Bazen duygularımızı anlatmak için heybemizde afilli sözcükler bulunmasına gerek yoktur. İki kelime yeter duygularımızı anlatmaya. Büyük Sözcük Fabrikası da âşık olduğu kıza duygularını açıklamak için güzel kelimeler toplamaya çalışan bir çocuğun hikâyesini anlatıyor. Konu o kadar güzel ve nahif bir şekilde anlatılıyor ki bayıldım! Üstelik Değirmenler Vadisi kitabından tanıdığımız Valeria Docampo harikulâde çizimleri ile kitaba can suyu olmuş diyebilirim.
Bir ülke düşünün ki orada yaşayan insanlar hiç konuşmaz denilecek kadar az konuşuyor olsunlar. Evet, evet var mı böyle bir ülke demeyin. Var; çünkü Büyük Sözcük Fabrikası'nın ülkesi orası. Bu ülkede, konuşabilmek için önce o sözcükleri satın almak sonra da yutmanız gerekiyor. Fabrika, sürekli yeni sözcükler üretse de bazı sözcükler var ki onlar diğer tüm sözcüklerden daha çok para ediyor, hâliyle zengin olmayan insanlar o sözcükleri pek kullanamıyor. Çok parası olmayan insanlar da bazen çöpleri karıştırıyor, orada kendilerine güzel sözcükler bulmaya çalışıyor. İlkbaharda bazı sözcükler indirime girse de işinize yarayabilecek sözcük bulmak çok zor. Ama günlerden bir gün Özgür filesiyle yeni üç tane sözcük yakalıyor. Lâkin onları saklıyor, konuşmuyor; çünkü onları aşık olduğu kız olan Cemile için söyleyecek. İyi de birine "Seni seviyorum" kelimeleriniz olmadan bunu nasıl söyleyebilirsiniz? Üstelik Özgür'ün yakaladığı üç kelime yalnızca "kiraz, toz, sandalye" iken?