Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
600 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
69 günde okudu
Büyük Ayrılık, Kemal Anadol
Osmanlı Devletinin son zamanları... Balkanlarda yaşanan toprak kayıpları ve isyan eden milletler. Osmanlı'ya içerde baş kaldıran küçük çeteler. 1. Dünya savaşına giren devletlerin insanlar üzerinde açtığı telafisi dahi olmayan büyük yaralar. Suyun iki yakasında iç içe kardeşçe yaşayan insanların savaşın yarattığı korkuyla yaşadıkları toprakları, anılarını dostluklarını geride bırakarak göç etmeleri. Toprağından koparılan, kopmak zorunda bulunan insanlar. Dağılan aileler. Aynı mahallede yaşayan insanların düşman cephelerde askere alınmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı. Savaşların tüm insanlar üzerindeki iğrenç yüzünü tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor Kemal Anadol. Foça, İzmir, Aydın, Midilli ve yakın civarda yaşanan olaylar. Mübadele dönemininde Ege kıyılarında yaşananlar.
Büyük Ayrılık
Büyük AyrılıkKemal Anadol · Doğan Kitap · 201323 okunma
SON DAKİKA❗ 🔹Ticaret Bakanlığı: - Devlet düzeyinde alınan tedbirlerin ikinci aşamasına geçilmiş, İsrail'le ilgili ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünleri kapsayacak şekilde durdurulmuştur. 🇹🇷💪🏻🇵🇸
Reklam
İslām, kıyamete kadar baki kalacak son/tek Hak Din ise, onun temel kaynakları bakımından bize ve gelecek kuşaklara kadar hiç bir noksanlığa maruz kalmadan ulaşmış olmasındaki zaruret de bedihidir. Aksi halde Yahudiliğin ve Hristiyanlığın başına gelenlerin İslam'ın da başına gelmesi kaçınılmaz olurdu!
İp cambazı metaforu
Herhangi bir hareketten kaçınmanın sonucu olan statik denge hiç de güvenilir değildir. En ufak bir rüzgar esintisi felakete, dışarıya ilişkin en ufak değişiklik düşmeye yol açabilir. Varlığı koruma alanı son derece sınırlıdır, bir başka deyişle, tek bir noktayla sınırlıdır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Bir Sedan* her zaman tekrarlanmayacaktır. Sedan aslında bir rastlantıdır ve Prusya kralının lütfu olmadan, Napolyon'un imparator olarak bir daha Paris'e dönemeyecek olmasından çıkmıştır. Her zaman Mac- Mahon gibi yeteneksiz, Bazaine gibi hain generaller de olmayacaktır. * Sedan muharebesi sonunda Alman kuvvetleri Paris'e kadar yürüyerek ikinci Fransa İmparatorluğu'na son vermişlerdir
Sayfa 836 - Yapı Kredi Yayınları
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gizli Başyapıt ___ Honore de Balzac
Dünyaca ünlü fransız yazar Honore de Balzac gizli başyaptı adlı kitabi taktire şayan Kitabın kahramanı çok sıradışı çok usta bir ressam Frenhofer adlı ressam 10 yıldan fazladır hayatımın aşkı dediği bir resim üzerinde çalışıyor ve ondan resim sanatı öğrnemek için onun yanına gelen iki acemi ressamda olaya dahil olunca hikaye başlıyor son derece çarpıcı sanat resim ressam sanatçının derinliği sanat bakış acısı özellikle resimle ve resim sanatına ilgili olan ressamların okuması gereken çok güzel bir kitap. Honore de Balzac Gizli Başyapıt, Aşk bir gizemdir, sadece gönüllerin dibinde yeşerir.
Gizli Başyapıt & Sarrasine
Gizli Başyapıt & SarrasineHonore de Balzac · Karbon Kitaplar · 20203,750 okunma
Reklam
Kendi sesimden dinlersem kendimi, anlatamadığımda şiire vurursam işi belki geçer dedim.. Ben Sidelya.. Nahif, kırılgan, hayalci.. Cennette açan o çiçek olabilir miyim bilmiyorum. Saate bakmayı hiç sevmiyorum. Zaman giderken ben gitmiyorum çünkü. “Bu son” dediğimde kimse inanmasın, hiçbir şeyin sonunu getiremiyorum. Filmlerin bitiş jeneriğine takılıp kalışımdır ispatı. Çok deneyip olduramadığım şeyler var, olmadı diye vazgeçmiyorum. Hiç susmuyorum, devamlı yazıyorum. Sanırım bu yüzden çok susanların yoluna ölüyorum. Bana kimseye benzememe ayrıcalığı veren kusurlarımı seviyorum. Milattan önce doğsaydım kesin filozof olurdum diyorum. Zamanın içindeyim ama büsbütün de dışında. Bu paradoksa her defasında yeniliyorum. Derin konular hakkında konuşamamak yalnızlığından muzdaribim. Derin gözlere inanıyorum, derin sözlere, Kafdağı’nın ardındaki ihtimallere, kendimi anlatmak isteğim tekil kişiye. Dünyada taştan yığınlarım yok, evimi bir ben biliyorum ve emanet rüyaların sahibini. Yaşım hurdaya çıksa bile gönlümün taze bir çiçek olarak kalacağından eminim, bu yüzden ölümden sonrasına iman ettim. Yanmak mı? Bilmem. Uzak bir kahkahadır kulağımda cennet. Yanmaktan duyamıyorum.
Esra Yıldırım
Esra Yıldırım
SON AŞK
Son aşkımdır bu -sen- ve son çile, Günümün son fecri, sonu artık; Giriver inince gün, aralık Kapımdan gelinlik elbisenle. Onu sevmekle geç, ey yaşamak!
"Bütün ömrümüzü, hakkımızda en ufak bir şey bile bilmeyen ama hakkımızdaki her şeyi bildiklerini iddia eden insanlarla birlikte geçiriyoruz. En yakın akrabalarımız ve dostlarımız bile bir şey bilmiyor, çünkü kendimiz de çok az şey biliyoruz. Yaşamımız boyunca kendimizi keşfetmeye çalışıyoruz, sonunda zihin gücümüzün sınırına gelince de pes ediyoruz. Çabalarımız tam bir hayal kırıklığı ve mutlak bir ölümcül depresyonla son buluyor. Yetkili olmadığımızı düşündüğümüz için iddia etmeye cesaret edemediğimiz şeylerde, başkaları bizi eleştirmekten geri kalmıyor, bilerek ya da bilmeyerek içimizdeki her şeyi görmezden geliyorlar. Her daim başkalarının fırlatıp attıkları oluyoruz, her yeni günde de kendimizi tekrar bulmak, toparlamak ve birleştirmek zorundayız. Yaşlandıkça daha sert yargılarda bulunuyoruz ve karşılığında iki kat sertlikte yargılara da alışmalıyız."
Sayfa 83 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Albert Einstein hayatının son otuz yılı boyunca, birleşik alan kuramı olarak bilinen kuramı -doğanın kuvvetlerini, tutarlı bir tek çerçeve içinde tanımlayabilen bir kuramı- yakalamaya çalıştı. Einstein'ı harekete geçiren nedenler, genellikle bilimsel çalışmalarla ilişkilendirdiğimiz şeyler, örneğin şu ya da bu deneysel veriyi açıklama çabası değildi. Tutkuyla sarıldığı bir inançtı onu harekete geçiren; evreni derinden anlamanın, onun en hakiki mucizesini, dayandığı ilkelerin basitliği ve kuvvetini ortaya koyacağı inancıydı. Einstein evrenin işleyişini, onun güzelliği ve zarafeti karşısında hepimizi hayretler içinde bırakacak önceden erişilmemiş bir açıklıkla resmetmeyi istiyordu. Bu saatte hayalini hiç gerçekleştiremedi.
Sayfa 3
Reklam
"Maalesef Platon'un toplum modeli son derece anti-demokratikti ve insanları yalanlar ve gücün birleşimiyle kontrol altında tutuyordu. Gerçekliğin yanlış temsillerini verdiğini düşündüğü için, sanatın büyük bir kısmını yasaklardı. (...) Platon'un ideal cumhuriyetinde yaşamın her alanı yukarıdan sıkı bir biçimde kontrol altına alınırdı. Bu, şimdilerde bizim totaliter devlet diyeceğimiz şeydir. Platon insanların oy vermesine izin vermenin yolculara geminin dümenine geçmeye izin vermeye benzediğini düşünüyordu - ne yaptığını bilen insanların yetkiyi ellerine almaları çok daha iyiydi."
Sayfa 19 - Sokrates ve PlatonKitabı okuyor
Olağanüstü bir güzelliği ile meşhur olan bir kadının taze güzelliği hazana erince aşkla alakalı o eski zaferleri gönlünde bazen bir gurur bakiyesi olarak kalıyor. Son bulmayacak zannettiği o güzelliğine zamanın açtığı, ilk gedikleri hemen tamir etmeye ve bu zor işlerdeki başarılarını kendi kendine elde etmeye uğraşıyor. Bir kere insan o mevsime girdi mi çok geçmiyor, karlar yağıyor, artık ömür kışının amansız rüzgarlarıyla hırpalanan o çehreyi tamir etmek güçleşiyor.
Sayfa 52
İnsanlığın, Adem'den son adama kadar gâyesi, güzel, doğru ve iyiden başka ne olabilir?
Asli meselelerinden uzaklaşmış, zihni ve kalbi istinatgâhını yitirmiş, güncelin attığı her topa gözü kapalı giren, bir gün sonra hatırlamayacağı kadar önemsiz herhangi bir meseleye kıyametin gerçekleşecek son alametiymiş gibi hararetle dalan, birilerinin kafasını gözünü yarmaya hangi ahlaki vazgeçilmezlerinden vazgeçerek gittiğini düşünemeyen, bütün cephelerin ötesinde korunması gereken asli cephenin Hakk'ın 'hak ve hukuku” olduğunu unutan koca bir kalabalık hâline geldik bugün. Sürekli bir 'kritik durum' içindeyiz ve bunu mazeret kılıyoruz sürekli, her türlü asılsız hâllerimize.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.