"Dünyalılar,
birazdan okuyacağınız inceleme, tehlikeli ve şüpheli bilgiler içermektedir. Yazılanların birçoğu gerçektir. Mason biladerliği de gerçektir.
Bay K. keyifli okumalar diler."
"Benim de kendime göre bir hayalim var. Benim de kendime göre rüyalarım, hülyalarım, hayallerim var.
Eksik olan bir şeyi bir şekilde deneyim
"Tüm kurumları Avrupa'dan almak hastalığına tutulalı beri, Tarihimizi okumaz olduk. Kendi tarihine yabancı kuşaklar yetişti Türkiye'de. Geçmişle aramıza bir Avrupa setti inşa ettik."
***
Bugün ben biriyle tanıştım. Yeni bir yazar :) Yeni bir yazarla tanışmak zordur çünkü biraz ketum davranırlar, öyle hemen açıvermezler halet-i
Herkesin iyi kötü, yürüdüğü bir yol vardı. Herkesi yoldan çevirmeye çalıştın sokağın köşesinde durup. Hepsi de sana içinden güldü. Dur bakalım, dediler. Dur bakalım hele. Biz mi bilmiyoruz nasıl yaşanacağını? Dünkü çocuk, bize akıl mı öğretiyorsun? Başka bir şey yapmak gerekseydi elbette biz bulurduk bugüne kadar senden önce. Senin ortaya
Allah'a (cc) yüz binlerce kez hamd olsun ki bu aziz dini bizlere bir niImet olarak bahşetti. Yine Rabbimize yüz binlerce kez hamd olsun ki bu dinin nasıl yaşanacağını, kendisinin bizden nasıl bir kulluk istediğini açıklayan Kuran'i bize gönderdi. Yine yüz binlerce kez hamd olsun ki o ilahi vahyi bize tebliğ eden, tebyin eden, açıklayan, talim eden, öğreten âlemlere rahmet olan, en güzel örnek Efendimiz'i (sas) bize gönderdi. Yine yüz binlerce kez hamd olsun ki o en güzel örneğin mübarek ellerinde yetişen ve her biri hayatın farklı bir alanında örnek ve model olan sahâbi efendilerimizi karanlık dünyamızı aydınlatmaları için yıldızlar, yol göstermeleri için nehirler, sarsıntılarımızı önlemek için dağlar olarak bize gönderdi.
Önünüze bir kutu getirip koydular ve asla açmamanızı söylediler. Kutuyla başbaşa kaldığınız daha ilk anda açma planları yapıp yaklaşırsınız kutuya. Açarsınız dev heyecanla. O da ne! Bir kutu daha. İlginç bir merak bürüdü tabi artık. Onu da açtınız. Aman Tanrı’m! Bir kutu daha... Merakınızı hiç yitirmeden ama biraz da sabırsızlanarak onu da
Lozan Antlaşması hakkında bir çok kitap yazıldı. Gizli maddeleri var dendi, yüz yıl sonunda antlaşma geçersiz olacak denildi, hezimettir-zaferdir falan denildi de denildi. Ama hiç kimse gerçekleri anlatmadı. İşte bu eser size Lozan Antlaşmasını gerçek bir şekilde hem de belgelerle anlatacak.
Sevtap Demirci ile üniversitemizdeki bir konferansta
“. Duygu Asena’nın adıyla bütünleşen eser; kadın meselesini geniş bir toplumsal platforma taşımış, Duygu Asena’yı Türk okuyucusuna iddialı bir isimle tanıtmıştır. Asena’nın yumuşatarak ve sadeleştirerek feminizmin söylemlerini geniş kadın kitlelerine sunduğu Kadının Adı Yok dönemi için öncü bir eserdir. Kitap baştan sona bir kadınlık hali
Sessizliğe Hayranlık, Son Hediye ile 1likte nehir roman olarak geçen kitaplarıdır yazarın. Aslında ilk okumak istediğim kitabı Son Hediye ydi ama yazar hakkında bilgi edinmek için kitabın girişindeki yazar ve eserleri hakkındaki bilgileri okurken bu 2kitabın nehir roman olduğu yazınca elimde olmayan Sessizliğe Hayranlık gelene kadar beklemek
Kitaba başlarken yazarın ilk sözü:
“Eğer bir gün "acı"nın tarihi yazılırsa, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Zonguldak kömür ocaklarında uygulanan "işçi mükellefiyeti"nin, kısaca, "mükellefiyet"in de sözü edilir herhalde.”
Evet, bir gün acının tarihi yazılsa ve oradaki olaylardan bahsedilmese o kitap eksik kalır
* İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.
* İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.
* Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.
* “Önce Kelime vardı,” diye başlıyor
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."