Işıkların delik deşik ettiği bir gece, aydınlık bir uyku ya da huzurlu bir uykusuzluk değildir. Uyanmanın yok edilemeyen sınırıdır; kelimelerin konuşma anında var olduğuna, konuşmadan önce hiçbir şeyin olmadığına delalet eder. Uyanma sınırının bu tarafındaki de uyanıklık/uyumamak değildir. Gün doğar doğmaz, gece dağılır gözümüzün önünde, inatçı çakıl taşlarına bölünür, bunlardan kurmamız gerekir gündüzümüzü.