Onları sevmek bir hata olabilir ama en azından da onlara acımak boynumuzun borcudur.Gün ışığını ömründe hiç görmemiş olan köre,doğanın seslerini hiç işitmemiş olan sağıra,ruhunu hiçbir zaman dile getiremeyen dilsize acıyorsunuz da,bir namus ve uyanma bahanesiyle o gönül körlüğüne,o ruh sağırlığına,o vicdan sesszliğine acımak istemiyorsunuz.
Uyansın diye zaman geçmesi gerektiğini söylerler,zaman geçtikçe uyanma ihtimalinin azaldığını söylerler.Anasını sattığının zamanının tam olarak ne işe yaradığını bir türlü anlayamazsınız.Dipten umut çıkarmak için her gün daha derine dalarsınız.
Reklam
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın, Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın; Hatıraların bu uyanma vaktinde Sensin hep, sen, esen dallar arasından.
Işıkların delik deşik ettiği bir gece, aydınlık bir uyku ya da huzurlu bir uykusuzluk değildir. Uyanmanın yok edilemeyen sınırıdır; kelimelerin konuşma anında var olduğuna, konuşmadan önce hiçbir şeyin olmadığına delalet eder. Uyanma sınırının bu tarafındaki de uyanıklık/uyumamak değildir. Gün doğar doğmaz, gece dağılır gözümüzün önünde, inatçı çakıl taşlarına bölünür, bunlardan kurmamız gerekir gündüzümüzü.
Ne var ki, artık Kürt için uyanma vaktidir. Kürt "aklı"nı "baş"ına almak zorundadır ve başını içine gömüldüğü o hamal bedeninden çıkarmalıdır. Kendi olma, insan kalma ve Kürt olmaktan korkmama zamanı çoktan gelmiştir. Mülk değil malik, vücud değil baş olma zamanıdır. Kürt, kendi hastalığını teşhis edip kendine doktor olduğu an özgürleşmeye başlayacaktır. Evet, her şeyden önce kendi olmayı başarmak gerekir. Kendini bilen Rabbini bilir. Kendini bilmeyene başkaları Rab kesilir.
Sayfa 15 - AvestaKitabı okuyor
En az dünyanın muallaklığı kadar bununla uğraşmayı nasıl öğrenmiş veya öğrenmemiş olmamız da yaşanmış bir kabustan uyanma hayali yaratır. Bloch'un asıl gücü buradadır; hem umuda yönelik güdünün örneklerini -şekillendirdiğimiz her şeydeki kıvılcımları- saptamada hem de bizzat, dünyanın belirsiz ve karanlık zeminince dönüştürüldüğü şekli içinde, umutta doğan sorunları anlamada yani. Gerçekten de Bloch'un merkezi teorik sorusu yalnızca umut etmenin ne olduğu hakkında olmayıp yabancılaşmış bir büyü bozumu dünyasında, tek başımıza ve "muazzam bir gece"nin karanlığında hayal kurduğumuz böyle bir dünyada umut etmenin ne olduğu hakkındadır. Hayalin gerçek anlam ve önemi, mevcut dünyadan huzur­suz olma ve olduğumuz şeyle tatmin olmama tiplerinin daimi bir patlaması olarak, onda bir şeylerin iltihaplanması ve irin toplamasıdır. Hayal kurmak hapsedilmiş, özgür olmayan bir varoluşu geride bırakmayı "denemekle" olduğu kadar bu geride bırakmanın mirasıyla da uğraşmaktır.
Sayfa 246 - Ayrıntı Yayınları, 2021, 1.Baskı.Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.