Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Pişmanlığını duymayacağım bundan böyle, bir madencinin güneşten alabildiğine uzak ve karanlığın bağırsağında geçen hayatını yaşamanın.”
Pişmanlığını duymayacağım bundan böyle bir madencinin güneşten alabildiğine uzak ve karanlığın bağırsağında geçen hayatını yaşamanın
Reklam
“Pişmanlığını duymayacağım bundan böyle, bir madencinin güneşten alabildiğine uzak ve karanlığın bağırsağında geçen hayatını yaşamanın.”
Bir gemi gördüm Yağmurları sesini Sessiz durgun akşamlarda duydum En güzel aşklardır uzak yaşamlar Ya yakından nefes alıp hissettiğimiz yaşamımız
İnsanlara güvenmeyi de öğrenmeliyim. Ben herkesin bana kötülük yapacağını düşünüyorum. Bu da benim, büyük olasılıkla uzak kalmamam gereken olaylardan ve insanlardan uzak kalmama, uzaklaşmam gereken insanlardan ise kopamamama neden oluyor...
Sayfa 147 - Dharma YayınlarıKitabı okudu
""Herkesin baktığı pencere farklı ne de olsa. Kiminin penceresine korku ve endişe fırtınaları koparken, kiminin penceresi bu fırtınalardan uzak; dingin bir hava yaşıyordu..."
Reklam
Trakya köylerinde evin başköşesinde durur. İncecik çöplerden yapılmış, minyatür bir Uzak Doğu tapınağını andırır. Üstünü renk renk, küçücük çaput parçaları süsler, rüzgârda kımıl kımıldır. Suyun dibinde balıkların kandığı olta tüyleri gibi, sinek sarayının görevi de sinekleri üstüne çekmektir. vin içindeki sinekler bu kımıl kımıl ince sarayın üstüne toplanırlar, renkli çaput parçalarına, incecik çöplere pislerler. Evin diğer eşyaları, bir ölçüde temiz kalır. Rüzgârda salınan narin gövdesi ve güzelim renkleri ile sinek sarayının gerçekte ne işe yaradığını görmek, insanı hüzünlendirir. Kimi evler ve kimi yaşamlar da sinek saraylarına benzerler. Görevleri temiz olmak değildir, ama boşuna oldukları da söylenemez. Güzellikleri ise bizim hanemize kazanç yazılır.
Sayfa 111 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Altıncı BasımKitabı okudu
Ah bir çocuk olsaydım..
""Kuş olmak ne güzel! Kar taneleri arasında zindan olan yeryüzünden süzülerek didara kanat çırpmak ne güzel. Çocuk olmak ne güzel! Dertten, kederden, hüzünden uzak; yaşının gereği mutluluğu doya doya yaşamak ne güzel. Bu yaşların mutluluğunu izlemek ne güzel."
Yağmurları sesini Sessiz durgun akşamlarda duydum En güzel aşklardır uzak yaşamlar
Ne zormuş insanın sevildiğini sanması. Tırnaklarıyla kazıdığı bir aşkta, tırnak kadar değerinin olmaması... Ben aşkı, kıracağını bile bile kalbini sevdiğine vermek ve bundan hiç gocunmamak olarak bildim. Uğruna ölünebilecek yaşamlar bulmalı ve sırf bunun için bile yaşamayı göze almalıydım. Aldım! Tek taraflı sevdim. Boşluktaki yanımı da ona verdim. Gözlerindeki sığınakta, kendimi kalbimden astım. '' Denize aşık olanlar gel-git'ine katlanır.'' dedim. Gitti ama gelmedi. Bir adım bile yaklaşmadı bana, hep uzakların yakını oldu. Yokluğum belki hatırlanır dedim uzak yerlerden. Ama sevilmeyen hatırlanmıyor, gerçekten yitirilmeden. İnsan neler öğreniyor yaşarken. Mesela aşk acısı kalpte oluşuyor ama asıl yarayı ruh alıyor. Yani sonunda her şarkı bitiyor ama hiçbir şarkı ölmüyor.
Reklam
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Bir kere şehirlerden uzaklaşmalı,tekrar kırlara çekilmeliyiz. Kâra dayalı tüketim toplumunun zorunluluklarından ve dayatmalarından uzak durmaya çalışmalıyız. Daha mütevazi, daha az tüketime ve şaşaya dayalı yaşamlar peşinde koşmalıyız. Minimal yaşamalıyız. Aşırı tüketimden uzak durmalıyız. Dünyanın merkezine kendimizi koymaktan vazgeçmeliyiz. Mutluluk peşinde değil, dinginlik peşinde olmalıyız ve mutlaka ve mutlaka hala var olduğunu sandığım duanın sesine kulak vermeliyiz. Dünyanın güneşin etrafındaki dönüş hızına dönmeliyiz. Kentin sanal zaman ve mekanlarını bir yana bırakmalıyız. Bunu da ancak yaşamın hedeflerini ve amaçlarını yeniden gözden geçirerek yapabiliriz.
Merhaba kitapseverler #KaranlıkSarmal#AslıhanDoğa#srebrenitsa#edebiyat#roman#ozlemli_kitaplar#okudumbitti "Gel bakalım, ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım ateş mi seni yakar sen mi ateşi? (Şems_i Tebrizi) "Onun varlığının olmadığı bir dünyada,sevgisinin olmadığı bir dünyada herşey anlamsızdı.
Bütün bir hayatı birlikte sürdürülebilir kılmanın mümkün olmaması doğal olabilirdi. Doğal olmayan, bağları gevşeten ve hatta koparan nedenin olmasıydı. Değişen yaşamlar kendi çemberini yaratırken, gereksinimleri ölçüsünde doğanın özündeki sevgi bağından uzak bir bağla ilişkiler kurulmaktaydı.
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.