❗- Evde karısı bayılsa üç gün farkına varmaz ama burda bir kadın hastayım dese başımıza genel cerrah kesilir.
Elin kadınından size ne! Evinizdekinin kıymetini bilin. Bizim Türk erkeklerinin huyudur bu: Kendi karısına zulmeder, sokaktaki kadını görünce incelikten kırılır.
!!!
Türk kadınının Atatürk devrimleri sayesinde en çağdaş ülkelerdeki kadınlar kadar hakka sahip olduğunu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı gibi birçok hakkın dünyadaki pek çok ülkeden önce verildiğini anlattım...
Ulus, tarihin ancak devletlerin yıkılma ve çökme gibi kargaşalarında kaydettiği çok önemli ve tehlikeli anları yaşıyordu. Böyle anlarda, şansını ve kaderini kendi eline almakta aymazlık gösteren ulusların gelecekleri karanlık ve felaketlerle doludur.
Türk ulusu bu gerçeği anlamaya başlamıştı . Bu anlayışının sonucu olarak, kurtuluş ümidi veren her içten işarete koşmaktaydı. Ancak bir toplumun uzun yüzyılların uyuşturucu yönetim ve eğitiminin etkisinden bir günde, bir yılda kurtulup özgür kalabilecegini düşünmek ve kabul etmek doğru değildir.
Bu sebeple durumu ve gerçeği bilenler , ellerinden geldiği kadar bağlı bulundukları ulusu aydınlatıp yol göstererek, ona, kurtuluş hedefine yürümekte önderlik etmeyi en büyük insanlık görevi bilmelidirler.
Toplum baskısı önemli olsaydı insanılık tarihinde önemli bilimsel sıçramalar yapılamazdı. Bu sırf bilimde değil, başka komalarda da böyledir. Mesela Rönesans'ta perspektifin keşfi. resim sanatını temelinden değiştirmiştir. Askerlikte Iskender, Cengiz Han, Timur ve Atatürk gibi dâhiler kendi zamanlarına kadar geliştirilen askeri yöntemleri terk ederek yeni yöntem ler geliştirmiş ve onun için zaferden zafere koşmuşlardır. Ata- türk'ün arkadaşlarının ne sıklıkta onun fikirlerine itiraz ettikleri malúmunuzdur. Atatürk de aslında tek başınaydı. Onun fikirleri, bizim devrimlerimizi ve Cumhuriyetimizi yarattı, bizi kulluktan insan seviyesine çıkardı. Kim ne derse desin bunlar. tek bir adamın kafasından çıkan fikirlerdi.
Yarışlar böyledir. Yarı yolda yorulup bırakanlar bulunur. Hatta yarışı terketmeden önce yanındakine çelme atanlar da bulunabilir. Bunlar olağandır.
Dünya durdukça yarışlar yapılacak ve onu şerefle bitirenler, az da olsa, daima bulunacaktır.
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Görülüyor ki dillerin kelimeleri değil fakat sesleri millidir, her dilin kendi iç ve dış mûsikîsi millidir.
Türkiye'de bir türlü dikkat edilemeyen, büyük dil hakîkati budur. Hiçbir medeniyet dilinin bütün kelimeleri milli olamaz, fakat "sesi" mutlaka milli olur.
Bir de mimarisi milli olur.
Yâni, kelimelerin yan yana gelmesinden doğan söz istiifi, bu yan yana gelişlerin yarattığı ifâde âbidesi millidir. Kısaca, "cümle yapısı" millidir. Meselâ Türkçe "fâil + mef'uller + fiil (özne + tümleçler + yüklem) sıralanışındaki büyük "mantık millidir".
Devrik cümle milli değildir.
O kadar ki Türk ancak telaşlandığı, dili dolaştığı, acele konuşmak zorunda kaldığı, kısaca "şaşırdığı" zamanlar devrik cümleyle söyler.
Zamanımızdaki "devrik cümle"bolluğu da böyle bir şaşkınlığın ifâdesidir.
Bizim için cephelerde kan döken, tarlalarda alın teri akıtan ve nihayet bütçemizi doldurmak için kesesini boşaltan halkımızın malına ve canına göz dikmemek..
İlk , “ Nutuk” kitabına başladığımda ki , ( başka başka Atatürk ile ilgili bi çok kitap okumuş olsamda..)
Bu kitabın , her sayfasında nasıl bi inceleme yazarım diye düşünerek okudum.
Çünkü ,Atatürk ‘ün kendi kaleminden bi kitabın incelemesi nasıl olur….???
Eskiden, insanlar fikir alışverişi yaparken çok yakın bile olsalar, birbirlerine mektup