Ya ne yapmak lâzımmış?
Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi,
Bir ağaç gövdesini, tıpkı sarmaşık gibi,
Yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
İstemem eksik olsun!
Herkes gibi, koşarak,
Yabanın zenginine methiyeler mi yazmak?
Yoksa nazırın yüzü gülecek diye bir an
Karşısında takla mı
Ya ne yapmak lazımmış?
Sağlam bir dayı bulup çatmak sırnaşık gibi,
Bir ağaç gövdesini tıpkı sarmaşık gibi,
Yerden etekleyerek velinimet sanmak mı?
Kudretle davranmayıp hileyle tırmanmak mı?
İstemem eksik olsun! Herkes gibi, koşarak,
Yabanın zenginine methiyeler mi yazmak
Yoksa nazırın yüzü gülecek diye bir an
Karşısında takla mı atmak
( Finlandiya’da Haydut Karokep’in haydut olmadan önce yaşadıkları )
Bir gün baktım ki bizim efendinin deposundaki kantar hilelidir. Köylülerden aldığı malları bir kantarla, köylülere sattığı buğdayı başka kantarla tartıyor. Her ikisiyle de köylüleri aldatıyor. Senelerden beri bu işin böyle devam ettiğini, benim de bilmeyerek kendisine hırsızlıkta yardım ettiğimi anladım. Fena halde canım sıkıldı. Elimdeki paraların hepsini köylülere dağıttım. Mağaza sahibine de temiz bir dayak attım. Kurtarmasalardı ihtimal ki canını da çıkaracaktım.
Mahkemede beni mahkûm ettiler. Sahte kantarlardan bahsetmeyi düşündüm. Fakat köylüler kantardan şikayet etmeyeceklerine dair imza ile taahhüt altına girmişler. Vazgeçtim.
Esirler, budalalar, şikayet edecek olurlarsa, mağaza sahibi artık veresiye vermez diye korkuyorlardı. Ben de sustum. Esirlerden nefret ettim. Bunları hesap sormaya ve isyana teşvik için dövesim geldi.
İnsanlar yaptıkları iyilikleri hep veresiye defterine yazıyor. Bir gün çantayı alıp sokağa çıkacaklarını ve bir haciz memuru gibi alacaklarını toplayacaklarını düşünüyorlar. Bu dünyada ya da öteki dünyada... Fark sadece zamanlamada
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin ,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin
Kredi veya itibar denilen şeye çok fazla güvenmemeli. İnsan bir kere böyle alıştı mı çoğunlukla içine düştüğü zararı hissedemiyor. "Veresiye içen iki defa sarhoş olur" atasözü boş yere söylenmemiştir.