Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
672 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Güç İstenci, Nietzsche'nin 1883-1888 yılları arasında yazmış olduğu not defterlerinden alınan seçme notlar, pasajlar, aforizmalar. Bu notlar açıkça nihai görüşlerini temsil etmemektedir. Nietzsche'nin ölümünden sonra 1901 yılında kız kardeşi Therese Elisabeth Alexandra Förster-Nietzsche tarafından Tüm Değerlerin Tekrar Değerlendirilmesi alt
Güç İstenci
Güç İstenciFriedrich Nietzsche · Say Yayınları · 2010503 okunma
"Friedrich Nietzsche, 3 Ocak 1889′da Torino‘da, Via Carlo Alberto‘daki 6 numaralı kapıdan sokağa adımını atar. Belki yürüyüş yapmak, belki de postaneden mektuplarını almaktır amacı. Kendisine uzak olmayan ya da fazlasıyla uzakta kalan bir fayton sürücüsü inatçı atına söz dinletemiyordur. Faytoncunun tüm baskılarına rağmen, hareket etmeyi reddediyordur at. Sonra, ismi muhtemelen Giuseppe Carlo Ettore olan faytoncunun sabrı taşar ve kırbacını eline alır. Nietzsche, kalabalığın yanına gelir ve o ana dek öfkeyle köpüren sürücünün acımasız sahnesini sona erdirir. Sağlam yapılı ve gür bıyıklı Nietzsche, birden faytona atlar ve kollarını atın boynuna dolayıp hıçkırarak ağlamaya başlar. Olaya şahit olan diğerleri, Nietzsche’yi evine bırakır. İki gün boyunca bir divanda hareketsiz ve sessizce dinlenir Nietzsche. Ta ki son sözlerini mırıldanıncaya dek: 'Mutter, ich bin dumm!' (Anne, ben bir aptalım! ) ve yaşamının kalan son on yılını, uysal ve delirmiş bir şekilde annesinin ve kız kardeşlerinin himayesi altında geçirir. Atın akıbeti hakkında ise hiçbir şey bilmiyoruz." *|The Turin Horse ( Torino Atı - 2011 - Bela Tar)
Reklam
NİETZSCHE VE İNSANLIĞIN TEMEL SINAVI Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür. At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür. Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler bilincini
Torino Atı
Nietzsche hayatının son yıllarını toplumdan uzak münzevi yaşamla geçirmiş. Torino'da ıssız kasvetli bir evde yalnız yaşamış. Hayatının son günlerinde, bir at arabası görmüş. Sürücü, atı kırbaçlıyormuş ilerlemesi için. Nietzsche ata sarılmış ve ağlamaya başlamış. Bunu felsefeciler şöyle yorumluyor: At arabası bedendir. Kırbaç vuran adam akıl. At ise ruh. Bedeni hareket ettirmek için akıl ve ruh gerekir. Ama ruh direnir. Aklımızla adam ederiz ruhu. Kırbaç bundandır. Nietzsche o köy yolunda bu at arabasını görünce ağlamaya başlar. Ata sarılır. Bu onun vedasıdır. Nietzsche'nin atı ölmüştür. Yani ruhunu artık dizginleyemez. Kırbaç etki etmez. Kırbaçlayacak gücü dahi kalmamıştır. Ağlar ve veda eder dünyaya. Ruhunun ölüşüdür bu veda.
İsyanın efendisi Friedrich Nietzsche ve aydınlanma işçilerine selam olsun! ''Çünkü her şey satın alınarak değersizleştirildi. Sinsi, alçakça bir savaşla ele geçirdiklerinden beri, her şeyi adileştirdiler! Her neye dokundularsa -ki her şeye dokundular- onu değersizleştirdiler... İşte bu, nihai zafere kadar giden yoldu; muzaffer bir sona doğru giden. Ele geçir, değersizleştir. Değersizleştir, ele geçir...'' - Torino Atı (Film) Not: Film oldukça durağan, fakat izledikçe 'bitmesin' isteyeceksiniz...
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Reklam
Belki de Budala'yı Filme uyarlamak için, Dostoyevski'nin “kutsal sara” hastalığına içerden bakabilecek bir ilham ve gönle sahip olmak gerekiyor kim bilir... Suç ve Cezd'dan bir sahneyi düşünelim; Raskolnikov'un “dirilişi” öncesi gördüğü kimi rüyalar vardır. O'nun gördüğü bazı rüyaların, karakterini, acılarını ve kişiliğindeki derin çatışmaları
Nietzsche'yi ve Torino Atı (A Torinoi Lo) filmini hatırlattı.
Okuldan dönüyorduk, hepimiz yere yığılıp kalmış bir atın çevresini sarmıştık. Henüz koşumları üzerindeydi atın; bir köy arabasının önünde yatıyor, açılmış burun kanatlarıyla bir şeyler aranır gibi nefesini acınacak biçimde havaya üflüyor, bedenindeki görünmez bir yaradan kanlar akıyordu; yolun beyaz tozu kanı eme eme doymuş, koyu bir renk almıştı.
Nietzsche - Torino atı
Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hâlâ gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey; bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerini, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?
Torino da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür. At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür. Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler. Bilincini yitirir ve bayılır. Bayılmadan önce
Reklam
torino atı ve nietzsche
"Friedrich Nietzsche, 1889’da Torino’da yürürken bir fayton sürücüsü ile karşılaşır. Faytoncunun, tüm baskılarına rağmen hareket etmeyi reddeden atını öfkeyle kırbaçlaması sonucunda, Nietzsche bir anda faytona atlar ve hüzünle atın boynuna sarılarak ağlamaya başlar. Bu olayın sonrasında evine kapanır ve önce günlerce sürecek olan bir katotoniye maruz kalır, ardından ölümüne dek devam eden suskunluğu başlar. Bu eylemin nedeni hala sırrını korumakta olsa da Bela Tarr apayrı bir soru soruyor izleyiciye: “Peki ata ne oldu?”. ( alıntı) Torino Atı filmini ( bela tarr) izlediğimde nedense aklıma isa ve maria mahdelena geldi. hepimiz isa'ya ağladık. şöyle ya da böyle bir bağ kurduk onunla. ya maria magdelena. sahi o kim. ne oldu ona... Friedrich Nietzsche'ye ne olduğunu merak ettik. bağ kurduk onunla. hayıflandık. acı çektik onunla. aklımıza bile gelmedi o at. ne oldu o ata sahi. işte bela tarr sanırım hepimiz yerine bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor.
11.29👌 Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür... At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür... Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler, bilincini yitirir ve bayılır...
NİETZSCHE VE İNSANLIĞIN TEMEL SINAVI Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür. At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür. Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler
Friedrich Nietzsche, 3 Ocak 1889'da Torino’da, Via Carlo Alberto’daki 6 numaralı kapıdan sokağa adımını atar. Amacı belki yürüyüş yapmak, belki de postaneden mektuplarını almaktır. O sırada kendisine uzak olmayan ya da fazlasıyla uzakta kalan bir fayton sürücüsü inatçı atına söz dinletemiyordur. Faytoncunun tüm baskılarına rağmen, at hareket etmeyi reddediyordur. Sonra, ismi muhtemelen Giuseppe Carlo Ettore olan faytoncunun sabrı taşar ve faytoncu kırbacını eline alır. Nietzsche, kalabalığın yanına gelir ve öfkeyle köpüren faytoncunun acımasız sahnesini sona erdirir. Sağlam yapılı ve gür bıyıklı Nietzsche birden faytona atlar ve kollarını atın boynuna dolayıp hıçkırarak ağlamaya başlar. Olaya şahit olan diğerleri Nietzsche’yi evine bırakır. Nietzsche, iki gün boyunca bir divanda hareketsiz ve sessizce dinlenir. İki günün sonunda ağzından şu kelimeler dökülür; -Mutter, ich bin Dumm! (Anne, ne aptalım!) Yaşamının kalan son on yılını, uysal ve delirmiş bir halde annesinin ve kız kardeşlerinin himayesi altında geçirir. Atın akıbeti hakkında ise hiçbir şey bilinmiyor. Torino Atı (2011) | Béla Tarr
Merhamet.
⭕ Torino'da 1889'da hayatının dönüm noktasına yürüdüğünü bilmeyen Nietzsche, şehri dolaşırken bir faytoncunun atını kırbaçladığını görür. At o kadar yorgundur ki kırbaç darbelerine tepki veremez halde yere çökmüştür. Nietzsche, koşarak atın yanına gider, boynuna sarılır, ağlayarak ata bir şeyler söyler bilincini yitirir ve bayılır.
61 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.