Arslan çeşitli devir ve kültürlerde daima kuvvet ve kudret sembolü olarak görülmüştür. Bu nedenle sarayları, tahtı, şehri, kaleyi, yapıyı kötülükten, düşmandan koruyan bir unsur gibi kullanılmıştır. Özellikle Büyük Selçuklu ve İlhanlı devri el sanatlarında tahtı koruyan arslan figürleri yaygındır.
Arslan büyük olasılıkla aynı zamanda arma, totem olarak da düşünülmüştür.
Dede Korkut kitabında arslan ana olarak geçer. Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev'in paralarından ve daha önce sözü geçen İncir Han portalindeki kabartmalardan da bildiğimiz gibi arslan sultanın arması olarak kullanılmıştır. Selçuklu sultanlarının Alparslan, Kılıçarslan gibi arslanlı isimleri sevdikleri anlaşılmaktadır.
Bunun dışında, Şaman etkilerinin İslam tarikatlarında kalıntılarıda Anadolu Selçuk sanatında bol arslan görülmesine yol açmıştır. Anadolu'da yaygın bir inanca göre arslan ağızlarından akan sularla abdest alınır, şifa niyetine içilir. Tanıttığımız, arslan başı çörtenler bu inanışa göre ayrı değer kazanır. Özellikle Bektaşilikte arslana verilen önem büyüktür ve Haydar adıyla anılır. Hatta Hazreti Ali "Haydar-ı Kerrar"dır (tekrar tekrar arslandır). Tokat bölgesinde Bektaşi etkileri yoğundur. Arslanlı mezar taşlarına bu bölgede rastlanması bununla ilgili olabilir. Bunların Hazreti Ali sembolü olması mümkündür.