Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başkumandanlık Meydan Muharebesi
Tüm komutanlar ödüllendirildi ve İsmet Paşa ile 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa'nın rütbesi tuğgeneralden ferikliğe ( tümgeneralliğe) yükseltildi. Ama Nurettin Paşa, Mustafa Kemal'in kendisine kötü davrandığını ileri sürerek yıldızını takmayı reddetti. 2. Ordunun başındaki Yakup Şevki Paşa'nın görevi, kuzeyde Marmara Denizi yönünde kaçan Yunanlıları kovalayan güçlere komuta etmek olarak değiştirildiği halde, Nurettin Paşa bu ordunun kendi komutasındaki 1. Ordu ile birlikte İzmir'e doğru ilerlemesini kabul etmedi. Gerçekten de, Nurettin Paşa'nın hırsının sağduyu sınırlarını aştığını fark eden Mustafa Kemal yetkisini kullanarak onun birliklerine doğrudan doğruya emirler vermişti. Gerçi Mustafa Kemal ordunun başında uzun süre bulunmuyordu, ama bulunduğu zaman da yetkinin kimde olduğu konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmıyordu.
Büyük Taarruz
Yakup Şevki Paşa plana itiraz ediyordu: ' Yapmayın! Türk milletinin bütün varı bundan ibaret. Askeri, topu, tüfeği, cephanesi işte bu kadar... Siz onu bir tek ihtimal için nasıl harcayabilirsiniz?" diyordu. Atatürk, "Türk milletinin bütün verebileceği bundan mı ibarettir?" diye sordu. Yakup Şevki Paşa " Evet!" deyince Atatürk, "O halde kesin sonucu bununla almaya mecburuz' dedi. Yakup Şevki Paşa geri adım atmadı: " Buna karar verenler tarihe karşı büyük vebal altında kalırlar..." diyecek oldu. Bunun üzerine Atatürk, "Korkmayın Paşam! Tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir" diyerek tüm sorumluluğu üzerine aldı ve tartışmayı bitirdi.
Sayfa 126
Reklam
Büyük Taarruz için Atatürk öyle bir plan yapmıştır ki, bu plan o zamanki akil insanları rahatsız etmiştir. Bunun çok ama çok tehlikeli bir kumar olduğu söylenen Mustafa Kemal’in söz konusu planı şudur: Yunan’ın en büyük gücü Afyon civarında ve güneyde Trikopis’in emrindeki kuvvetlerdir. Atatürk’e göre burası o kadar güzel tahkim edilmiş ki,
Mustafa Kemal'in not defterine yazdıklarıdır.
10 Mart 1922 Saat 17.00'de Aziziye'ye vardık. Yorgunluk hissettim. Bilhassa güneş yakmıştı. Bir saat kadar uyudum. Sonra vücudumu sünger ile sildim, yeterince istirahat etmiştim. İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşa'lar geldi. Beraber yemek yedik. Hafıza Kur'an okuttum. Saat 22.00'de gittiler. Benim notları yazıyorum. Biraz okuduktan sonra yatacağım.
Sayfa 387Kitabı okudu
Robeck yukarıdaki hususları bildirdiği telgrafı çektikten kısa bir süre sonra, Damat Ferit, kurtulmak istediği "siyasal düşmanlar"ını içeren bir listeyi kendisine vermiştir. Bu listede şu isimler dikkati çekmektedir: Küçük Cemal Paşa, Cevat (Çobanlı) Paşa, Mustafa Kemal, Vali Haydar (Vaner), Kâzım (Karabekir) Paşa, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Yakup Şevki (Subaşı) Paşa, Kars İslam Şurası'ndan Halit, Ömer vb. İşte Damat Ferit'in İngiliz Yüksek Komiseri'ni bu ziyaretinden iki gün sonra, 10 Nisan 1920'de hükümetin Kuvayi Milliye'yi bir isyan hareketi olarak suçlayan bildirisi ile birlikte isyan eden bu "asi"lerin katledilmelerinin şeriat yönünden gerekli olduğuna ilişkin fetva yayımlanmıştır. Yayımlanan hükümet bildirisi Kuvayi Milliye'ciler için hem bir suçlama hem de bir af mahiyetindedir. Buna göre, "Türk ulusunu Birinci Dünya Savaşı'na sürükleyen bazı kişiler, şimdi de hırsları yüzünden ve çıkar sağlamak amacıyla 'milli' örgüt adı altında fitne ve fesada yol açmakta, halktan zorla para ve asker toplamakta, vermeyenleri ise cezalandırmaktadırlar. Kandırıldıkları veya korktukları için onlara katılanlar, bir hafta içinde pişman olduklarını bildirecek olurlarsa affedileceklerdir. Geri kalanlar ise şiddetle cezalandırılacaktır".
Sayfa 212Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa verdiği yanıtta, bu yeni Harbiye Nazın Ferit Paşa'ya çok net iki soru soruyordu. Ülkenin İtilaf Devletleri tarafından en zalim şekliyle işgali sürüyordu. İzmir'den Nurettin Paşa'nın Doğu'dan Yakup Şevki ve Ali İhsan Sabis Paşa'lar gibi yurtseverlerin görevlerinden alınmaları, bu zalimane işgalleri ne ölçüde etkilemiş ya da durdurmuştu? Mütareke hükümlerine bile uymayan düşmanın hangi sözüne nasıl güvenilebilirdi?
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Ne acıdır ki, bu mektuptan çok kısa bir süre sonra, Erzurum'da bulunan 9. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa görevinden alınacak, aynı akıbete uğrayacak olan 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Sabis Paşa zaten İstanbul'a İngiliz askeri nezaretinde özel bir trenle getirilecek ve Haydarpaşa'ya iner inmez tutuklanacak, arkasından 67 yurtsever birer birer yakalanıp hepsi birden Malta'ya sürüleceklerdir. Yakup Şevki Paşa Kafkas Cephesi'nde İngilizlere kök söktürmüş, mütarekeden sonra da silahların teslimi ve ordunun terhisi gibi gelen emirleri ağırdan almış, yerine getirmemiş, silahların içerlere doğru kaçınılmasını örgütlemiştir. Yani İngilizlerin onu sevmemesi için çok neden vardır. Ali İhsan Sabis Paşa Musul'u Ingilizlere teslim etmemekte direnmiş, eylemin Mondros'a aykırı olduğunu söyleyerek silahla karşı koymuş, İngilizlerden aldığı emre uyarak değil. Türk Genelkurmay'ından gelen talimat üzerine Musul'dan çekilmiş, silahları teslim etmemek ve Anadolu'nun içlerine kaçırılma sını sağlamak için gereken tertibatı almış ve en sonunda teslim olmuştur. İngilizler doğal olarak onu da sevmez. Fakat kısa bir süre sonra her iki Paşa da Malta'dan dönüp Anadolu'ya geçecek ve Kurtuluş Savaşı'nda bu yapılanın öcünü alacaktır.
lozandayken
Türkiye’deki gelişmelerden ve ordudan haber soran İsmet Paşa’ya, 22 Aralık 1922’de yazdığı mektupta; (Mustafa Kemal) “Meclis’te bazı görüşlere karşı, daima uyanık ve izleyici olma zorunluluğu beni üzüyor. Bir tarafa ayrılamıyorum. Halifeye saltanat hukuku vermek hevesinde bulunan gericilerin (mürtecilerin) gizli girişimleri beni çok sinirlendiriyor. Fevzi Paşa İzmir’dedir. Yakup Şevki Paşa, gözündeki hastalığından Avrupa’ya gitti, kolorduları Batı Cephesi Karargâhı’na bağlandı. Ordu iyidir; hazırdır” diyordu.
Sayfa 40 - 70. Yıldönümünde Lozan, T.C.Kültür Bakanlığı, s. 33Kitabı okudu
Her şey bu kadar açıkken, Yalçın Küçük, hiç utanıp sıkılmadan Atatürk'ün Adana'daki Yıldırım Orduları Komutanı olduğu dönemdeki gelişmeleri çarpıtmıştır. Küçük, "Mondros Bırakışması'ndan sonra Mustafa Kemal Paşa'nın birliklerini bırakarak kuvveti olmayan bir general... kendini kızağa aldırmış bir kamu görevlisi olarak,
Fransız generali Istanbul'a girdiği zaman "Kara Gün" fıkrasını yazdığı için kurşuna dizilmekten güç kurtulan Süleyman Nazif, Malta'da ordu komutanı Yakup Şevki Paşa'ya, yukarıda anlattığım üzere: Sınırları nehirler çizer. En doğrusu da budur. Paşam ben Diyarbakırlıyım, siz Harputlusunuz. Bu iki şehir de Fırat ve Dicle nehirleri içindeki bölgededir. Siz de ben de Iraklı olarak Bağdat hükümetine katılmalıyız. Osmanlı İmparatorluğu'ndan umut yoktur. Başımızın çaresine bakalım, der.
Sayfa 246 - PozitifKitabı okudu
Reklam
Sakallı' Nurettin Paşa 4 Eylül gecesi verdiği bu emirle 1nci Ordu'nun tamamını Alaşehir-Salihli Ovası'na indirmekte, kuzeyden gelen Yakup Şevki (Sübaşı) Paşa'nın 2nci Ordusu için Akhisar yönünü boşaltmaktadır. Süvariler Kula üzerinden Salihli'ye giderken, 1nci Ordu da düşmanın asıl kuvvetlerinin hareket alanı olan Alaşehir-Salihli arasını temizleyerek Milne Hattı'na ulaşacaktır. Bu emirle aynı zamanda bu gün (4 Eylül) iyice birbirine karışan 1nci ve 2nci kolorduları demiryoluyla birbirinden ayırmaktadır.
Sayfa 131 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
31 Ağustos'ta verilen Cephe emri uyarınca Yakup Şevki (Sübaşı) Paşa 3 Kolordu'yu Eskişehir üzerinden Bursa, 6 Kolordu'yu ise Kızıltaş Vadisi'nden Gediz-Uşak istikametine sevk etmiştir. Kazım (İnanç) Paşa'nın tümenleri de Trikupis Grubu'ndan kalanları takip etmekte, yol üzerinden düşmanın döküntülerini toplamaktadır. 2ncı Süvari Tümeni önceki gün Belova'da bu grubu fazlasıyla hırpalamış, dağılan ve Murat Dağı'na kaçamayan Yunan askerleri Saraycık-Çukurören arasında geniş bir sahaya saçılmış durumdadır.
Sayfa 54 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Bugün Büyük Taarruz'un 101. Yılı. 26 Ağustos'ta başlayan o kutlu mücadelenin anısına... 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son veren Miralay Reşat (Çiğiltepe)’a; Özellikle cephenin biraz gerisinde
İster Milli mücadele öncesi hayatında isterse de Milli mücadele döneminde Gazi Mustafa Kemal'in maneviyata çok önem verdiğini görüyoruz. Bütün cephelerde savaşırken verdiği mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah'tan isteyen Gazi Mustafa Kemal, savaş şartlarında bile her fırsatta Kur'an okutup dua etmeye önem verdiğini bize
110 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.