Bayıkken değil;
Oyunun hakkını veren biri için çekici olan, mücadele etmek, karşısındakini o her şeyin farkındayken ele geçirmektir.
Neyin var? Unutmak istiyorum. Neyin var? Zamanın kalbi yok. Neyin var? Sevmek neden bu kadar yakıcı. Neyin var? Merhamet ruhunu yitirdi. Neyin var? Yalnızlık tanrıya şarkı söylüyor. Neyin var? Acı, sevinçten çok büyük. Neyin var? Yaşıyorum, neyim oldun daha.
Sayfa 49 - Kırmızıkedi
Reklam
Hep tetikte olmak, her bakışın, her sözcüğün anlamını yakalamak, amaçları sezmek, yanılmış gibi görünmek ve birden, oyunlardan, kurnazlıklardan, imal edilen o kocaman, pek çok zahmetin ürünü olan yapıyı tek vuruşta yıkmak; işte yaşam bu!
Sayfa 121 - PEÇORİN' İN GÜNCESİ-PRENS MERİKitabı okudu
''Bir ben kederliydim, olmayacak gibi kederli. Tanrısı elinden alınan bir papaz gibiydim, bu öylesine canavarcasına çekici denizden, bu tüyler ürpertici yalınlığında öyle sonsuzcasına çeşitli denizden, yaşamış, yaşayan, yaşayacak olan tüm ruhların huylarını, can çekişmelerini, esrimelerini içine alan, gözleriyle, duruşlarıyla, öfkeleriyle, gülümsemeleriyle kapsar ve canlandırır gibi görünen denizden yakıcı bir acı duymadan ayrılamazdım.''
Sayfa 143 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Başkaldırı yoksa bilinç de yoktur!
Bir zamanlar başmelek olan şeytan, iblis ve diğer daimonik kişiler psikolojik olarak gereklidir. İnsan eylemini ve özgürlüğünü mümkün kılmak için icat edilmeliydiler, yaratılmalıydılar. Yoksa bilinç olmazdı. Çünkü her düşünce yarattıkça yıkar; buna "evet" demek, şuna "hayır" demek ve "evet"in karasızlığının içinde "hayır"ı tutmaktır. Bir şeyi algılamak için, diğer şeyleri dışarıda bırakmalıyım. Çünkü bilinç ya/ya da yoluyla işler; yapıcı olduğu kadar yıkıcıdır. Başkaldırı yoksa bilinç de yoktur.
Sayfa 171Kitabı okudu
Gözlerinin siyahlığında bir şey vardı... Yakıcı, karanlık bir şey... Alev almak üzere olan kömür gibi...
Sayfa 113 - EpsilonKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.