Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan ve mutsuzluklardan ibaretti. Ustası
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Usta - çırak ilişkisi içinde dünyanın sırlarını çözmek üzerine yazılmış.Belki bir Martı değil.O kitaptaki akıcılık ve açıklık yok fakat Martı'dan sonra kendini bulmak isteyenlere güzel bir yol gösterici.
Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin Serüvenleri
Mavi Tüy: Gönülsüz Bir Mesihin SerüvenleriRichard Bach · Epsilon Yayınları · 20131,080 okunma
Reklam
Püf Noktası; Vaktiyle testi ve çanak çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkân açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona: — Sen, demiş, daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor. Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkân açar. Açar açmasına da yeni dükkânında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa, bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta: — Sana demedim mi evlâdım; sen bu işin püf noktasını henüz öğrenmedin. Bu sanatın bir püf noktası vardır. Bunun üzerine tezgâha bir miktar çamur koyar ve: — Haydi, der, geç bakalım tezgâhın başına da bir testi çıkar. Ben de sana püf noktasını göstereyim. Eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta, önünde dönen çanağa arada sırada "püf!" diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. Böylece çırak da bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur. Her sanatın incelik gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.
1. Şöyle böğürüyor bir kambur Kardeşler! Deniz geçen ahali! Erken kalkalım Köroğlunun koynundan biraz Kalender ilk vapurumuzdur Gidiyor yunuslarla yarışacak Üstünde nasıl geçirmiştir
204 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Bati ve Doğu efsaneleriyle örülmus kurgusuyla günümüze akseden bir hayat hikayesi. Kadere olan inanç, baba oğul ilişkisi, usta- çırak ilişkisi, ilk gençlik hayalleri sağlam bir kurguyla birlestirilerek etkileyici ve sürükleyici bir romana dönüşmüş.
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,6bin okunma
204 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Kuyu ustası Mahmut, lise öğrencisi olan Cem'i yanına çırak olarak alır ve Öngören'e giderek, iş adamı Hayri Bey için su bulma umuduyla kuyu açmaya başlar... Mahmut ustanın anlattığı hikayeler ve efsaneler Cem'i meraklandırır fakat soru sormaktan ziyade dinlemeyi seçerdi. Mahmut usta onu, bir var olup bir yok olan babasının aksine eğitmeye çalışır ve şefkatini de hissettirirdi... On altı yaşında olan Cem o dönem çadır tiyatrosunda oyuncu olan, Kırmızı Saçlı Kadın'a ilgi duymaya ve ilk aşk kıvılcımlarının gücünü hissetmeye başlamıştı... Otuz yıl sonra, hem Mahmut usta ile ilgili gerçekleri hemde aklında hiç var olmayan bir gerçek ile yüzleşeceğini bilmeden; üniversite yıllarında evlendiği Ayşe Hanım ile, Doğu ve Batı'da önemli yer tutan, babaların ve oğulların yer aldığı efsaneleri araştırırken farkında olmadan kendi hayatlarının pusuda yatmış gerçekleri ile yüzleşeceklerinin farkında değildi... Efsanelerin, siyasi görüşlerin ve otuz yıl önce ki Türkiye'nin toplumsal yapısınında örneklendiği bir eser. Biraz tekrarları fazla olsa da ilginç ve okumaya değer bir eser...
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,6bin okunma
Reklam
PÜF NOKTASI Vaktiyle testi ve çanak çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkân açmayı arzu eder olmuş. Ne yazık ki her defasında ustası ona: — Sen, demiş, daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor. Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkân açar. Açar açmasına da yeni dükkânında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. Kalfa, bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. Nihayet ustasına gider ve durumu anlatır. Usta: — Sana demedim mi evlâdım; sen bu işin püf noktasını henüz öğrenmedin. Bu sanatın bir püf noktası vardır. Bunun üzerine tezgâha bir miktar çamur koyar ve: — Haydi, der, geç bakalım tezgâhın başına da bir testi çıkar. Ben de sana püf noktasını göstereyim. Eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta, önünde dönen çanağa arada sırada "püf!" diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. Böylece çırak da bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur. Her sanatın incelik gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.
Usta ile çırak arasına sevgisizlik ve isyankarlık girerse, tıpkı bir baba oğula olacağı gibi ikisi de biter, iş de yarıda kalır.
acı çekiyorum yokluğunda, yollara düşüyorum, dağa bayıra çıkıyorum, sonra tekrar deniz seviyesine iniyorum... Dalgalara bırakıyorum bedenimi; ıslanıyorum, terliyorum. sonra bu diyarı terk eyliyorum... kitaplara bırakıyorum kendimi; sayfaların arasında kalıplaşmış cümlelere küfürler yağdırıyorum. sonra bencilliğimi kaybediyorum, gül kokan memleketlerde, lavanta bahçelerinde koşmanı diliyorum. gül, lavanta ve sen den oluşan esintiyi düşlüyorum. sonra en çok, gül ve lavanta kokan şiirlerini özlüyorum, bir de bilmeni istiyorum “çırak var usta yok! yokluğun da var olan bir şey yok…” :) ihtiyar - ustadan çırağa
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.