Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gece aklıma gelirse, uyu uyuyabilirsen, bir üzüntü ve umutsuzluk uçurumuna yuvarlanıyorum. O anlarda onu hiç sevmediğim kadar sevdiğimi hissediyorum, ona bunu belli edememek bana korkunç bir acı veriyor ...
Sayfa 1336 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Ayaklarını sürümeye başlamadan önce uyumaya ve yemek yemeye ihtiyacın var Bay Frodo. Gel de ne kadar uyuyabilirsen uyu, ne yiyebilirsen ye!"
Sayfa 885 - Metis Yayınları, On Altıncı Basım: Mart 2022Kitabı okudu
Reklam
Uykuma özen gösteririm. Hissediyorum ki enteresan bir şekilde beyin derin uykuya geçebiliyorsa muazzam bir nörofizyolojik temizlik yapıyor. Gece on bir ile sa baha karşı üç arasında rahat ve derin bir uyku uyuyabilirsen gece yarısından sonra bir ile üç arasında melatonin salgılanıyor. Bu salgının muhtemel kanser hücrelerini temizlediği de gözlemlenmiş.
İnsan yaratılmışlara nasıl davranırsa, yaratılanların Rabbi öyle karşılık veriyor galiba. Sadece insanlar-hayvanlar değil, canlı-cansız her şey, yaratılmış ne varsa... "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" diye bir hadis-i şerif hatırlıyorum şimdi. Gel de uyu uyuyabilirsen. Yaradan'dan gafil, üstüne bastığım zamanlar için topraktan özür dilerim. Bir daha çay bardağını masaya sert bırakmayacağım, incinmesin. Elbiselerim nerede sahi, örtüyorlar beni, kışın soğuktan koruyorlar, yazın sıcaktan, teşekkür etmeliyim onlara. Ayakkabılarım beni bunca zamandır taşıyorlar, bir kez bile ah etmediler.
Sayfa 115Kitabı okudu
Koğuştan içeriye girerken eşkıya Hilmi beni karşıladı, “senin ailen bana çok yardım etti, hayatımı kurtardı, desem doğru olur. Ama bu hapishanede tek düşmanın benim. Benden kork. Katillikten, hırsızlıktan, ırza geçmekten düşseydin, başım üstünde yerin vardı. Şimdi, beni bekle.” Uzun hikaye. Sonunda, hapishaneden çıkmadan bir ay önce eşkıya beni bıçakladı. Hapishaneden uzun söz etmeyeceğim. Böyle bir hapishane herhalde dünyanın hiçbir yerinde yoktu. Berbat mı berbat. Hilmi beni bıçakladıktan sonra karşıya, hafif kalafata verdiler beni. On yedi kişilik bir koğuşta kalmaya başladım. Küçücük bir oda. Hapishane Kozanın kayalıkları arasına yapılmış, yüksek surlu bir dam, basık mı basık. Yazın sıcağı, 40-45 derece. İçerde tuvalet yok. Herkes çişini, ya da aptesini bir tenekenin içine yapıyor, sabaha kadar bir koku, bir koku uyuyabilirsen uyu. Sabahleyin kalkıyorum ki, bütün bedenim bitle sıvalı. Bir gaz tenekesi su satın alıyorum, güneşin altına koyuyor, su on beş dakikada ısınıyor, yıkanıyorum. İkinci gün gene. Hapishanede her gün bir ekmek veriyorlardı o zamanlar. Herkes kendi yemeğini kendisi yapıyordu. Çok kişinin de yemek yapacak parası yoktu. Çok ölümler oluyormuş açlıktan hapishanede. Ben hapishanede kaldığım sürece bir tek Öksüz öldü. O da açlıktan değil, durumu iyiydi onun. Benim de bir maltızım, bir tencerem vardı. Her gün kendime türlü yapıyordum. İyi de pişiriyor, her gün iki parasızla birlikte yiyordum yemeğimi.
Gece on bir ile sabaha karşı üç arasında rahat ve derin bir uyku uyuyabilirsen gece yarısından sonra bir ile üç arasında melatonin salgılanıyor. Bu salgının muhtemel kanser hücrelerini temizlediği de gözlemlenmiş.
Reklam
yoktur rüyadan başka randevu uzakta uyuyabilirsen eğer kalbinin gürültüsünden...
Çok çalıştım sabahtan akşama kadar durup dinlenmeden bütün gün ayaktayım... Geceleri de şimdi gelip hastaya çağıracaklar korkusuyla uyuyabilirsen uyu.
gece on bir ile sabaha karşı üç arasında rahat ve derin bir uyku uyuyabilirsen gece yarısından bir ile üç arasında melatonin salgılanıyor. bu salgının muhtemel kanser hücrelerini temizlediği de gözlemlenmiş.
96 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.