Eminim birçok kişiye sorsam hayatını, malını, mülkünü, bütün her şeyini vatanı için feda etmekten kaçınmazlar. Ama ya vatanınız yanlış olan, savaşa neden olan; katliamlar, soykırımlar yapan, sayısız savaş suçu işleyen; insan haklarını, canlarını hiçe sayan; faşist bir diktatörlük, bir korku rejimi tarafından yönetiliyorsa?
Ana karakterimiz Ferdinand vatanından kaçarak İsviçre'ye sığınmış, hayatını bu rejimden kurtarmış bir sanatçı, daha doğrusu kurtulduğunu umut eden, ama birkaç sayfa sonra göreceğimiz gibi kendini bu rejimin ellerinde bulmuş bir koca. Onun eşi Paula ise onu çok seven ama kocasının korkaklığından, ürkekliğininden nefret eden, kocasını bu rejime teslim olması gerekmediği, o ellerin İsviçre'de hiçbir kuvveti bulunmadığı, yanında kalması gerektiği konusunda ikna etmeye çalışmaktan geri durmaz.
Peki Ferdinand hangi tarafı seçecek: Vatanını mı Hayatını mı?
O da okuyucuya kalsın :D