Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türdaş(lar)ım için bir öykü
"Başkalarına muhtaç olmak, ayıp bir şeydir!" Bu sözünü hiç unutamadım onun. Unutmam da... Kim tarafından ve ne zaman yaralandığını hiç bilmiyorum ama güzel ve çekici bir kadındı. Güzelliği, en çok kendisini umutsuzca özlemesinden kaynaklanıyordu. Güzelliği, yüzündeki yitik seslerden, can çekişen anılardan, yüreğindeki umutsuz kanayıştan
Sayfa 5
Çoğu talihsizlik, iyimserlikle desteklenen cehaletten kaynaklanır. Genç bir adam dünyanın zevk almak için yaratılmış bir mutluluk yeri olduğuna, oysa burada yalnızca onu arama becerisinden yoksun olanların yaşadığına inanır: Bu noktada romanlar, şiirler ve dünyanın her zaman her yerde dış görünüşe verdiği riyakârca önem bunu destekler. O andan itibaren hayatı, doğal olarak pozitif zevklerden oluşan (az çok düşünümle gerçekleşen) pozitif mutluluğun peşinde koşmakla geçer. Hayatı pozitif mutluluğa ve zevke yönelik olduğundan hedefi haline geldiği talihsizlik tehlikesini üstlenmelidir. Var olmayan bir yaban avına çıkmak, bu genç adamı doğal olarak son derece gerçek ve pozitif talihsizliğe sürükler.
Reklam
Dost sûreti gözgüdürür bakan kendi yüzün görür Gelsin o kendisiz gelen ben râzımı sana direm Can gözüyle bakan görür Yunus gözüyle gördüğün Yoksa yaban gözü ile kimesneye ne söyleyem
Sayfa 238
"İnsan hayatı kaos ile kozmos arasında ikiye bölünemez. Aksine ihtiyaçlar, problemler, umutlar, korkular, bağlılıklar, ihanetler ve bunlara önerilen cevaplar olarak fikirler, sorgulamalar, hipotezler ve çözümler arasında hiç durmaksızın yeniden şekillenir. Hayat insana çelişkilerle gelir. Aksi takdirde düşüncenin arnavut kaldırımları arasında yaban otları gibi yeşeren belirsizliği anlamak için ne felsefeye ne de sosyal bilimlere ihtiyaç duyardık. İnsan hayatı kaos ve düzenden örülmüş bir ağdır. Bir oksimoron kullanmamıza müsaade edilirse, sosyal hayat kaotik bir kozmos, yani 'kaozmos'tur. Hayatın herhangi bir boyutunun varoluşu gibi, insan varoluşu da taban tabana zıt unsurların müşterek varoluşudur. Bu nedenle bütün belirsizlikler, bütün kuşkular, bütün indeterminizmler, bütün plüraliteler insanın sosyal gerçekliğinde, yani hayat formlarında ikamet eder. O vakit dili belirsizliğinden dolayı bir hurafe olarak değil, bizatihi belirsizliğinden dolayı bir "oyun" olarak ele almak gerekir."
Ortaçağ boyunca yaban domuzu hayatı yaşayan garplının sefaletine karşı, dünya ve âhiret hayatının bütün madde ve mânâ şartları ve ayrıca garbın Eski Yunan ve Roma tercübelerindeki kaybedilmiş hikmetler, aklın sınırları ve ruhun hakkı, bir ışık demeti halinde kümelenmiştir
İskitler gibi İrani ırktan veya Hunlar gibi Türk-Moğol ırkından olsunlar, bütün kuzey göçebeleri, hayatlarını at sırtında geçiriyorlardı ve bu step hayatı tamamıyla geyik veya yaban eşeği sürülerini kovalayıp sıkıştırmakla sonsuz çayırlarda antilopları takip eden kurtların koşuşlarını seyretmekle geçerdi.
Reklam
"Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz"
*Herakles: Yunan ve Latin mythos yazarlarını sonsuzca esinleyen efsanelik bir kişi. İnsanın doğaya karşı yenilmez saldırma ve dayanma gücünü simgeler. Kahraman olmayı kendi seçmemiştir, tanrı vergisi kuvvetinden de zevk duymaz. Herakles’e bütün işleri, kahramanlıkları zorla yaptırılır. (2) Adı : Asıl adı Alkides’tir. (3) Hayatı : Hera,
Sayfa 137 - Remzi Kitabevi - HeraklesKitabı okudu
Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz. Norveçli Yazar Henrik İbsen -Yaban Ördeği
Sayfa 43 - Kapı yayınlarıKitabı okudu
Dünyanın başka yerlerinde öyle memleketler vardır ki, düzenini periler kurmuş sanılır. Bastığımz yere sanki kadifeler döşenmiş gibidir; teneffüs ettiğiniz hava insanın başını döndüren bir kevserdir; kadınları çiçekler ve çiçekleri kadınlar gibi kokar, orada herkes, her dakika gülümser, her dakika, herkes için düğün bayramdır ve her oturulan sofra sanki bir hükümdarın sofrasıdır. Geceleri, sizi bekleyen yatak, kuş tüyündendir. Öyle ki vücudunuzu içine bıraktığınız zaman kendinizi göklerde bir buluta yaslanmış sanırsınız ve tavan, başınızın üstünde yıldızlı gecelerin kubbesinden daha süslüdür: İşte, bu altımızda tepinen gururlu, çalımlı araba da oralardan getirilmiş bir sürat ve rahat aletidir. Hayatı, oralardaki yaşayışa göre anlayan vücudumuzun, sizin yaptığınız kağnı arabalarına binmeye artık tahammülü yoktur; nasıl ki, bir defacık olsun sizin yediğiniz ekmekten yiyemeyiz.
312 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.