Yola çıkmak, haklı çıkmaktır" diyordu şair,
ben de diyorum;
Yola çıktıysan, yoluna girmeye başlamış demektir bir şeyler. Yolunu bulmuş demektir kalbin "Yola ne hacet?" der kimi, zaten doğduğundan beri bir yolda değilmiş, yolcu değilmiş gibi, hayatin bir yol hikayesi olduğunu bilmiyormuş gibi; Kalbin aramaya ve bulmaya meyyal olduğunu unutmuş gibi.
Oysa bir yol lazımdı insana, bir de yara.
"...sırat için, insan olmak için bir yara."
Yoldaydım hep yoldayım da lâkin yeniden başlıyorum sanki her defasında.
Yeni yürümeye başlamış bir çocuğun heyecanıyla. Yürümeyi bulan kaşifin hayretiyle.
Sahi ilk kim buldu bu yürümeyi?
Yolu, yolcu olmayı.
Kim söyledi ilk gitmenin türküsünü, gitmenin ağrısını, kal- manın sancısını, ilk kim yaşadı sahi bunları?
Yoldayken durup kalbiyle halleşmeli insan, zira kalbinden başka daim yol arkadaşı yoktur insana.
Yolda bazı zamanlar kelimeleri yitirdiğim, yürümeye gücüm
kalmadığı vakit dönüyorum kalbime; Bir teselli ver dercesine bakıyorum ona usulca.
Bana huzurlu bir şeyler söyle kalbim diyorum.
Ne bekliyor beni yolun sonunda?
Yolumda ne var?
Beni solumdan eden acılardan kurtaracak bir şeyler söyle
kalbim, de ki;
Yolun sonu vuslat, yürürsen bulacak seni çektiğin sıkıntıla- rın rahmeti, beni yanına alırsan her netice güzel.
Sonuçta, çok şükür biliyorum ki;
Allah var ve Kerim.
Rabia Hatun
“Vuslat ne demektir, bunu hicrâna mı sorsam?
Hicrân bilemez, belki de cânâna mı sorsam?
Mecnun bu muammalar ile sahralara düşmüş;
Bilmem ki, gidip bende o hayrâna mı sorsam?”
Kaslarınız metabolizma hızınızı ve yaşlanmanızı belirleyen en önemli noktalardan biridir. Ne kadar çok kas kitlesi o kadar geç yaşlanma ve yüksek metabolik hız demektir.
~^~
Aşkın Diyalektiği
Rasim Özdenören, tasavvufi kavrayışın kılavuzluğunda bizi Doğu'nun ve Batı'nın bahçelerinde gezdirmektedir. "Aşkın beka ile olan ilintisinin onun sürekli arayış halinde olmasını ve menzilin ulaşılmazlığını gerektirdiğini söyleyebiliriz," diye yazar. Daha kitabın başında, bir duyuş vasatı ve vasıtası olarak kalbe işaret
Kör Baykuş’tan sonra bu incelemeyi artık The Sixth Sense filminde “I see dead people.” diyen çocuğun kafasıyla yazıyorum. Beynim hala hafif dumanlı fakat bu sefer daha iyi gibiyim. :)
Ne kadar Kör Baykuş’a önce inceleme yazmış görünsem de aslında yazarın öykü dilini tanımak ve uzun öyküsü –yada roman olan Kör Baykuş’la kıyas yapmak için öncelikle
Özdenören sevilen nesnenin cazibesinin güzelliğini önceleyeceğini belirtiyor. Burada o cazibeyi yapan şeyin ne olduğu sorusu cevapsız kalıyor. Ne oluyor da birden diğerlerinin hiç de güzel bulmadıkları bir kişinin çekim alanına giriyorum? Burada Hz. Mevlana'dan bir örneği imdada çağırabiliriz. Bir gün halife Leyla'yı çağırır ve onu gördükten sonra
"ŞEB-İ ARUS" Düğün gecesi demektir.. Mevlana ölüm günü "Hakk'a vuslat" yani "Yaradana Kavuşma" saymıştır. " Dünyada doğum günü değilde, vefat günü kutlanan tek kişi Mevlana'dır. ölüm gecesi onun için düğün gecesidir. (Şeb-i Arus)"
"Hakk'a kavuştuğum gün tabutum yürüyünce
Şu dünyanın dertleri ile dertleniyorum sanma
Bana ağlama, yazık yazık deme.
Cenazemi görünce ayrılık, ayrılık diye feryat etme
Beni toprağa verirken elveda, elveda diye ağlama
Gün batımını gördün ya, gün doğumunu da seyret.
Hangi tohum yere atıldı da çıkmadı
İnsan tohumu hakkında niye yanlış bir zanna düşuyorsun"
Hazreti Mevlana, vuslatının üzerinden asırlar geçse de eserleri ve fikirleriyle yolumuzu aydınlatmayı sürdürmekte; merhameti, güzel ahlâkı, sözleri, hayrı, sabrı telkin eden nasihatları ve asırlara sığmayan hoşgörüsüyle bütün insanlığı kendisine hayran kılmaktadır.
"Her Dem Şeb-i Arus...zikreyler şirin sözlerin
Ezeldendir Arar Beni..O Güzel Gözlerin."
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız.!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir."
"Aşkın Sesi'ne kulak verin..!!
Bil ki, güzellikler de var bu hayatta..."
Gönüllerde müstesna bir yeri olan, büyük mutasavvıf Hazreti Mevlana'yı Hakk'a yürüyüşünün 745.yıl dönümü vesilesiyle Rahmet ve Hürmetle yad ediyoruz.
Allah'a zikri; zikrin içerisindeki tefekkürü barındıran tüm gönüllere selam olsun.
Ermek, her daim vuslat içerisinde olmak ve her daim istemektir. Ne zaman ki istemenin sonuna vardığına ve muradına erdiğine kanaat getirirsen işte o zaman bu yoldan vazgeçmişsin demektir.
1. "Mutlu aşk yoktur." Çünkü her aşk sona ermekle hükümlüdür, doğası bunu gerektirir. Aşkın bitmesi ise gözün açılması ve daha önce maşuka (sevilene) dair görülemeyen eksikliklerin neşvünemâ bulmasıdır.
2. Her aşk içinde bir ayrılık barındırır. İnsanın insa. na alışması aslında aşkın ölmesinden başka bir şey değildir. O halde her aşk
Sultan’a yakın olanın endişe ve teyakkuzu daha fazla olur. Çünkü gözünün önündedir Sultan’ın; ne hareketi ne de tasarrufları kaçar (O’nun) gözünden.
.
.
O kişinin makamı âli, şerefi yüce oldukça tehlike derecesi de o kadar büyük olur.
Çünkü nimet ve fazl-ı ilahinin cesametine mukabil şükretmesi lazımdır.
O Zat-ı Kibriya’nın hizmetinden en ufak bir yüz çevirme, şükründe kusur demektir.
Bu da O’na taatte noksanlıktır.
Allah Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur:
"Ey Peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayasızlık yaparsa onun azabı iki katına çıkarılır.”
Allah Teala Hazretleri bu ayetleri annelerimizin o Nebiler Sultanı’na yakınlıkları ile nimet bakımından noksansız olmaları münasebetiyle buyurmuştur.
Gel var da o zaman, Allah’a vuslat nimetine erenleri ve O’na yakınlık sırrına mazhar olanları, sen düşün! Allah Teala Hazretleri, yarattıklarına benzemekten münezzeh ve yücedir.
"O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.
O işitendir, görendir.” (Şûra, 42:11)
Hidayete erdirecek olan da sadece O’dur.
Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım
Yer değiştiren ben değildim..
Farklılaşan sendin
Sendin bana gelen aynalarla
Sendin bana gelen sendin..
Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı..
#Allahrahmeteylesin..
"-Aşık olmayı küçümseyecek kadar kibirliydim.
+Aşkın insanı ne kadar değiştirebileceğini bilemeyecek kadar tecrübesiz...
-Ama aşk, insanın kendisini terk etmesi demektir.
+Ama aşk, insanın göremediklerini artık ve ebediyen görmesi demektir.
-Artık ve ebediyen!
+Kavuşmayı özlersin...
-...Ama kavuşamazsın.
Çünkü vuslat varsa, aşk yoktur"
*|Şubat (16. Bölüm)
Hazret demek; tertemiz, saygın, yüce demektir. Hz. İnsan da; nefsini şirkten, küfürden ve Allah’ın sevgisi dışındaki bütün sevgilerden temizleyen, Allah ile nazar eden kul demektir.