
Kandan kinden öfkeden
Üstümüze bir
Ve bizim yeni bilim adamları, diye Mr. Lindsey mırıldandı, ve yeni materyalistlerimiz, onlar da hayatı 'Sıkıcı' yapıyorlar. Evet, şimdi Darwin'in, Huxley'in ve başkalarının büyüsüne kapılan bilim adamlarımız bir gün gelecek sevgili materyalizm'lerinden, tapındıkları doğa kanunlarından sıyrılıp çıkacak Tanrı'yı yeniden keşfedecekler. Belki bir deney tübünde, veya bir atomda bir yıldızda, kimyevî bir maddenin içinde ya da bir toprak tabakasında O'nu yeniden bulacaklar. O zaman ne kadar büyük bir dehşet içinde kalacaklar!>
______________
Milletlerin hayatında duraklamak bile ölmek demek iken, biz tamamen durmuşuz. Geriden de geri bir hale düşmüşüz. Görünen köy kılavuz istemez. Yaşadığımız, ilkel bir hayattır.
Peki, batı ne halde? Gemileri denizleri aşıyor, şimendiferleri dünyayı geziyor, uçakları havalarda dolaşıyor, ilim adamları hayatlarını araştırmaya vakfetmiş, halk ise mütemadiyen çalışıyor ve okuyor.
Durum bu.
Fakat kudretleri arttıkça hırsları da çoğalıyor. Asya'yı, Afrika'yı bitirdiler, şimdi sıra bize geldi. Sevr Antlaşması'nı okudunuzsa anlamışsınızdır ki bunların bizden istedikleri artık toprak moprak değil, bu defa canımızı, varlığımızı istiyorlar....
___________________