Sevgili Dost, Kim kazandı? Hepsinden hızlı koşan mı? Çıtayı düşürmeden sıçrayan mı? Kelebek gibi kaçıp arı gibi sokan mı? Kim kazandı? Sabahlara kadar sınavlara çalışan mı? Yürüyenin elinden çantayı kapıp kaçan mı? Güzellik yarışmasında "Kraliçe" olan mı? Kim kazandı? Yüzlerce kiloyu kaldıran mı? Yüzlerce kişiyi güldüren mi? İlk defa yüzerek Manş'ı geçen mi? Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima'ya atan mı? Everest'in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Kim kazandı? Kitapları milyonlarca satan mı? Kafasıyla mermerleri kıran mı? Sesiyle dünyayı ayağa kaldıran mı? Kim kazandı? İhaleyi "aslanın ağzından" kapan mı? Kepçeyi elinden bırakmayan mı? Atlı mı kazandı yoksa yayan mı? Kim kazandı? İspanyollar mı, Kızılderililer mi? Hitler mi, Yahudiler mi? Beyazlar mı, zenciler mi? Kim kazandı? Kosovalılar mı, Sırplar mı? Maviler mi, Yeşiller mi? Kuzular mı, kurtlar mı? Kim kazandı? Odunlar mı, küller mi? Terziler mi, kumaşlar mı? Avcılar mı, kuşlar mı? Kim kazandı? Güller mi, surlar mı? Salonlar mı, kırlar mı? Değnekler mi, körler mi? Kim kazandı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı.
Alman Karantina Kampları
“Sovyet kontrolündeki topraklardan Alman kontrolündeki Polonya’ya geçerken trenimiz durduruldu ve silah zoruyla dışarı çıkartıldık. Güneşin altında beklerken çevredeki dikenli telleri gördük. ‘Karantina için,’ dedi bir asker, ‘İğrenç Rus hastalıklarını yaymanıza izin veremeyiz!’ Karantina Kampında yapılan aşağılamalar nefesimin kesilmesine neden olmuştu: denetlenmek, dezenfekte edilmek, ayrı tutulmak, hakaretler. Kampa varışımızdan birkaç saat sonra kadınlardan ayrılmış olan erkeklerin sünnetli olup olmadıkları kontrol ediliyordu; sünnetliler, yani Yahudiler, götürülüyorlardı. Nereye? Neden? Geri gelecekler miydi? Kimse bilmiyordu. Her gün çamur içindeki bahçede toplanarak komutanın uyarı ve tehditlerini dinlemek zorunda kalıyorduk. “Üçüncü İmparatorluk” (Drittes Reich)’ın düşmanları cezalandırılacaklardı. Kampın bahçesinde dikenli tellere yaklaşmak yasaktı. Oda ve konaklama masraflarımızı (barakalarda tahta ranzalar ve patates) karşılamak için kampta çalışmak zorundaydık. Hitler’in bize yolladığı ‘hoş geldiniz’ mesajı açıktı: Ya itaat edin ya da acı çekin.”
Reklam
Glinice Gettosu / Güney Polonya
“Güneye doğru Glinice’ye ilerledik. Burası bir Yahudi mahallesiydi. Bu çevredeki bütün Yahudiler buraya taşınmak zorunda bırakıldılar, bir kısmı da Walowa Gettosu’na yerleştirildi. Getto, tahta panolardan yapılmış çitlerle çevriliydi. Üzerlerinden elektrik telleri geçiyordu ve en üst tarafına da dikenli teller yerleştirilmişti. Sokaklarında hoparlörden düzenli olarak anons edilen cümle duyuluyordu: ‘Her kim Yahudilere yardım ederse, ölümle cezalandırılacaktır!’ Bu bütün çit üzerindeki posterlerin de üzerinde yazılı olan cümleydi. Bir gün çitin altında bir ekmeğin geçebileceği büyüklükte bir delik açtım. Yanımda getirdiğim yiyecek parçalarını bir teneke kutuya doldurdum ve çitin altındaki deliğe bıraktım. Ertesi gün çitin altındaki kutuyu aradım. Yerinden çıkardığımda kutu boştu. Artık ölüm cezasına çarptırılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumu biliyordum. Bundan sonraki her gün, her dışarı çıkabilme şansı yakaladığımda, çitin altına yiyecekler bırakıyordum. Yaptıklarımın okyanusta bir damla olmanın ötesine geçmediğini biliyordum ama hiçbir şey yapmadan öylece de oturamazdım. Getto tarafında hiçbir zaman kimseyi görmedim. Kimse de beni görmedi. Yaptığım ne olursa olsun, önceliğim bu insanlara yardım etmekti.”
Sayfa 109Kitabı okudu
Hıristiyan ve Yahudiler bir oldular, Müslümanlarsa yüz parça...
Sayfa 61 - Fecr YayıneviKitabı okudu
Yahudiler esrarlı mahlûklar... (Kapitalizm)i o kurar, (Komünizm)i o yapar, sonra o yıkar. Şimdi Yahudi'yi şöyle, kısaca tahlil edelim: Biri bir adım ileri attırırsa, diğeri gelir, o adımı geri aldırır. Peki, nedir bundan murad?.. Hiçbir yerde birlik bırakmamak... Bâtılda bile buluşturmak istemez insanları... Yahudi budur; ve hak veya bâtıl, her birliğe düşmandır. Tek gayesi, gizli Yahudilik hegemonyasını kurabilmek için insanlığı bölmek, ufalamak, çözmek ve çürütmek...
Bazı şeylerin farkında olmalıyız!!!
"Biz Yahudiler 20. yüzyılda ortadoğuda yıkılmaz denen devleti (Osmanlı İmparatorluğu) yıkıp iki devlet kurduk (İsrail-Türkiye). Onlara (Türkiye) öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler bize Filistin'i vermeyen Abdulhamit'e en az 200 sene daha söver." İsrail ilk Cumhurbaşkanı Chaim Weizmann
Reklam
Ata’mın cenazesi
“Dolmabahçe Sarayı’nda katafalkı ziyaret ederken, Halet ile benim arkamda yürüyen Şefika’nın usul usul ağladığını duyuyordum. Cenazeyi, aile dostu bir avukatın Karaköy’de caddeye bakan bürosundan seyrettik. Büro Yüksekkaldırım’ın tam altındaydı. Top arabası görününce, ansızın, şiddetli bir dolu yağıyormuşcasına, “çıt çıt çıt” sesleri geldi oradan. Meğer eskiden basamaklı olan Yüksekkaldırım’da toplanan Yahudiler, dinlerinin yas geleneğine uyarak, giysilerinin düğmelerini aynı anda koparmışlar yere atmışlardı. Düşen düğmelerdi o dolu sesini çıkaran.”
Yapıkredi Yayınları - ePubKitabı okudu
19. yy’da Yahudiler...
Özellikle ticaret ve spekülasyon asla elimizden çıkmamalıdır. Alkol, tereyağı, ekmek ve şarap ticaretini tekelimize almalıyız ki bu sayede bütün tarımın ve hatta genel olarak kırsal ekonominin mutlak efendisi haline gelebilelim.
Sayfa 242 - Doğan KitapKitabı okudu
Güçlü Filistin!
''Sağlam bir bünyenin, hastalığın mikroplarını (yahudiler) yenmesi kadar normal hiçbir şey yoktur.’' ~ Adolf Hitler'in Yahudilerle ilgili söylediği bu söz, Filistinli'lerin ve tüm dünya milletlerinin kulağına küpe olmalı! Filistinliler, siyonist yahudilerin ülkelerindeki mikrobundan kurtulmak için, öncelikle kendi içlerinde bir olmalı ve güçlenmeliler. Gerisi Hitler’in dediği gibi, normal akışında tecelli edecek ve siyonist mikrobundan kurtulacaklardır… ~
Bülent Kaya
Bülent Kaya
Yahudiler tek bir işi, altın ve mücevher ticaretini yeğlerler. Böylece Mesih geldiğinde kendilerini, onları konuk etmiş toprağa bağlı hissetmeyecekler ve mal varlıklarını yanlarında rahatça götürebileceklerdir; Dostoyevski’nin şairane bir dille söylediği gibi ; şafağın ışıkları parlayacak ve seçilmiş halk çembalosunu ve davulunu ve gaydasını ve gümüşünü ve kutsal nesnelerini eski evine götürecek...
Sayfa 376 - Doğan KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.