Mum gibi erimiyorsa insan,
Yanıyorum dememeli;
Yanmaktan korkuyorsa kişi
Aşk Kapısından girmemeli
Ya Kor Yürekli olmalı insan
Ya da kor barındıracak kadar Yürekli
Gelecekle nasıl iletişim kurulabilirdi ki? Doğası gereği olanaksızdı. Gelecek ya şimdiye benzeyecekti, ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı, ki o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı.
Cebinden bir yirmi beş sent çıkardı.. İşte onun üzerinde de, küçük, sade harflerle aynı sloganlar yazılıydı, arka yüzde büyük biraderin portresi vardı.. Paranın üzerinden bile o gözler insanı izliyordu.. Paraların üzerinde, pullarda, kitap kapaklarında, bayraklarda, posterlerde, sigara paketlerinde, her yerde sizi izleyen gözler ve sizi sarıp sarmalayan bir ses.. Uyurken ya da uyanırken, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıdayken, banyoda ya da yataktayken, fark etmezdi, kaçamazdınız.. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey size ait değildi..
Genel bir kıtlık, ufacık ayrıcalıkların bile önemini artıtır ve dolayısıyla iki grup arasındaki farkın büyük görünmesine yardım eder... Kuşatılmış bir kentte olduğumuzu varsayalım. Burada varlıklıyla yoksul arasındaki ayrım, bir parça etinin olması ya da olmaması demektir.
"Cenova' ya indiğim sabah seni katiyen göremezdim.
Aklım başımda değildi küfür gibi huzursuzdum.
Herkes beni unutmuştu ben kimseyi unutmamıştım.
Zehra'yı unutmamıştım allahsız gözlerini unutmamıştım.
Sol böğrüme sanki çıplak bir hançer saplamışlardı."