Bağlam
Bununla birlikte Biçimciler yine de "yabancı kılma"nın, edebi olanın özü olduğunu düşünüyorlardı. Dilin bu kullanımını göreceleştirerek onu bir söz tipi ile bir diğeri arasında bir karşıtlık sorunu olarak ele aldılar. Peki ya pubda yan masadan birinin "Berbat, karmakarışık bir el yazısı" dediğini duyarsam? Bu "edebi" bir dil midir, yoksa "edebi olmayan" bir dil midir? Gerçekte bu "edebi" bir dil, çünkü Knut Hamsun'un Açlık romanından alınmıştır. Ancak ben bunun edebi olduğunu nasıl anlayabilirim? Çünkü cümle sözsel bir gösterim olarak özellikle kendi üzerine dikkat çekmiyor. Bunun edebi olduğunu nasıl anlarım sorusunun yanıtlarından biri cümlenin Knut Hamsun'un Açlık romanından alınmış olmasıdır. Yani bu cümle kendini "roman" olarak ortaya koyan, üniversite edebiyat antolojilerine konulabilecek, benim "kurmaca" kabul ederek okuduğum metnin bir parçasıdır. Bana bu cümlenin edebi olduğunu söyleyen bağlamdır; ancak dilin onu başka söylem çeşitlerinden ayıran hiçbir içsel özelliği ya da niteliği yoktur, pekala edebi ustalığına hayranlık duyulmaksızın herhangi biri tarafından bir pubda söylenebilir.
Yazar burada çokça Dücane Cündioğlu alıntısı yapmış, güzel bilgiler
Kur'an'ın mahiyetinden maksat Kur'an'ın nasıllığı, başka, deyişle Kuran tasavvurumuzdur. Çünkü bir metnin muhatabı, metnin kendisini nasıl düşünüyor, nasıl düşlüyorsa metnin içini de bu düşüncesine uygun bir yoruma tabi tutar: Dolayısıyla bir metni anlama ve yorumlama faaliyeti metin tasavvuru ile yakından ilgilidir. Kur'an, okuma yazma
Reklam
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
A.Başmakof da Kürtlerin "Ön-Asya'ya geldiği zaman dilinin Kürtçe olmaması ve Kürtçenin ona, kendisini boyunduruk altına alan İranî unsurlarla temasa geçmesi sonucunda kabul ettirilmiş olması mümkündür."demesi bir gerçeğin daha yabancı bir yazar tarafından bölücülerin yüzüne çarptırılmsıdır. Buradaki; Kürtlerin ön Asya'ya geldiği zaman ,dilinin Kürtçe olmaması sözlerinin işaret ettiği gerçek,Kürtlerin İran'ın doğusundan yani Orta Asya'dan ön Asya'ya geldiklerini ve eski dillerini yani asıl ana dillerini Kürtçe değil başka bir dil olduğudur
Sayfa 111
Bir Yolunu Bul
Eğitim sistemi yetersiz Aile istediğim desteği vermiyor Cami cemaati bir araya gelmiyor Herkes ayrı bir telden Ülkemizde yabancı dil öğrenimi mümkün değil... Hepimizin birden dibe vurduğu ya da öyle hissettiğimiz anlar olur. O çaresizlik ortamında suçu ikinci birine yüklediğimizde anlık rahatlama hissederiz. Yukarıdaki cümleler o çaresizlik anlarımızın örneklerindendir. Sorunları gördüğümüzde beynimizde ışık yanmışçasına ağzımızdan dökülen cümleler...'Ucu kime dokunursa dokunsun da beni bulmasın' anlayışı. Probleme odaklanan beynimizi çözüme şartlamamız gerekmektedir. Sorunların yaşanmasını doğal, hayatın kaçınılmazı kabul etmelisin. Sorunlara da hazır olmalısın. Çözümü kendin bulabileceğine inanmalısın. Sorundan kaçmamalı, onunla yüzleşmelisin. Sadece söyleniyor olmak bizi iyi bir insan, iyi bir okur, iyi bir öğrenci yapmaz. Yarın nasıl biri olacağına bugünkü bakış tarzınla karar vermiş olursun. Karşılaştığın sıkıntılar senin için birer deneyimdir. Öğrenim yolunda nelere dikkat etmen gerektiğini anlamış olursun. Çözmek istediğin bir sorunu fark ettiğinde o sorunun bir parçası olmayarak soruna dışarıdan bakmalısın. Gözlem yapmalı, değerlendirmeli, alternatif bulmalı, sonra işleme geçmelisin. Öğrenmeyi istediğin şeyin hayaliyle yaşamalısın. Olsa da olur olmasa da düşüncesi gücünü azaltacaktır. Olumsuz düşüncelerini askıya almalı, olumluya odaklanmanın yollarını aramalısın.
Dedemin Mezar Taşını Okuyamıyorum (!)
Osmanlıca bir lisan değil, bir bürokratik jargondur. Çok hoş bir bürokratik dil olduğu kesindir. Bütün imparatorlukların böyle bir bürokrasi jargonu vardır. Sokaktaki insanın bilmeyeceği veya herhangi bir okumuşun yazamayacağı şekilde yazar ve konuşurlar. "Harf devrimi yaptık, Osmanlıcayı öldürdük" gibi sloganların anlamı yoktur. Çünkü
Sayfa 355 - Kronik Kitap - 17. Baskı Mayıs 2022 İstanbulKitabı okudu
Reklam
71 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.