Kuşkusuz, Kürtlere, Kürtlüğe hizmet etmek için ter döküyor, mürekkep akıtıyorsunuz; fakat gazeteyi okuryazar milletler için çıkarırlar. Kürtlerde okuryazar ne yazık ki parmakla gösterilecek kadar azdır. Kürtleri uygarlaşmış, aydınlanmış ve değişmiş bir kavim olarak görmek istersiniz. Hiç kuşku yoktur ki Osmanlı İmparatorluğu’nun kuvvet ve kıvamını arzu eden her birey, mensup olduğu unsurun ortaya çıkma, itibar kazanma ve aydınlanmasını istemelidir; fakat bu istemekten ne çıkar? İstemeyi, yapmak izlemelidir. Kavmi için yüreğinde kuvvetli bir şefkat ve şefkatli bir kuvvet hisseden gencin hamiyet faaliyetinin besmelesi Anadolu’ya koşmak olmalıdır. Burada, İstanbul’da çene ve kalem çalmaktan asla bir şey çıkmayacaktır. Köylere! Köylere! Darı ekmeği yemek, keçi sütü içmek ve köyleri nurla, uygarlık nimeti ile beslemek, eksiksiz bir yiğitlik ve azim ile istenilmelidir. (…) Anadolu, yaşama nedenlerinin en önemlisinden yoksundur. Bilmek. Bilmek, uygar yaşam için hava demektir. Her şeyden önce hava götürelim. Ey Kürt gençleri! Bir Kürt köyünde bir ilkokul kurucusu ve öğretmeni olmayı rastgele bir yerde kaymakam ve müdür olmaya tercih edeceğiniz zaman- ancak o zaman- düşülmesi gereken yola düşmüş olacaksınız.”
Dr. Abdullah Cevdet Malmîsanij, Kürt Talebe-Hêvî Cemiyeti