Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Eh, kalbinize, zihninize umut ekerseniz, 'imkânsız'ı nadasa bırakır, çeşit çeşit 'belki' biçersiniz. Yıllar içinde şunu daha iyi anladım ki; var olmanın ve ayakta kalmanın mayasında varmış hayal kurmak Gerçek ile ulaşılması güç olan arasındaki mesafeyi hayallerle, hayallerin yazdırdığı kurgularla kapatmaya çalışmak.."
Bazı bakımlardan, dayanışma benzeri unsurların bulunmadığı bir toplum olma yolunda hızla ilerlemeye de devam etmekteyiz. Öyle bir toplum ki, yaşanılacak herhangi bir olumsuzluğun tüm sonuçlarına insanların kendi başlarına katlanmaları gerekecek. Bu hızlı ilerleyişi, hasta ve yoksulları gözetmek gibi bazı iyi dini değerleriyle dengelemeye çalışmak umut verici görülebilir. Ne var ki böyle bir genel strateji bütün bakışları mağdurların üzerine çekecektir. Fakir olanlar fakir oldukları için suçlanacaklarsa, böyle bir stratejinin hiç kimseye faydası dokunmaz. Bu noktadan hareketle, Katrina Kasırgası'ndan bir yıl sonra, etkili bir muhafazakår siyasetçi olan Newt Gingrich'in nasıl olup da fırtınadan kaçmayı başaramayan insanların "vatandaşlıktan çıkarılması" yönünde bir soruşturma teklifinde bulunduğunu anlayabiliriz.
Sayfa 16 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
Umut etmek mi? Ne var ki umut besleyeceğim? Günün kendinden başka bir vaadi yok, gayet iyi biliyorum bir akışı, bir de sonu olduğunu.
Sayfa 471Kitabı okudu
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Herkes hayatında en az bir kere o karanlık çukura düşmüştür. Ben de düştüm. Bugün iyi ki düşmüşüm diyorum. O karanlık çukur bana her şeyden önce canımın kıymetini bilmeyi öğretti. Düştüğüm yerden daha sağlam kalkmayı öğretti. Çünkü ben oraya bir daha düşmemek için var gücümle yarınlarıma umut etmekten asla vazgeçmedim. İnsanın cenneti de cehennemi de kendi zihninin içinde.
Sayfa 124Kitabı okudu
"Öncelikle maddi du­rumu iyi olan ailelerin çocukları gelecek kaygısı olmayışı ve değerler eğitiminin eksikliğinden dolayı gençliklerini boşa harcayıp sonra da yaş ilerledikçe çalışanların işiyle alay edip küçümserler. Bunların dışında daha azılı bir grup daha var ki kendileriyle kolejde karşılaşırız. Onlar daha baştan yenilgiyi kabullenen, işten kaçan pesimistlerdir. Tüm ezik karakterler gibi kıskanç, kendini beğenmiş ve hasettirler. Bunlar kendi türlerinin enteresan bir koludur; sabırlıdırlar, durumları süreklilik arz eder. Sanki umut kırmak için yara­tılmışlar; tüm anları depresyonla dolu gibidir. Eksiklikleri belli bir süre sonra kendilerine büyük zararlar vermeye başlar. Eksikliklerinin farkında olduklarından başkalarının da çalışmasına engel olurlar."
Sayfa 57 - Ediz Yay. , Jules PayotKitabı okuyor
Reklam
Ya hemen eve dönüp bir şeyler yazmaya koyulmalıyım ya da uzaklara gidip yeni bir hayata başlamalıyım. Bir kitap yazmaya başlama düşüncesi beni dehşete sürüklüyor, anlatacak o kadar çok şey var ki nereden başlayacağımı bilmiyorum. Uzaklara gidip her şeye yeniden başlama fikri de bir o kadar ürkütücü ; hayatta kalabilmek için köle gibi çalışmak anlamına geliyor. Benim mizacımda biri için, dünyanın hali böyleyken, kesinlikle umut ya da çözüm yok. Yazmak istediğim kitabı yazabilsem bile kimse satın almayacak – halkımı iyi tanırım. Yeni bir hayata başlayabilsem bite yararı olmaz çünkü esasen ne çalışma isteği ne de topluma yararlı bir birey olma isteği duyuyorum.
Kütüphaneleri hala şaşırtıcı buluyorum; hala daha iyi olan içgüdülerimize seslendik­lerini düşünüyorum. Kütüphane yeryüzünde bir şey satın almak, birilerini tanımak ya da herhangi bir şeye inanmak zorunda olmadan girebileceğiniz pek az yerden biri. Sahip ol­duğumuz en eşitlikçi alan. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bizi kuşatıp yutmakla tehdit eden sorunların özünde elbette eşitsizlik -ve de o eşitsizlikten ötürü kadın erkek, çoluk çocuk herkese acı çektiren felaketler- var. Yaşadığı­mız şu yangın günlerinde, kütüphanenin ku­rumsallığından yüz çevirmek suçlu hissettiri­yor. Umut tüylü bir şeyse, kütüphaneler kanat olmalı.
Sayfa 51 - Domingo
"Ben de insanım ve herkes gibi ben de korkarım ölümün en rahatından bile. Ne var ki insan, hakkında iyi düşünceler beslediği dünyanın mahvolmuş olduğunu keşfetmeye görsün bir kere. İnsanın altın çağının geri gelmeyeceğini, zaten hiç olmadığını, ömür denen şeyin boş bir umudu beslemekten ibaret olduğunu anlamaya görsün. İnsan, insan denen varlığın en iyimser oranla yarısının şerefsiz mahlukat, diğer yarısının da bu şerefsiz mahlukatın oyuncağı olduğunu fark etmesin bir kere. İşte orada yeni bir ülke başlar. Bu ülke bir hayaldir aslında, bir umut, öncesiz ve sonrasız, anlık bir anlamdır sadece. Ama burası en onursuzca çöküşten doğan onurun ülkesidir. Burası Phoenix müdürüm. Burada kendini yakarsın, kendinle birlikte zalimleri de yakarsın ve küllerinden yeniden doğarsın. Doğmasan da ne gam! Var olan dünya öyle kirli ki. Öyle acımasız, öyle gaddar ve haşin ki! Yeniden doğsan da aynı dünyaya geleceksin, gelme. Yeniden doğma. Phoenix'in küllerinde kal."
Sayfa 428 - Can Yayınları
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
951 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.