Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tarihler 1389'u göstermektedir. Kosova ovasında büyük bir meydan muharebesi cereyan etmektedir.Çok geçmeden Osmanlı ordusu galip gelecek, birleşik Haçlı orduları darmadağın olacaktır. Şefkatli Osmanlı Sultanı 1. Murad savaş meydanını gezerken yaralı bir Sırp askeri görür. Yaklaşıp durumunu tahkik etmek ister. Kalleş düşman, yanında sakladığı hançerini, yaklaşan Padişah'ın böğrüne saplayıverir. 1. Murad kanlar içinde askerlerinin kollarına düşer. Son anlarıdır. Başında oğlu Şehzade Bayezid (Yıldırım),devlet erkanı ve askerler vardır. Onlara dönerek tarihin durup kulak vereceği,bizi biz yapan ve uyguladığımız dönemlerde hep en önde olmamızı sağlayan ölçü olacak sözleri haykırır, ''sakın ha attan inmeyesüz.''
Sayfa 161Kitabı okudu
Yaklaşan Gelecek Bir Türk hala bütün Cihana, Bin Türk Lirası da Bir Dolara bedel
Sayfa 101 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Bu Kitap Şu Tecellîden Doğdu
Rüya gördüm, çağların duvarı uzuyordu Önümde. Granitle etten bir yığındı bu. Bağrına uğultusu sinmişti milyonların Endişeden kaskatı kesilen o duvarın. Loş oyuklarda vahşi gözler parıldıyordu, Yığınlar, kabartmalar, nakışlar oynuyordu, Zaman zaman önümde açılıyordu duvar. Yeşimden somakiden ve altından saraylar: Uluların, bahtiyarların
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun Aklıma ellerin geliyor önce Yağmurlu birgün hatırlıyorum Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum Durup durup ölümü hatırlıyorum Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor Alabildiğine bir deniz Alabildiğine kum İçim ürpertilerle dolu Karanlık denizlerin ortasında Seni
“Gideceğin köyün ağası ne derse “başüstüne” diyeceksin. Aksi halde seni ortadan kaldırırlar. Böyle kaldırmalar çok olmuştur. Gençliğin var. Yaşayacağın bir ömür, aydınlık bir gelecek var…” Bunları anımsayıp dururken söze başladı Ağa: “Adın ne?” “Ali,” dedim. “Memleket?” “Gülşehir.” “Ana avrat var mı?” “Ana var, avrat yok,” “iyi,” dedi. “Bu odada yatacaksın. Adamlarım yiyeceğini, içeceğini getiriler. Çocukları toplamayacaksın. Onlar namazlık öğrenecekler. Zaten yukardan emir var. Emir olmasa da buranın her şeyi benim. Amma sen de boş durmayacaksın. Benim tarla takan işlerimin hesabını tutacaksın. Köylerimin gelirini yazacaksın. Zaman buldukça askerliği yaklaşan oğluma yazı öğreteceksin.”
Sayfa 102
Reklam
BİLİNÇDIŞI BEYİN İŞ BAŞINDA
Bir kafede birlikte oturduğumuzu düşünelim. Sohbet ederken, kahvemden bir yudum almak için fincanı yukarı kaldırdığımı fark ediyorsunuz. Bu eylem öylesine sıradan ki, kahvenin bir kısmını yanlışlıkla gömleğimin üzerine dökmediğim sürece, üzerinde konuşmaya bile değmez. Ama hakkını vermek lazım: Fincanı ağıza götürmek öyle az buz iş değil. Robotik alanında, bu tür bir işin aksamadan yürütülebilmesi için hala büyük çaba sarf ediliyor. Neden mi? Çünkü bu basit eylemin arkasında, eşgüdümleri beynim tarafından titizlikle sağlanan trilyonlarca elektrik atımı var. .......................................................................... Fincanı kaldırırken kullandığım kuvvet ve fincanı kavrayış kuvvetim üzerinde yapılan ayarlamalar için geçen süre, saniyenin kesirleri ölçeğinde. Yoğun hesaplamalar ve geri bildirimler sonucunda, uzun bir kavis çizerek fincanı sarsmadan ve açısını bozmadan yukarı doğru kaldırabilmek için, kaslarımda ayarlamalar yapıyorum. Bu mikro- ölçekli ayarlamalar bütün yol boyunca devam ediyor. Dudaklarıma iyice yaklaşan fincana şimdi biraz eğim verebilirim; kendimi haşlamadan içinden bir miktar sıvı çekebileceğim kadar. Böyle bir işin üstesinden gelecek bilgisayımsal gücü sağlamak, dünyanın en hızlı bilgisayarlarından düzinelercesini gerektirir. Oysa ben, beynimin içindeki bu elektrik fırtınasını algılamıyorum bile. .......................................................................... Yaptığımız robotlar henüz insan performansının kıyısına bile varamamıştır.
Sayfa 87 - domingoKitabı okudu
Sinan ile Sakine
Mardin’de tanıdığım ellerinde hint kınası olan gözleri efsunlu Süryani öykücü kadından dinlemiştim ben bu öyküyü. Sonra başka yerlerde de karşılaştım; Müslüman Kürtler, Ezidiler ile hep kirve olurlarmış. Ezidiler kirvelerini Müslüman Kürtler’den seçerlermiş, Müslümanlar da Ezidiler’den. Çünkü kirvelik beraberinde evlilik yasağını getirir.
Bir süre duvardaki dev Tennesse haritasının önünde dikilerek Amerikan çocuklarının neden coğrafyayı sevmediklerini düşündüm. Çünkü aksi olsaydı, bu eyaleti daha iyi tanıyabilirdim. Derin bir nefes aldım ve terminalden şehir merkezine çıktım. Western eşyaları satan ve canlı müzik yapan restoranların önünden yürümeye başladım. Cadde
Sayfa 274 - April YayıncılıkKitabı okuyacak
580 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.