Ganz unten, yani en dipte. Günter Wallraff benimle ve 
Heinrich Böll le aynı coğrafyanın insanı. Yani Köln ve civarı. Yazar Böll'un bir erkek yeğeniyle arkadaşmış okul döneminde, daha sonra bir yeğeniyle de evleniyor.
Wallraff'ın babası Köln'deki Ford fabrikasının boyahanesinde çalışıyor, hasta olup ölüyor. Wallraff'ın en dipteki insanlara sempatisi ve arka çıkmasının arkasında bu olay yatıyor olsa gerek.
Gerçekten yaşayan bir Türk olan Ali Levent Sığırcıoğlu olarak, vasıfsız eleman olarak değişik işlerde çalışıp toplumun en alt basamağında bulunan kaçak, mülteci, dil bilmeyen ve herşeye eyvalah demek zorunda olan insanların hayatına ışık tutmaya çalışır. Bu işler de haliyle pis ve sağlık riski çok yüksek işler olacaktır. İşten atılma korkusu, yabancı düşmanlığı ve aşağılama, mesai üstüne mesai yaptırma, düşük maaşlar ve maaşların ödenmemesi, tehdit ve korkutmayla calisma vs vs. Yok yok...
Bu kitapta da çalıştığı değişik işyerlerine nasıl girdiğini, neler gördüğünü ve yaşadığını, haklarının nasil yenildiğini, başkalarının kimi daha acı durumlarını sarsıcı şekilde anlatmış. Teoride sosyal ve insan haklarına değer veren devlet olan Almanya'nin pratikteki korkunç yüzünü göstermiş.
İlgi, heyecan ve ürperti ile okudum. Neler çekmiş insanımız ve belki de kimi yerde hala çekmekte...
Etkileyiciydi, tavsiye ederim.
Kitapla kalın...
Bir köy Papazının kızı olan #janeausten 12 yaşında hikaye yazmaya başlamış.
İnsanların duygularını ve ilişkilerini, toplum psikolojisini, döneminin kabul edilemez yaşam koşullarını mizahi bir üslupla, sade ama etkili tasvirleriyle, edebiyat dünyasında bekasını sağladığı hikaye ve romanlarını okumaktan ziyadesiyle keyif alıyorum. Okumayı çok istediğim bu eserini, kitaplar konusunda fikirlerini önemsediğim kitap dostu arkadaşım 
Okumaya Sevdali tavsiyesiyle KANON KİTAP 'tan #okdumbitti
18. Yüzyılın sonu, 19 Yüzyılın başında yaşamış. Hiç evlenmemiş, 42 yaşında vefat etmiş olan yazarın, ne ilginçtir ki romanlarını ve hikayelerinin bir çoğunu mutlu bir evlilikle sonlandırmış.
Ailesinde ve çevresinde statü elde etmek ve gücü elinde tutmak için sınır tanımayan zeki,
duygusal-zihinsel becerisi yüksek Leydi Susan dul kaldıktan sonra, finansal olarak yüksek geliri olan potansiyel gördüğü erkeklerin üzerinde dişiliğin cazibesini etkili bir şekilde fütursuzca kullanarak evlenmeyi hedef haline getirdiği erkeğin ilgisi üzerine toplandığı andan itibaren o erkeğe istediği herşeyi yaptırma konusunda asla sınır tanımıyor. Bir yandan da
kızı Frederica’yı da psikolojik baskı yaparak, aptallığıyla ün salmış, zengin bir adamla evlendirme çabasındadır.
Jena Austen 'in, yaşadığı dönemde kalıplaşmış, toplumsal olarak evlilikte tabu haline getirilmiş kadın rollerine tezat düşen, hırslı korkusuz, çevresine manipülasyon uygulayan sıradışı kadın karakterinin mektuplarla anlattığı hayatını türünü severlere okuyun okutturun derim.
