Beethoven’in Pastoral Senfonisinin (Senfoni No: 5, Do Minör Op. 67) eşine ender rastlanır bir hikayesi var. Klasik müziğin insanı dinginleştirdiği ve sakinleştirdiği kanaati çokça dile getirilir, oysa bu senfoni yüksek bir gerilim ile dinleyeni dinçleştiren ve ayağa kaldıran bir motivasyona sahip. Bunu Beethoven’in “kadere başkaldırısı” olarak
Peyami Safa... Her kitabının Yalnızız gibi olmasını bekleyerek öyle hatalara düşüyorum ki...
Safa'nın dilini çok seviyorum, insan analizlerini de hakeza. Ancak bu kitap, geçliğinde yazmış olduğundan mütevellit ne teknik açıdan ne tema açısından beklentilerinizi karşılayamayacak. Kurgu oldukça sathi kalmış.
Resmen parmağını yüzünüze doğru
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
Türk Efsaneleri
Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye!
İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı.
Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz.
Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak.
Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
Hrant Dink, Ermeni sorununun emperyalist devletlerin sofrasında meze yapılmasına da karşıydı. Bu devletlerin Ermeni soykırımı iddialarında, Ermenistan'dan yana tavır sergilemelerini samimi bulmuyordu. Dink bu konudaki fikirlerini 1 Kasım 2004 tarihli Birgün gazetesinde şöyle ifade ediyordu:
"Benim geçmiş tarihimin ya da bugünkü sorunlarımın, Avrupalarda, Amerikalarda sermaye yapılması zoruma gidiyor. Bu öpmelerin ardında bir taciz, bir tecavüz seziyorum. Geleceğmi geçmişimin içinde boğmaya çabalayan emperyalizmin, alçak hakemliğini kabul etmiyorum artık. O hakemler geçmiş çağlarda arenalarda köle gladyatörleri birbiriyle vuruşturan, onların vuruşmasını büyük bir iştahla seyreden, sonunda da kazanana, yaralının işini bitirmesi için başparmağıyla işaret veren diktatörlerin ta kendileridir. Bunun için de, bu çağda ne bir parlamentonun hakemliğe soyunmasını kabul ediyorum ne de bir devletin. Gerçek hakem halklar ve onların vicdanlarıdır. Benim vicdanımda ise hiçbir devlet erkinin, hiçbir halkın vicdanı ile boy ölçüşemez. Benim tek isteğim canım Türkiyeli arkadaşlarımla ortak geçmişimi alabildiğine etraflıca ve o tarihten hiç de husumet çıkarmamacasına özgürce konuşabilmek. Bunu bir gün Türklerle Ermenilerin de kendi aralarında konuşabileceklerine yürekten inanıyorum. Özellikle de Türkiye ile Ermenistan'ın kendi aralarında da her bir şeyi rahatlıkla konuşabilecekleri ve düzeltebilecekleri ve onlar konuşurken benim ilgisiz üçüncülere dönüp, 'Size de artık üç nokta düşer.' diyeceğim günleri iple çekiyorum."
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Kimi zaman avaz avaz kimi zaman sessiz bir harf gibi. Bazen üç beş kelime bazen sabaha kadar..Bazen adından düşen bir nokta , bazen upuzun bir paragraf kadar..
Ne zaman sever insan? Baktığında mı, gördüğünde mi? Uçurumu fark ettin mi şimdi? Hep bakarsın, bir görürsün. Sevmek görmekle başlıyor işte! Görmeden sevdiğinde yazık oluyor. Bu görmek, özü görmek... İçindeki tarlalarda ne yetişir, denizleri ılık mıdır, iklimi soğuk mudur? Sokakları kesişir mi olur olmadık? Evleri kat-kat mıdır, bahçeli midir? Peki ya gözü görmek?.. Renginden, şeklinden öte bir görmek bu... Baktığında birkaç masal anlatır mı mesela?
Suskun mudur?
LANET
Herkese Merhabalar...
Sizlere #lanet kitabının yorumu ile geldim.
Kitabımı @arkadya_okumayadevam grubumuz için seçtim.
Uzun zamandır kitaplığımda bekliyordu.
İsim konusunda aslında kararsız kaldım acaba başka bir isim olabilir miydi diye ama zaten ismi ve kapağı görünce dikkat çekiyor ve hemen merak ediyor o ayrı...
Ayrıca kitabımız aslında
Türk Şahi Tigin Devleti Parası. 5-7.yy
Onları Üç Hilali Taçlarından tanıyabilirsiniz. Hilal içinde gördüğünüz yuvarlak nokta Kün yani Güneşi ifade eder. Türkler bu sembolü en üst düzey yöneticiler için kullanır. Çünkü Kün ve Ay sembolü birlikte en yüksek derce parlaklık sembolüdür. Türklerin en eski Yin ve Yang sembolüdür. İkili zıtlıklar kuramını ifade eder.
Nuray Bilgili
Bir solukta #okudumbitti
Dili çok akıcı zaten 200 sayfacık bir kitap. Öyle aşırı abartı övgüler yapamam ama bilim kurgu okuyucularının seveceği bir kitap. Ben sevdim hatta sonrasında filmlerini izlemeye başladım.
Kurgusunu bilmeyenler için özet geçecek olursak, üç bilim insanı bilinmedik bir gezegene iniyor ve oradan insanların köle,