Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kaçakçı, bir yankı ve bir dize Bir yürüyüş, bir ağıt, bir ferman olmak isterdim.
Otuz sekiz yaşındaki Alparslan dünyanın en güçlü adamıydı. İmparatorluğu Kâbil'den Akdeniz'e kadar uzanıyordu; iktidarı kimseyle paylaşmıyordu, ordusu ona bağlıydı, devrin en becerikli devlet adamı olan Nizamülmülk onun veziriydi. En önemlisi de, Alparslan Anadolu'daki küçük Malazgirt köyünün yakınlarında Bizans İmparatorluğu'na karşı büyük yanki uyandıran bir zafer kazanmış, Bizans ordusu kılıçtan geçirilmiş, Basileus (Romen Diyojen) ise tutsak edilmişti.
Reklam
Veda ettim çeşmemden akan melâl suyuna, Kevser isterim, lâkin yine insandır içim.
312 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
#kitapyorumu #Ada Ayşegül Çiçekoğlu Yarım kalan sevinçleri, yarım kalan mutlulukları vardı Ada’nın. Hep bir yanı eksik, umutları kalbi gibi kırık döküktü. 5 yaşında ailesini kaybettiği günden beri yalnızdı, kimsesizdi Ada. Annesinin bıraktığı günlüklere, babasından kalan seyir defterlerine gecelerce sarılarak uyudu. Gözyaşları yalnızlığa yoldaş, sırdaş oldu. Tek bir kişi için çarptı yüreği sadece Yankı için. İmkansızdı Yankı Ada için. İmkansız aşkı Yankı’ya kavuştu ama bir anda Yankı kayıplara karıştı. Şimdi Ada kendisini çaresiz ve güçsüz hissediyordu. Yankı gideli yıllar oldu ama Ada sevgisini bir gün gelecek umuduyla büyüttü. İşte böyledi Ada ve Yankı hikayesi. Bir umut, bir sevgi, sabır ve emekle büyüdü aşkları. Bir de Anıl Yankı vardı tabii. Yankı’ya benzeyen minik yakışıklı Anıl Yankı. Ben severek okudum. İlk kitaptan aktarılan konularda tekrar olsa da akıcı ve güzeldi. Yazarımızın emeğine yüreğine sağlık. Ayşegül Çiçekoğlu ne yazsa okurum. Kitapla kalın.
Ayşegül Çiçekoğlu
Ayşegül Çiçekoğlu
Ada
AdaAyşegül Çiçekoğlu · Müptela Yayınları · 2019176 okunma
Ağaçtaki yumuşak g, bizim gibi değildir. Yapraklıyken de yapraksızken de sever ağacı. Çiğdeki yumuşak g, bir kar tanesinde olamadım; ama bir çiğ tanesindeyim işte ben, der. Dağlara seslendiğimizde sesimiz yankılanır ya hani... İşte o yankı, dağdaki yumuşak g’nin işidir. Düğümdeki yumuşak g’nin canı çıkacak gibidir. İyiyim ben, der yine de. Burada biraz sıkıştım sadece, hepsi o kadar. Kâğıttaki yumuşak g, çoğunlukla memnundur hayatından. Ama kâğıt, kağıttan gemi olursa.!.. İşte o zaman içi içine sığmaz, kâğıttaki yumuşak g’nin. Kaplumbağadaki yumuşak g, çok yavaş gittiği için kızar kaplumbağaya. Acelen ne canım der, kaplumbağa. N’olmuş biraz yavaş gidiyorsak... R’leri söyleyemeyen yavru kurbağalar, vığak vığak diye bağırırlar. Buna çok güler kaplumbağadaki yumuşak g. Katıla katıla güler. Ana-oğul şöyle bir kucaklaştığı zaman; pek hüzünlenir oğuldaki yumuşak g. Gözleri dolar, ağlayacak gibi olur. Yazın öğle sıcaklarında; kaç kez sıcaktan bayılıp yere düşmüştür de kimsenin haberi olmamıştır, öğledeki yumuşak g’den. Soğandaki yumuşak g’yi ne zaman görseniz iki gözü iki çeşme. Gururla olduğu için de hiç şikâyetçi olmaz soğandan. ... Daha bir sürü kelimenin içinde dolaşır durur yumuşak g. Ama kimse bilmez, bir derdi vardır yumuşak g’nin. Hiçbir kelimenin birinci harfi olamamıştır dilimizde. İşte budur bütün derdi yumuşak g’nin.
Sayfa 37
"Ne yapacaksın? Kaderimizin bize oynadığı oyunlardan hangimizin haberi oluyor ki? Hatta kaderimiz bizlere dermiş ki; 'Bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.' Şimdi kader dediğimiz şeyin zihniyeti bu olunca, bizede yapacak çok fazla bir şey kalmıyor. "
Reklam
Edip Cansever
Giderek siz oluyorsa bütün bir kalabalık Yüzünüz yüzlerine benziyorsa, giysiniz giysilerine Ansızın bir hastanın kendini iyi sanması gibi Gücünüz yetse de azıcık bağırsanız Bir yankı: durmadan yalnızsınız Durmadan yalnızsınız.
"Dolayısıyla, sizin için doğru olanı seçerken, sizden içinizde yankı bulmayan bilgiyi yargılamadan dışlamanızı istiyoruz, çünkü o sadece sizin için değil, bir başkası için yerleştirilmiş bir gerçektir. Dışlarken onu olumsuz enerji olarak yargılamayı seçerseniz, aslında bu olumsuz enerjiyi yaratmış ve ona hak ettiğinden çok daha fazla güç vermiş olursunuz "
Bir gün de Bilge Karasu ile konuşurken "Türkçeyi seninle ben yanlışsız kullanıyoruz" diye bir laf ettim. "Sen değil," dedi Bilge. Nedenini sordum, ''Yansı yerine yankı diye kullanmışsın Anayurt Oteli'nde" diye açıkladı. Oysa ben yazarken yansı diye yazmıştım.
Sayfa 69 - İletişim Yayınları, e-kitapKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.