“Sabah evden çıkarken yanıma bir tespih alıyorum. O benim gün boyunca arkadaşım oluyor. İsterim ki iyi bir insanla gezeyim. Huyunu bildiklerimle yarenlik edeyim. Değerli malzemelerden değil, meziyet ve şahsiyet sahibi ustalardan bahsediyorum.”
Sayfa 196Kitabı okudu
İnsanlarla yârenlik etmek benim için bir azap. Başkalarını kendimde taşıdığım için, uzaktayken bile, gene de görüşmeye mecburum onlarla. Yapayalnızım, kalabalıklarca kuşatılmışım. Kendim dışında kaçabileceğim hiçbir yer yok.
Reklam
Ne mi yapmalı şiir?
Ne mi yapmalı şiir? Sabahları okula giden çocukların elin den tutmalı, kızların saçlarını karıştırmalı, otlar, kuşlar, hayvanlar yetiştirmeli, küçük sokaklar, evler, alanlar kurmalı, ıssız dağları şenlendirmeli, kervanlara yol göstermeli, deniz kıyılarına inmeli, sokaklar da dolaşmalı, böcek koleksiyonları yapmalı, kitaplara girmemiş otların elinden tutmalı, gazete okumalı, kendi hanımına el kaldırmasını bilmeli, sevgilinin bağına yardım etmeli, Mısır papirüsleri yetiştirmeli, Karnak yazılarını sökmeli, Pers körfezi boyunca yürümeli, yeşil som ipekler dokumalı, keçe çadırlar da oturmalı, artık değer öğrenmeli, aşkı örgütlemeli, bilinçaltına uzun yolculuklar yapmalı, otağını bütün yasak bölgelere kurmalı, firavunincirleri yetiştirmeli, insana yabancı olan her şeyin üstünü çizmeli, (sonra) terkisinde denizler, ucu selvi ağacından yapılmış oklar, al atlar, ırmaklar, kadınlar, gök süvarileri, kötülük çiçekleri taşımalı, tedirgin, huysuz, lanetli bir yeryüzlü olduğunu düşünmeli, (sonra da) akşamları işçilerin evlerine inmeli, onlarla sofraya oturmalı, kadınlara beyaz güller armağan etmeli, yeni çayırları sulamalı, Allah'la ölüm'le yarenlik etmeli, çırılçıplak dolaşmalı, çırılçıplak olmalı.
Sayfa 969 - ŞAİRİN KANIKitabı okudu
'Umut,' der Pindar, 'dürüstlük içerisinde yaşayan insanın ruhunu sarar. O umut ki ihtiyarlığında bakıcısı olur onun ve yolculuğunda ona yarenlik eder. Sancılı bir ruhun acılarını dindiren umuttan daha tesirli bir merhem yoktur.
İnsanların yarenlik için hemcinslerinin, oyalayıcı şeylerin, eğlencenin, her türden lüzumsuz lüksün peşine düşmesi, esas itibariyle bu deruni ruhsal boşluk (bönlük) nedeniyledir, ki çoklarını savurganlığa ve sefalete sürükler. Hiçbir şey böyle bir sefalete karşı deruni zenginlik, ruh zenginliği kadar iyi bir koruma sağlamaz, çünkü o arttıkça sıkıntıya yer kalmaz.
Hayatın ne garip bir matematiği var. Oysa eski eşi, çocuklarının annesi onu memnun edebilmek için elinden geleni yapmış. Hep ezilmiş, hep dayak yemiş, aşağılanmış, aşağılandıkça kendi içinde daha küçülmüş ve korkmuş. Onun suçu neydi diye sorası geliyor insanın. O zaman kader motifi geliyor aklıma. Evinde gördüğünü, öğrendiğini yapmış, boyun eğmiş, katlanmış, başka bir yol da bilmiyor zaten. Dik durmayı, eşiyle arkadaşlık, yarenlik etmeyi nereden bilsin bu kadın. Önce ailesi, sonra yaşadığı köy ona ne öğretmişse, onu yapmış yani kaderini kötü yazmış.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.