'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi?
Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi; sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen
Bir ortamda arkadaşlarınız ile oturuyorsunuz, masada dönen sohbet, yemek, içmek, araba, zenginlik vs.gibi konular. Ve sizin içinizde ise dünya, gezegenler, evren, ruh, kader, mantık gibi kökeni varoluşsal meselelere dayanan sorular ve sohbet etme isteği var. İşte tam bu noktada karşınızda bulunan arkadaşınız; bütün psikoloji üzerine kurulu
Bir alanda ustalaşmak için konuyu sevmeli ve derinden bağlandığınızı hissetmelisiniz. Duyduğunuz ilgi meslek alanınızın kendisini aşmalı ve adeta dinsellik sınırına yaklaşmalı.
Einstein için önemli olan fizik değil, evreni yöneten görünmeyen güçlere duyduğu hayranlıktı. Bergman için filmlerin kendisi değil, yaşamı yaratmak ve canlandırmak duygusuydu; Coltrane için yalnızca müzik değil, güçlü duyguları seslendirmekti.
In order to master a field, you must love the subject and feel a profound connection to it. Your interest must transcend the field itself and border on the religious.
For Einstein, it was not physics but a fascination with invisible forces that governed the universe; for Bergman, it was not film but the sensation of creating and animating life; for Coltrane, it was not music but giving voice to powerful emotions.
Sayfa 54 - Altın Kitaplar Yayınevi 5. BasımKitabı okuyor