"... İkimizi de ortak kararı olmadığı ve ikimizin de içine sinmediği sürece bu kadar büyük bir karar vermek istemiyorum. İkimiz de bu karardan gerçekten emin olmalıyız ve kabul ediyorum ki şu an emin değiliz. Kalbim ne kadar kırılırsa kırılsın, gerçek bu. Her şeye rağmen iyi ve mutlu bir hayatımız var, gerçekten mutluyuz ve ben bunun için minnettarım."
“Ne var ki insan, hakkında iyi düşünceler beslediği dünyanın mahvolmuş olduğunu keşfetmeye görsün bir kere. İnsanın altın çağının geri gelmeyeceğini, zaten hiç olmadığını, ömür denen şeyin boş bir umudu beslemekten ibaret olduğunu anlamaya görsün. İnsan, insan denen varlığın en iyimser oranla yarısının şerefsiz mahlûkatın oyuncağı olduğunu fark etmesin bir kere. İşte orada yeni bir ülke başlar. Bu ülke bir hayaldir aslında, bir umut, öncesi ve sonrasız, anlık bir anlamdır sadece. Ama burası en onursuzca çöküşten doğan onurun ülkesidir. Burası Phoenix müdürüm. Burada kendini yakarsın, kendinle birlikte zalimleri de yakarsın ve küllerinden yeniden doğarsın. Doğmasan da ne gam! Var olan dünya öyle kirli ki. Öyle acımasız, öyle gaddar ve haşin ki! Yeniden doğsan da aynı dünyaya geleceksin, gelme. Yeniden doğma. Phoenix' in küllerinde kal.”
Reklam
Zengin
Demek bütün zenginler sırf “kızlar bakıyor” diye zengin olmuştu, inşaat şirketleri kurup, para transferleri yapmıştı. İşte şimdi her şeyi daha iyi anlıyordum. Yoksa bir insan neden evde bornozla gezip, puro içerek kahkahalar atsın ki. Sırf bunu yapmak için zengin olan varsa onun kafasına sıçayım. Tabii ki kızlar için zengin olmuşlardı. Rahmi Koç’a bakın, ekmek içi gibi olmuş, hala para kazanma derdinde.
BEYAZ GÜVERCİNLER Boy aynasında döne döne; Arap Şükrü alır boyunun ölçüsünü, boyun büker.  Dar paçalı, ince kemerli, belden sık köprülü bi acayip pantolon giyer. Şalvar tipi baktığınızda zira şalı var, şanı da… Karşı dükkândan çıkan ve annesinin terliğinden kaçan Çilli Mustafa; Çıktıkça kuş konmaz ağaçlarına, Düştüğünde toprağa,  Filizlenince, hercai menekşe, mor sümbül,  Küstüğünde mavi ladin! Ele avuca sığmaz, sarıpapatyanın beyazı…  (Kimseler bilmesin ama sarıpapatyanın beyazında şiirin bütün sırrı…) Bilmez ki, Arap Şükrü; “Hayallerin yürek odası hep iki kişiliktir, Umut aynası, sevenlerin yürek oyası… Ve Kuşkonmaz bitmez; pencerelerinin pervazlarında…" Bunu en iyi, "beyaz güvercinler" bilir… N.K.(Feryad-ı naz)
Şu saatte, tüm ülkem bu dünya. Bu güneş ve bu gölgeler, bu sıcak ve havanın derinliklerinden gelen bu soğuk; her şey gökyüzünün tüm doluluğunu acıma duyguma doğru boşalttığı bu pencerede yazılı olduğuna göre, ölen bir şey var mı, yok mu, insanlar acı çekiyorlar mı, çekmiyorlar mı diye düşünmem gerekir mi? Şunu söyleyebilirim, az sonra da söyleyeceğim; önemli olan insanca ve basit olmak. Hayır, gerçek olmaktır önemli olan, hepsi girer bunun içine, insanlık da, basitlik de. Ve ben dünya olduğum zaman değil de ne zaman daha gerçek olurum ki? Daha ben istemeden yerine getirilmiş her şeyim. Ölümsüzlük şuracıkta, bense onu umut ediyordum. Mutlu olmak değil artık dileğim, yalnızca bilinçli olmak. Bir adam çevresine dalmış, bir başkası mezarını kazıyor: nasıl ayırmalı onları? İnsanları ve saçmalıklarını? Ama işte gökyüzünün gülümsemesi. Işık kabarıyor, yaz pek mi yakın? Ama işte sevilmesi gerekenlerin gözleri ve sesi. Bütün devinimlerimle dünyaya, bütün acımam ve bütün minnetimle insanlara bağlıyım. Dünyanın bu tersiyle yüzü arasında bir seçim yapmak istemiyorum, seçmesini sevmem. İnsanlar açık görüşlü ve alaycı olmamızı istemiyorlar. 'Bu sizin iyi olmadığınızı gösterir' diyorlar. Ben arada bir bağlantı göremiyorum. Birine aktöreye ters düştüğünü söylediklerini duyarsam, kendine bir aktöre bulma gereksiniminde olduğunu anlarım bundan; birine usu küçümsediğini söylediklerini duyarsam, kuşkularına katlanamadığını anlarım. Hile yapılmasını sevmem de ondan. Büyük yüreklilik, ölüme olduğu gibi ışığa da gözlerini kırpmadan bakabilmektir.
Bir Ben Kaldım Bir De Serap..
“İnsanlardan midem bulanıyor,” dedi ve yeni bir sigara istedi. Çakmakla beraber sigarayı uzattım. O kadar güzel yaktı ki beni de yakmasını istedim. Her şeyimi! Bedenimi yakması yetersizdi, kendisini de yakmasını isteyecektim, çünkü âşık oldum. Aşk dediğin şey bu değil mi zaten? Kendini de, sevdiğini de yakmak! “Yüzünde kan var,” dedi.
Sayfa 32 - Sayfa 6
Reklam
729 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.