Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
106 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Sevgi Soysal-Tante Rosa "İnsanları sevmemeye başladı mı insan, insan gibi yaşamayı da sevmemeye başlıyor, insan gibi çalışmayı, kazanmayı, yemeyi, içmeyi, sevişmeyi, ölmeyi." Genç yaşında meme kanserinden ölen yazar Sevgi Soysal’ın bir kadının hüzünlü yaşantısından bahseden öykülerinden oluşan bir kitap Tante Rosa.. Okurken masal tadı verse de kitaptaki kadının,kadınlarımızın gerçekliği muazzam. Kadının hayata tutunamayaşının,vazgeçişlerinin ve yeniden başlangıçlarının, başına buyruk, geleneklere ters duruşunun sonucundaki başarısızlıklarının fakat tüm bunlara rağmen yaşama sevincini hiç kaybetmeyişinin kitabı.. Katolik bir kadının Türk prototipinin vücut bulmuş halini okudum.. Tante Rosa’nın en belirgin özelliği bırakmasıdır, bırakabilmesidir. Sevgi Soysal bir röportajında, tante rosa’nın bu özelliğiyle anlatmak istediğinin: “bırakmanın, bırakılanlar ne denli bırakılası olsalar da bırakanı sevindiremeyeceğini, yüceltemeyeceğini bilmek” olduğunu söylemiştir. Bizi biz yapan her şeyi bırakmayışımıza ey kadınlar! #bitavsiyemvar
Tante Rosa
Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20193,932 okunma
Gecelerini gündüzüne katan Fransız yazar, günde yaklaşık elli adet koyu Türk kahvesi içiyordu. Starbucks’ın olmadığı bir çağda bu miktarda bir tüketim, hakiki bir maharet gerektiriyordu. Kahvesini pişirilmiş halde önüne getirtemediği zamanlarda yazar, Limbaugh stiline başvurarak bir avuç çekirdeği öğütüp ağzına atıyordu.
Sayfa 25 - BalzacKitabı okuyor
Reklam
372 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Ayşe Kulin'un kaleminden çıkan bu roman, Osmanlı İmparatorluğu'nun son sağlık bakanı Fazıl Reşat Paşa'nın kızı Selva ile Musevi genç Rafael'in yasaklı aşkını ve savaşın kargaşasında yaşanan dramı ustalıkla işliyor. Ailelerinin karşı çıkmasının ardından dışlanan çift, Nazi Almanyası'nın gölgesinde umutsuzca sığınacak bir liman ararlar. Fransa'ya kaçsalar da, savaşın patlak vermesiyle, yeni bir tehditle yüzleşirler: Hitler'in karanlık çemberi. Nazi zulmünden kaçarken, Türkiye'nin diplomatik ustalığıyla dolu ince bir çizgide dengeleme çabalarına tanıklık ederiz. Roman, İstanbul'dan Marsilya'ya, Ankara'dan Kahire'ye kadar uzanan bir yolculukta, Selva ve Rafael'in mücadelesini ve Türk diplomatların cesur eylemlerini gözler önüne seriyor. Yazar, sadece aşkın gücünü değil, aynı zamanda insanlığın en karanlık zamanlarında bile umudu ve iyiliği nasıl yeşertebileceğini de anlatıyor. Kitap, savaşın acı gerçeklerine cesurca yüzleşirken, insanın içindeki direnişi ve sevginin gücünü kutluyor. Ayşe Kulin, tarihin unutulmaz anlarını, insanın kalbindeki en derin duygularla harmanlayarak, okuyucularını etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Nefes Nefese
Nefes NefeseAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201311,7bin okunma
72 syf.
6/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Necip Mahfuz’un kaleminden okuduğum ilk kitaptı. Yazış biçimi ve yalınlığı hoşuma gitti. Ancak kitabın Antik Mısır ile alakası yok. Tamam, her öyküye bir iki firavun ve mumya figürü katmaya çalışmış ancak antik mısır hikayeleri denilince daha ütopik kurgu beklemiştim. Kurgu daha çok siyasi, kültürel, toplumsal eleştiri içeren öykülerden oluşmakta. Son öyküsü olan “Öteki Dünyadan Bir Ses” biraz daha antik mısıra yakın. Onda bile İslamiyet ile Antik Mısır dini arasında kalmış gibi yazmış yazar. Yine de içlerinde en sevdiğim öykü oldu. Mısır’ın uzun yıllar İngiltere ve Fransızlar tarafından içinin boşaltılmasına atıfta bulunulması gerekirken, eleştiri konusunda Türk milleti olarak bu kitapta da nasibimizi almışız. Üzdü.
Mumyanın Uyanışı
Mumyanın UyanışıNecib Mahfuz · Can Yayınları · 20246 okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Yazarla tanışma kitabım...
Şık romanı, yazarla tanışmak için iyi bir kitaptı. Yazarın edebiyat dünyasına attığı ilk adım olan bu romandan yazar şöyle bahsetmektedir: "Şimdiki Hüseyin Rahmi'nin acemi, nahif, cılız fakat ileride bolca meyve vermeye yetenekli bir fidanını göreceklerdir. (...) Okuyunuz efendim, okuyunuz. Gençliğimin ihtiyarlığımdan çok neşeli ve daha
Şık
ŞıkHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20223,022 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İnsanlığımızı yitirmemek ümidiyle…
Yazarla tanışma kitabım olan eserin sayfa sayısı az olmasına rağmen okuma sürem uzundu. Okuduğum diğer Türk edebiyatı eserlerine nazaran olabildiğince karamsar bir başkahraman vardı. Yazar, kitabın başından sonuna kadar bir insanın, insanlığını nasıl yitirdiğini merhalelerle anlatmış. (Gerçek hayatta yazarın yaşadığı olaylar) Yaşadığı çevrede başkasını sevemeyen, sevmeyi bilmeyen, hep kötüyü düşünüp sonunda o kötüyü kendine çeken ve ruh halini de bozan karakterin sonunda akıl hastanesine yatması, türlü bağımlılıklarla mücadele etmesi kaçınılmazdı. Bir insanın kendisine yaptığını koca köy toplansa yapamaz sözünü burada görmüş olduk. Bu hayat iyisiyle kötüsüyle bir kere bize verildi Geçmişe bakıp kötü anılarla devam etmektense ya da isyan bayrağını çekip her şeye kendini kapatmakla hayatı geçiremeyiz. Olanı olduğu gibi kabul edip ümitle hayata tutunmalıyız… İnsanlığımızı yitirmemek duasıyla.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,5bin okunma
Reklam
Avrupalılar arasında, Türklerin gerçekten Avrupalı olmadığı, onların yabancı, dışarılıklı kişiler oldukları duygusu ise hâlâ mevcuttur. Türk asıllı Alman yazar Zafer Şenocak'ın da ifade ettiği gibi, "Türk, Kur'an okur, operaya gitmez" gibi basmakalıp bir inanç vardır. Avrupalıların gözünde Türkler, garip bir millettir.
Ayrıntı Yayınları 1997 Sayfa: 12
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: ( Bu mektup, Hacaloğlu'nun Atsız'ın Mektupları kitabında yoktur.) "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve
Atsız Türkiye Yayınevi'nde: Nihal Atsız 1947-1949 yıllarında Türkiye Yayınevi'nde uzman olarak çalışmıştır. İşi tarihî yayınlara nezaret etmektir (Hacaloğlu 2013: 34). Yayınevi'nin sahibi Tahsin Demiray Kadıköy Sultanisinden beri Atsız'ın arkadaşıdır ve Bozkurtların Ölümü romanını da o yayımlamıştır. Atsız'ın Türkiye
·
Puan vermedi
Celaleddin Harezmşah, kitapta anlatıldığı gibi kahraman falan değildi.
Celaleddin Harezmşah, yazarın "satmaya" çalıştığı tipten kahraman bir adam değildi. Türk veya İslam kahramanı olmakla hele hiç alakası yoktu. Anadolu Türkleri ile Yassıçemen muharebesinde savaşmış, Türklere ve Kürtlere büyük zulümler ve eziyetler yapmış bir şahsiyetti. Ahlattaki Kürtleri 10 sene boyunca defalarca kez yağmaladı, herşeylerini ellerinden aldı. Daha nice zulümler yaptı. En sonunda dağ başında zil zurna sarhoş iken, kavminin uğradığı zulümden illallah etmiş bir Kürt tarafından mızraklanarak cehenneme gönderildi. Bu sahte kahramanın biz Anadolu Türklerine verdiği zararın da haddi hesabı yok. Kariyerini Cengiz Han'ın merhamet edişine borçlu olduğu halde kitapta Moğollar şeytani kuvvet, Harezmşahlılar da iyilik meleği gibi tasvir edilmiş. Dönemin Sovyet hükumetine yaranmak için yazılmış ısmarlama bir kitap. O dönemki Sovyetler de anti-emperyalistlik propagandası güdüp Orta Asya ve Avrupayı istila ediyordu. İkiyüzlü bir devletti. Celaleddin de Türklük ve Müslümanlıktan dem vururken en büyük zararı Türklüğe ve İslamlığa olmuş bir adamdı. İkiyüzlülük konusunda Sovyetlerle benzerlik arz ediyor. Yazar da bu sebeple Celaleddini kendine yakın hissedip onu bayraklaştırdı demek ki. Velhasıl kelam, romandan (yani kurgu bir yapımdan) tarih öğrenilmez. Kitabın tek artısı tabiat tasvirlerinin güzel oluşu ve o dönemki sosyal hayata dair küçük bilgicikler.
Son Denize Kadar
Son Denize KadarW. Yan · Selenge Yayınları · 200414 okunma
Reklam
392 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Mutluluk/Kitap Yorumu Zülfü Livaneli kalemini çok sevdiğim bir yazar. Daha önce birçok kitabını okudum fakat beni en çok zorlayan kitaplarından biri oldu Mutluluk. Sebebi Dili değil konusuydu. Kendimi günümüz Türk dizilerinden birini izler gibi hissettim. Malum Türk Dizilerinde de hep bir dram, tecavüz, dayak yiyen kadın gibi ögeler bolca
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202036,1bin okunma
116 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Gülün İçinde Bülbül Sesi Var
Nezihe Meriç
Nezihe Meriç
Nezihe Meriç 1930-2009 yılları arasında yaşamış, 84 yaşında kanser nedeniyle vefat etmiştir. Yazar, şair ve düşünürdür. Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir ve özellikle deneme, roman, öykü ve şiir türlerinde eserler vermiştir. Edebiyat dünyasına 1950'lerde şiirle girdi daha sonra deneme, roman ve öykü türlerinde eserler verdi. Genellikle insanın iç dünyasını, duygularını ve ilişkilerini derinlemesine incelediği eserleri bulunuyor. Meriç'in öykülerinde genellikle kadın figürü merkezi bir yer tutar ve kadınların yaşadığı içsel çatışmaları, toplumsal rolleri ve aşkı ele alır. Kadınların varoluşsal deneyimlerini ve kimlik arayışlarını hassas bir şekilde anlatır. "Gülün İçinde Bülbül Sesi Var", Nezihe Meriç'in öykü ve denemelerinden oluşan bir kitap. Yazarın duygusal derinliği ve incelikli anlatımı ile okuyuculara insanın iç dünyasına bir yolculuğa çıkartmakta. Kitapta yer alan öyküler ve denemeler, genellikle kadınların yaşamından ve içsel yolculuğundan esinlenmektedir.
Gülün İçinde Bülbül Sesi Var
Gülün İçinde Bülbül Sesi Var
Nezihe Meriç'in dil ve üslup kullanımı, çok iyi. Benim okuduğum ilk kitabı ama sonuncu olmayacak. Etkileyici bir dille kaleme aldığı bu öykülerde, okuyucuları içsel bir yolculuğa çıkartmakta ve düşündürmekte. Tavsiye ediyorum.
Gülün İçinde Bülbül Sesi Var
Gülün İçinde Bülbül Sesi VarNezihe Meriç · Yapı Kredi Yayınları . · 2008122 okunma
Kürd Filozof Şair Yazar Deniz Sarıtop, Türk Dil Kurumu, 'Dil ve Edebiyat Dergisi' Mayıs 2024 sayısında yer alıyor. tarihistan.org/dil-ve-edebiyat...
Eski Türk yazıtlarından birinde şöyle yazar: Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer. Karga yaşlı annesini besler; Bunun adı: Saygılı davranmaktır. Horoz şafak vakti öter, yaban kazları her bahar kuzeye, her sonbahar güneye uçar. Bunun adı "söz tutmak"tır. Yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez. Bu "sadakat" olarak adlandırılır. Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır, karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır. Bunun adı "adalettir". Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse hayvandan aşağı bir halde yaşıyordur.
Sayfa 129 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Ben edebiyatı karşılıksız sevdim
Dünya edebiyatında alaka önem vermemiş bir yazar gösterin yok. Ben göstereyim: işte bahsi geçen Türk yazarları. Türkler neden ucuzunu arar? Türkler neden kısa yoldan denemek ister? Türkler neden sosyal alaka kişiliği önem vermez Türkler neden gerçeğe gerçeklere saygı duymaz. Ve bütün bunlara, Türkleri yere geldikçe aşağılamaktan zevk duyan işte bu Türk yazarları yapar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.