Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dua kadar insanları birbirine yaklaştıran, bir araya getiren çok az şey vardır hayatta. Bu, inanıyorum ki, bütün dinler için, özellikle de, Allah'la insan arasında herhangi bir aracının varlığını zorunlu görmeyen İslam dini için bütünüyle doğrudur. İslam inancında ruhbanlığa, papazlığa ve hatta örgütlü bir 'kilise' kurumuna yer verilmemesi, cemaatle namaz kılarken her müslümanın kendini, ortak bir ibadet eylemine sadece katılan biri olarak değil, onu bizzat gerçekleştiren, ikame eden etkin bir özne olarak hissetmesini sağlamıştır. İslam'da törensel tapınma formları olmadığı için, cemaat namazına imamet etmek olsun nikah akdetmek yada cenaze namazını yönetmek olsun, herhangi bir ibadetin icrasında yetişkin ve akıl sahibi bir müslüman önderlik yapabilir. Allah'a ibadet için özel olarak 'görevlendirimiş' kimselere ihtiyaç yoktur İslam'da. Ulemanın yada müslüman topluma liderlik yapan kimselerin, sıradan müslümanlara göre, akaid ve hukuk alanında bir uzmanlık bilgisine sahip olmaktan başka bir ayrıcalıkları yoktur.''
‘’Uzun yıllar boyunca okula gideriz, kimilerimiz 20 seneyi aşkın örgün eğitim alır hata ardından 4-8 yıl staj, burs, uzmanlık eğitimine devam eder. Bunların hepsi daha fazla bilgi edinmek için. Fakat bilgi edinmenin ardından neyin geldiğini kaçımız düşünüyor? Eğitilmeye yaklaşık 20 yıl harcarız. Fakat ardından gelen 40 yıl ne olacak? Belki sizler bu sırayla düşünmüyordunuz ama ben cehaletin ardından bilginin değil bilginin ardından cehaletin geldiğini söylüyorum’’.
Reklam
Gerçek şu ki, her zeki insan, iyi bilirsiniz bunu, bir gangster olmayı ve salt şiddet yoluyla toplum üzerinde egemenlik kurmayı düşler. Bu iş, bir takım uzmanlık konularını işleyen romanların düşündürebileceği kadar kolay olmadığı için, genellikle, politikaya bel bağlanır ve en acımasız partiye koşulur. Herkese egemen olmak bu yolla mümkün oluyorsa, ruhunu küçültmenin ne önemi var değil mi?
Sayfa 40 - Can yayınları 4. BaskıKitabı okudu
Bir rolü başkalarıyla değilde yalnız başına yaşayan biri, bariz psikolojik tehlikelerle karşı karşıyadır. Aldatma eylemi kendi içinde çok emek ve sabır gerektirmez; tecrübe konusudur, profesyonel uzmanlık konusudur, çoğumuzun edinebileceği bir beceridir. Oysa bir üçkağıtçı, bir aktör ya da kumarbaz gösterisinden sonra hayranlarına dönebilirken, gizli ajan böyle bir rahatlamadan yoksundur. Onun gözünde, aldatma her şeyden önce kendini savunma yöntemidir. Kendini sadece dışarıya karşı değil, içeriye ve dürtülerin en doğal olanına karşı da savunmalıdır; bir servet kazanıyor da olsa, rolü bir ustura almasını yasaklayabilir;bir bilge de olsa, ancak sıradan sözler mırıldanmak zorunda kalabilir;sevgi dolu bir eş veya baba olsa da, normalde açılacağı kişiler karşısında her koşulda kendisini tutmalıdır.
Sayfa 138Kitabı okudu
624 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle Yazarı hem uzmanlık alanında bu kadar ilerilere gitmesinden ötürü hem de bu derece kaliteli roman yazmasından ötürü tebrik etmekten ziyade gururlanıyorum. Osmanlı Devleti'ni son zamanlarda alışık olduğumuz şekilde harem hayatı, koridordan geçene göz dikme özellikleri ile değilde gerçekten olması gerektiği gibi eğitimleri ile düşünceleri ile hedefleri ile sağlam bir araştırmanın meyveleri ile beraber çok sağlam bir şekilde Beyazıt Akman'ın bu romanı ile okuyoruz. Fatih Sultan Mehmet ile olan bölümleri az bulsamda Molla Gürani, Kurtçu Doğan ve Anatonia Rizo' ya kadar ve daha da birçok arka plandaki gerçek kişiler ile sayfaları okuyoruz. İlk 20 sayfaya kadar yazarın dili ağır gelse de ilerleyen sayfalarda sürükleyicilik akıyor son 40 sayfada ise sayfaları nasıl ve ne hızla çevirdiğinizi anlayamıyorsunuz bile. Tarihi roman okurlarının kesinlikle okuyacağı ama Harem ve Altın Yol meraklılarının varlığından haberleri bilr olmadığı yada olupda okusalar da anlamakta güçlük çekecekleri harika bir roman Dünyanın İlk Günü, kesinlikle okuyun. Son olarak Beyazıt Akman'ın Katolikliğe karşı aşırı bir antipatikliğinin olduğunu düşünüyorum. Satılarca oluşan diyaloglarda Molla Gürani veya başka birinin ağzından Yazar kendi düşüncelerini adeta Katolik dünyasına arka arkaya saydırdıkça saydırıyor ve bununla beraberde Yeniçerileri süper iyi mega güçlü olarak göstermeside sanki biraz basitçe kalmış gibi.
Dünyanın İlk Günü
Dünyanın İlk GünüBeyazıt Akman · Epsilon Yayınları · 20183,329 okunma
420 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Güven vererek katil avlarına avcı oluyor.O yakışıklı bilgili ve uzmanlık alanı insan psikolojisi.Tüm kurbanlarının kanını alarak ne yapmaya çalışıyor,merak ile okuyacağınız çok sürükleyici bir polisiye ...
Psikopat
PsikopatKeith Ablow · Pegasus Yayınları · 2008759 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Enerji, termodinamik, entropi ve zaman hakkında temel düzeyde bilgiler veren bir kitap. Kavramlar ve bilimsel bilgiler gayet anlaşılır. Uzmanlık alanınız ile ilgili olmasa bile bilim kitaplarına meraklı iseniz anlamakta zorlanmadan okuyabileceğiniz bir kitap.
Evreni Yöneten Dört Yasa
Evreni Yöneten Dört YasaPeter Atkins · Alfa Yayıncılık · 201454 okunma
515 syf.
·
Puan vermedi
Beşir Ayvazoğlu'nun Ateş Denizi romanı tam bir uzmanlık romanı aslında. Hem yazan için hem de okur için. Şöyle ki, kitap 1930'lardaki üniversite reformu(!) sonrası tasfiye edilen hayali bir kişi olan Galip Tahiroğlu adlı İstanbullu bir akademisyenin üzerinde kurgulanmış. Reformla birlikte Türk musikisi yasağı da getirilince bir süre önce vefat eden Tanburi Cemil Bey'in hayatını araştıran Galip Bey'in bu uğraşı işleniyor. Kitap dönemin inkılapçı zihniyetine ve bazı saçma uygulamalarına da yer veriyor. Öztürkçeçilik, soyadı alımındaki ilginçlikler, eski harflerin yasaklanması, diğer yasaklar, gazeteler vs. Kitapta hayali birkaç kişinin dışında çoğu gerçek isimler. Atsız, Necip Fazıl, Peyami Safa, Mükrimin Halil Yınanç, Tanburi Cemil Bey, Halet Çelebi, Reşit Galip, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Abdülhak Hamit, Şeyh Galip, I. Abdülhamid gibi pek çok ismi de romana dahil etmiş. Sıkı bir edebiyatçı, musikiperver ve dönem meraklısıysanız mükemmel bir eser. Ancak sıradan okurlar için biraz sıkıcı olabilir.
Ateş Denizi
Ateş DeniziBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2013167 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Arthur Schopenhauer'dan sonra beni en çok etkilemiş insan Edgar Allan Poe... Kimilerine göre edebiyatın en kara, kimilerine göre en belirsiz tarafının temsilcisi. Gotik edebiyatının öncülerinden tabi ki korku, gerilim ve polisiye türlerininde. Morgue Sokağı Cinayetleri kısa bir kitaptır. Kitapta cinayet mahali ve cinayet mahalindeki insanların detaylı bir tasviri vardır, detaylı tasvirler de Edgar Allan Poe'nun uzmanlık alanına girer :) Hacettepe de okuyan ve ya ziyaret etme şansı bulunanlar için söylüyorum dil öğrencileri duvara portresini çizdiler ve ünlü sözlerinden bir kaçını eklediler bizzat şahitlik ettim :) Edgar'dan etkilenip birçok kısa ve uzun metrajlı film çekilmiştir, dizilerde mevcuttur. Benim favorim " The Following " dizisidir. Bu arlar yeni bir dizi arayanlar hiç düşünmesin. Dipnot: Diziye kendinizi kaptırıp, yazarın diğer kitaplarını okumayı ihmal etmeyin :)
Morgue Sokağı Cinayeti
Morgue Sokağı CinayetiEdgar Allan Poe · Notos Kitap · 201914,6bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.